Ekonomi politikalarının nedenleri
TCMB sürpriz bir kararla 100 baz puan faiz indirimiyle herkesi şaşırttı.
ABD merkez bankası FED başta olmak üzere dünyanın birçok
merkez bankası yaşanan küresel enflasyonist süreçte faiz artırırken TCMB’nin
faiz indirimi kararı sonrası itiraz sesleri yükseldi.
Peki, TCMB neden diğer merkez bankalarının aksi yönünde
politika izliyor?
Hatırlanacağı üzere 2018 Ağustos ayında “Brunson krizi”
olarak bilinen bir sebeple Türk Lirası, Dolar karşısında çok hızlı bir şekilde
değer kaybetmişti. İlerleyen dönemde de ona benzer bazı ataklar yaşanmıştı.
Türkiye’nin cari açık sorunu sebebiyle ihtiyaç duyduğu sıcak
paranın ani ve hızlı bir şekilde çekilmesiyle böyle bir dış müdahale
yaşanabildi. Nitekim ABD eski başkanı Trump attığı tweetle bunu itiraf etmişti.
Cari açığın finanse edilebilmesi için faiz karşılığında yurt
dışından döviz çekmek zorunda kalındığı için ve siyasi sebeplerle bu sıcak
paranın hızlı bir şekilde çekilebilmesi kolay olduğu için Türkiye ekonomisi bu
gibi operasyonlara açık halde bulunuyordu.
2021 Eylül ayından itibaren hızlı bir şekilde politika
değişikliğine gidildi. Merkez Bankası faiz indirimi kararı aldıkça dolar
yükseldi. Bunun sebebiyle enflasyon karşısında faizin reel getirisinin
azalmasıydı. İlerleyen aylarda faiz indirimi devam etti ve negatif reel faiz
uygulanmaya başladı. Bu nedenle sıcak paranın büyük bir bölümü Türkiye’den
çıktı. Türkiye sıcak para ile değil doğrudan yatırımlarla yabancı yatırımların
gelmesi yönünde karar aldı. Böylece siyasi sebeplerle Türkiye ekonomisini
tehdit edebilecek tehdit azaltılmış oldu.
Dünya, büyük bir değişim ve dönüşüm süreci yaşarken Türkiye
bağımsız politikalar izlemek zorunda olan bir ülke. Aksi halde Yunanistan gibi ABD
ve AB merkezli politikalar izlemek zorunda kalır ve kendi hak ve menfaatlerini
koruyamaz hale gelir. Nitekim Türkiye’nin bu politikası Rusya-Ukrayna savaşı
sürecinde iki ülke ile iletişimde kalabilmesine ve böylece iki ülkenin arasında
barışı tesis etme konusunda diplomatik çalışmalar yapabilmesine imkân tanıyor. Yüksek
faiz politikası devam etseydi büyük ihtimalle sıcak paranın çekilmesi yönünden tehdit
edilerek Türkiye’nin ABD ve AB yaptırımlarına katılması yönünde baskı yapılacak
ve Türkiye bu yönde mecbur bırakılmaya çalışılacaktı. Bunun dışında Türkiye’nin
Doğu Akdeniz başta olmak üzere Suriye ve diğer bölgelerdeki hak ve
menfaatlerini koruma çalışmalarında da yine sıcak paranın çekilmesi suretiyle
tehdit edilerek Türkiye’yi sıkıştırmaya çalışacaklardı.
2008 Küresel Finans Krizi ve 2011 Avrupa Borç Krizi ile
başlayan küresel türbülans BREXIT ve COVID-19 pandemisiyle hız kazanmış,
Rusya-Ukrayna savaşı sebebiyle Rusya’ya uygulanan yaptırımlar yeni bir boyut
kazandırmış durumda. Çin-Tayvan gerilimi arttıkça da birçok ülke adeta diken
üstünde… Dünya böyle krizler yaşarken ekonomik güvenliğin sağlanabilmesi,
Türkiye gibi bağımsız politika izleyen bir ülke için oldukça hayati bir konu.
Yurt içinde ve sınır ötesinde yürütülen terörle mücadele
politikası, FETÖ teröristlerinin devlet kadrolarından temizlenmesi, Türkiye’nin
bağımsız politika izlemesindeki en önemli konular arasında. Canlı bomba, terör
saldırıları ve sıcak paranın çekilmesi gibi dış müdahaleleri engelleyen Türkiye’de
dikkat edilirse son dönemde çeşitli mezhep çatışmaları çıkartılmaya çalışılarak
karıştırılmaya çalışılıyor. Ancak bu konuda gerek devletin gerekse milletin
tecrübeleri olduğu için bu zokanın yutulmadığını da görüyoruz.
Gelelim tekrar TCMB kararına. Bu konulara girmemin sebebi
ekonomi politikalarının siyasi konulardan bağımsız olmadığını göstermek için. TCMB
son toplantısında faiz indirimi kararıyla ve sonrasında attığı adımlarla
büyümenin devam etmesini sağlama yönünde karar aldı.
Türkiye uygulamaya koyduğu yeni ekonomi modeliyle yatırım,
üretim, istihdam, ihracat ve cari denge sağlamak yönünde adımlar atıyor. Bu
minvalde cari dengenin sağlanabilmesi için yatırımların, üretimin, istihdamın
ve ihracatın artması gerekiyor. Diğer ülkeler büyümeden taviz verirken TL’nin
değer kaybetmesi ve denge kazanmasıyla görece daha ucuz olan Türkiye’den
almaları büyümenin devam etmesini sağlayacaktır.
Dikkat edilirse TCMB kararı sonrası döviz kurunun yükselişi
de önceki faiz kararı sonrasında yaşananlara göre çok daha sınırlı oldu. KKM
uygulaması, BDDK’nın kararı gibi makroihtiyati tedbirler ile uygulanan
politikalar desteklenmeye devam ediyor. İç talebin daraltılarak ihracata
yönelik büyüme modeliyle enflasyon düşerken büyüme artmaya devam edecektir.