Dolar (USD)
34.56
Euro (EUR)
36.03
Gram Altın
3005.76
BIST 100
9462.24
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
22 Ağustos 2022

Ekonomi politikalarının nedenleri

TCMB sürpriz bir kararla 100 baz puan faiz indirimiyle herkesi şaşırttı.

ABD merkez bankası FED başta olmak üzere dünyanın birçok merkez bankası yaşanan küresel enflasyonist süreçte faiz artırırken TCMB’nin faiz indirimi kararı sonrası itiraz sesleri yükseldi.

Peki, TCMB neden diğer merkez bankalarının aksi yönünde politika izliyor?

Hatırlanacağı üzere 2018 Ağustos ayında “Brunson krizi” olarak bilinen bir sebeple Türk Lirası, Dolar karşısında çok hızlı bir şekilde değer kaybetmişti. İlerleyen dönemde de ona benzer bazı ataklar yaşanmıştı.

Türkiye’nin cari açık sorunu sebebiyle ihtiyaç duyduğu sıcak paranın ani ve hızlı bir şekilde çekilmesiyle böyle bir dış müdahale yaşanabildi. Nitekim ABD eski başkanı Trump attığı tweetle bunu itiraf etmişti.

Cari açığın finanse edilebilmesi için faiz karşılığında yurt dışından döviz çekmek zorunda kalındığı için ve siyasi sebeplerle bu sıcak paranın hızlı bir şekilde çekilebilmesi kolay olduğu için Türkiye ekonomisi bu gibi operasyonlara açık halde bulunuyordu.

2021 Eylül ayından itibaren hızlı bir şekilde politika değişikliğine gidildi. Merkez Bankası faiz indirimi kararı aldıkça dolar yükseldi. Bunun sebebiyle enflasyon karşısında faizin reel getirisinin azalmasıydı. İlerleyen aylarda faiz indirimi devam etti ve negatif reel faiz uygulanmaya başladı. Bu nedenle sıcak paranın büyük bir bölümü Türkiye’den çıktı. Türkiye sıcak para ile değil doğrudan yatırımlarla yabancı yatırımların gelmesi yönünde karar aldı. Böylece siyasi sebeplerle Türkiye ekonomisini tehdit edebilecek tehdit azaltılmış oldu.

Dünya, büyük bir değişim ve dönüşüm süreci yaşarken Türkiye bağımsız politikalar izlemek zorunda olan bir ülke. Aksi halde Yunanistan gibi ABD ve AB merkezli politikalar izlemek zorunda kalır ve kendi hak ve menfaatlerini koruyamaz hale gelir. Nitekim Türkiye’nin bu politikası Rusya-Ukrayna savaşı sürecinde iki ülke ile iletişimde kalabilmesine ve böylece iki ülkenin arasında barışı tesis etme konusunda diplomatik çalışmalar yapabilmesine imkân tanıyor. Yüksek faiz politikası devam etseydi büyük ihtimalle sıcak paranın çekilmesi yönünden tehdit edilerek Türkiye’nin ABD ve AB yaptırımlarına katılması yönünde baskı yapılacak ve Türkiye bu yönde mecbur bırakılmaya çalışılacaktı. Bunun dışında Türkiye’nin Doğu Akdeniz başta olmak üzere Suriye ve diğer bölgelerdeki hak ve menfaatlerini koruma çalışmalarında da yine sıcak paranın çekilmesi suretiyle tehdit edilerek Türkiye’yi sıkıştırmaya çalışacaklardı.

2008 Küresel Finans Krizi ve 2011 Avrupa Borç Krizi ile başlayan küresel türbülans BREXIT ve COVID-19 pandemisiyle hız kazanmış, Rusya-Ukrayna savaşı sebebiyle Rusya’ya uygulanan yaptırımlar yeni bir boyut kazandırmış durumda. Çin-Tayvan gerilimi arttıkça da birçok ülke adeta diken üstünde… Dünya böyle krizler yaşarken ekonomik güvenliğin sağlanabilmesi, Türkiye gibi bağımsız politika izleyen bir ülke için oldukça hayati bir konu.

Yurt içinde ve sınır ötesinde yürütülen terörle mücadele politikası, FETÖ teröristlerinin devlet kadrolarından temizlenmesi, Türkiye’nin bağımsız politika izlemesindeki en önemli konular arasında. Canlı bomba, terör saldırıları ve sıcak paranın çekilmesi gibi dış müdahaleleri engelleyen Türkiye’de dikkat edilirse son dönemde çeşitli mezhep çatışmaları çıkartılmaya çalışılarak karıştırılmaya çalışılıyor. Ancak bu konuda gerek devletin gerekse milletin tecrübeleri olduğu için bu zokanın yutulmadığını da görüyoruz.

Gelelim tekrar TCMB kararına. Bu konulara girmemin sebebi ekonomi politikalarının siyasi konulardan bağımsız olmadığını göstermek için. TCMB son toplantısında faiz indirimi kararıyla ve sonrasında attığı adımlarla büyümenin devam etmesini sağlama yönünde karar aldı.

Türkiye uygulamaya koyduğu yeni ekonomi modeliyle yatırım, üretim, istihdam, ihracat ve cari denge sağlamak yönünde adımlar atıyor. Bu minvalde cari dengenin sağlanabilmesi için yatırımların, üretimin, istihdamın ve ihracatın artması gerekiyor. Diğer ülkeler büyümeden taviz verirken TL’nin değer kaybetmesi ve denge kazanmasıyla görece daha ucuz olan Türkiye’den almaları büyümenin devam etmesini sağlayacaktır.

Dikkat edilirse TCMB kararı sonrası döviz kurunun yükselişi de önceki faiz kararı sonrasında yaşananlara göre çok daha sınırlı oldu. KKM uygulaması, BDDK’nın kararı gibi makroihtiyati tedbirler ile uygulanan politikalar desteklenmeye devam ediyor. İç talebin daraltılarak ihracata yönelik büyüme modeliyle enflasyon düşerken büyüme artmaya devam edecektir.