Ekonomi ve Güvenliğe Odaklanıyoruz
Ekonomi ve güvenlik ülkemizin en önemli gündemidir.
Bu bağlamda ekonomik güvenliği de öncelemek gerekiyor.
Ekonomik güvenliğin artırılması için ekonomiyle ilgili tüm kurumların koordinasyonu ile stratejik planlama yapılması ve uygulanması gerekiyor.
Bu kurumlarla beraber medya, sosyal medya üzerinden oluşturulan algı operasyonlarına karşı da savunma birimleri kurulmalı ve birçok dilde dünyaya “doğru” bilgilendirme yapılmalıdır.
“Her Türk Asker Doğar!”
Türkiye’nin “Beka” meselesinden söz ediyorsak, askeri cephede savunma unsurlarımızı güçlendirirken diğer alanları boş bırakmamalı, savunma mekanizmalarımızı sağlamlaştırmalıyız.
Eğer millet olarak “Her Türk Asker Doğar!” sözünü bilinçli bir şekilde söylüyorsak, bu doğrultuda hareket etmeliyiz. Günümüzün gereklilikleri doğrultusunda herkesin kendi alanında bir asker gibi vazife bilinciyle hareket ederek ülkemizin ulusal savunmasına destek olması gerekir.
Çünkü bugünkü küresel savaş artık sadece cephelerde değil çok çeşitli alanlarda yaşanıyor.
Bu bağlamda “Her Türk Asker Doğar!” diyorsak ve bugünkü savaş ekonomik, psikolojik, diplomatik, teknolojik, biyolojik, sosyolojik, hukuki, siyasi, zirai ve tıbbi her alanda yaşanıyorsa, bizim de kendi cephemizde güçlü bir asker olabilmek için kendimizi geliştirmemiz gerekiyor.
Gencinden yaşlısına, kadınından erkeğine herkesin bu savaşta güçlü birer asker olma zorunluluğu bulunuyor. Vatan savunmasının bizim daha bilinçli olmamızdan geçtiğini unutmamalıyız.
Diğer yandan da iç güvenliği ve huzuru sağlamalıyız. Fikri farklılıklarımızı bir çatışma sebebi olarak değil ortak çalışma vesilesi olarak görmeli, tezler ve antitezler üreterek bir sentez oluşturma gayreti içerisinde olmalıyız.
S-400 Meselesi
Bir yandan Rusya ile yürüttüğümüz S-400 füzeleri görüşmeleri diğer yanda ise ABD’nin yaptırım tehdidi ve S-400’e alternatif olarak teklif ettiği Patriot füzeleri…
Türkiye her ikisini de almalıdır.
Rusya’ya karşı Patriot füzeleri ile savunma yaparken ABD ve NATO üyesi ülkelere karşı da S-400 füzeleri ile güvenliğini sağlamalıdır.
Nasıl ki Göktürk-1 uydusu ve S/İHA’lar ile güvenliğimizi yeni bir boyuta taşıdıysak, hava savunma sistemleri ile de Türkiye’nin ulusal güvenliğini daha ileri boyutlara taşınacaktır.
Ancak her ne kadar S-400 ve/veya Partiot füzeleri alsak da yerli ve milli uzun menzilli hava savunma sistemlerimizi üretmeliyiz. Bunun için de gerekli olan insan kaynağını yetiştirmeliyiz.
Hele ki Doğu Akdeniz'de sular iyice ısınırken, güney sınırımızda ABD destekli PKK/PYD terör devleti kurulmaya çalışılırken, Yunanistan'ın arkasındaki Avrupa Birliği ülkelere güvenerek sataşmaları olurken, İdlip meselesi pamuk ipliğine bağlı iken…
Ne Yapmalıyız?
Ulusal güvenliğimizi artırmanın en önemli unsurlarından biri de şüphesiz ki nitelikli insan kaynağı faktörüdür.
Farklı cephelerde vatan savunmasına destek olacaksak bilinçli ve kendini geliştirmiş donanımlı askerler olmalıyız.
Örneğin; işletmelerimiz bir yandan yüksek katma değerli üretim yapmak için ar-ge ve inovasyon çalışmalarını yürütürken diğer taraftan siber saldırılara karşı bilgi güvenliğini sağlamalı. Zararlı akıllı yazılımlara yapay zekâ ile çözümler üretmeli.
Sadece fen bilimlerinde okuyanların değil sosyal bilimlerde okuyan gençlerin de kodlama ve yazılım eğitimi almaları sağlanmalıdır.
Bu konularda geç kalınmamalı dünyanın paradigma dönüşümü yaşadığı bugünlerde bu fırsatı kaçırmamalıyız.
Günlük geçici gündemlerde boğulmamak, bilimsel çalışmalarla uğraşmak zorundayız.
Medya kanalları, daha fazla izlenme sağlayabilmek için haber başlıklarını dikkatinizi çekecek şekilde verir.
Sosyal medya fenomenleri daha fazla tıklanma ve takip edilme uğruna size algı yönetimleri yapar.
Bunlar daha fazla kazanmak için yapılan manipülasyonlardır.
Bunun bilincinde olarak algı girdabında boğulmadan bizim bilimsel, kültürel, sanatsal, sportif çalışmalarımızı artırmamız gerekiyor.
Ancak bu şekilde asker olan her Türk vatandaşı ülkemizin güvenliğini artırabilir.