Ekonomi paketi
Geçen hafta Başbakan Binali Yıldırım, Bakanlar Kurulu heyeti ile beraber yeni bir ekonomi paketi açıkladı. Burada dikkat çeken detay, Başbakan'ın Bakanlar Kurulu ile beraber bu paketi açıklamış olmasıdır. Gelelim bu ekonomik paketin detaylarına.
Öncelikle pakette dikkat çeken maddeler arasında yatırımcıları rahatlatacak olan bürokrasinin azaltılması başlığı dikkatimi çekti. Bu durum yatırımcılara oldukça zaman kazandıracaktır. Bazı durumlar için kurumlar ve damga vergilerinin kaldırılması gibi genişletici maliye politikalarını içeren maddeler de bulunmaktadır.
Bilindiği üzere ülkemizde tasarruf oranları maalesef düşüktür. Bu nedenle yerli tasarrufların yetersiz kalmasından dolayı, yabancı tasarrufları ülkemize çekmek için yüksek faize katlanmak durumunda kalıyoruz. Faizi yükseltmeden dışarıdan tasarrufları ülkemize çekmek için terör ve kara para olmaması kaydıyla paranın kaynağı sorulmadan ülkemize giriş yapabileceği bir mekanizma geliştirilmiş. Yerli üretimin ve üreticinin desteklenmesi için de teşvik sistemi kurulmaya başlandığını da görüyoruz.
Bir çok maddeden oluşan ekonomi paketi son derece önemli bir reform hareketidir. Ekonomik kalkınma, bir ülke için en başta yer alan bir olgudur. Yatırım olmadan gelişme sağlanamaz, buna istinaden üretim de olmaz. Küresel sistemin yeniden dizayn edildiği günümüzde, hükümetin ekonomik kalkınma ve büyümeyi sağlayabilmesi için sahip olunan üretim faktörlerinin doğru yerde ya da doğru şekilde kullanılarak verimliliğin yüksek olmasının sağlaması gerekiyor. Bunun için de ekonominin sürekli kendisini yenilemesi gerekli.
Peki bu yenilenme nasıl olacak?
Hükümet, temel eğitime ve altyapıya yatırım yaparak özel yatırımları da teşvik etmelidir. Böylece bilgi üretiminin ve yayılımının önü açılacaktır. Bunun yanında firmaların ve hükümetin uluslararası rekabeti doğru analiz etmesi gerekiyor. Dünya ticaretindeki ihracat ve pazar paylarımızı esas alarak her ülke için rekabet haritaları çıkarmamız ve bu doğrultuda strateji belirlememiz gerekiyor.
Yenilikçiliğe dönük ekonomi politikaları olmadan uluslararası rekabette avantaj sağlamamız mümkün değildir. Yenilikçi ekonomik hamleler yapmak için firmalarımızın teknoloji ve altyapı olanaklarını artırarak üretim yapılarını dizayn etmeleri gerekli. Aksi takdirde uluslararası rekabette elimizi güçlendiremeyiz.
Günümüzde hızlı bir şekilde değişen ve dönüşen uluslararası üretim, ticaret ve rekabet ortamında zevk ve tercihlerinin de hızla değiştiği görülmektedir. Firmalarımız bu gelişmelere uyum sağlamakta zorlanıyorlar ve bu nedenle bir çok konuda maalesef ki geç kalıyorlar. Daha önceki yazılarımda değindiğim "Endüstri 4.0" olarak adlandırılan sürecin kesinlikle kaçırılmaması gerekiyor.
Firmaların dünyadaki yeni ekonomik rekabet ortamında ve kendi ülkelerinde var olabilmesi, başarılı bir performans gösterebilmesi, iç piyasa ve dünya piyasalarında rakiplerine üstünlük sağlayabilmesi için sürekli olarak sahip oldukları tüm potansiyellerini kullanmaları; üretim faktörlerini ve ürünlerini yenilmeleri ve geliştirmeleri gerekir. Bunun yolu da sürekli dinamik olmak, yeni mal ve hizmetleri geliştirmek ve üretmek, bu mal ve hizmetlere talep oluşturulması için de Ar-Ge faaliyetlerine hız verilmesi gerekmektedir. Çünkü yeni mal ve hizmetler, yeni teknolojilerin ürünü, yeni teknolojiler de AR-GE'nin ürünüdür.
Türkiye son yıllarda değişim ve dönüşüm süreci içerisine girmiş olsa da 2023 hedefleri için işletmelerin hızı yeterli değildir. İşletmelerimizin de bu değişim ve dönüşüm sürecine hızla ayak uydurması gerekmektedir. Petrol fiyatlarında yaşanan düşüş, yeni ve yüksek katma değerli üretimi olmayan ve tek bir ürüne bağımlı olan ülkeleri ekonomik dar boğaza sokmuştur. Son dönemde uluslararası ilişkilerimizde yeni bir döneme girmiş olsak da sıkıntılı süreçte yaşadıklarımız, pazar ve ürün çeşitlendirmesinin ne kadar önemli olduğunu bize göstermiştir.
Bilginin ve teknolojinin hızla yayıldığı günümüzde işletmelerimizin uluslararası rekabette avantaj sağlayabilmeleri son derece önemlidir. Aksi takdirde araştırma-geliştirme faaliyetlerinde oldukça ileri olan ve bununla beraber teknolojik gelişme sürecinde başarıyla ilerleyen çok uluslu şirketler olarak bilinen küresel sermayenin hızla büyüdüğü dünyada, iç piyasada varlığını sürdüren yerli küçük çaptaki işletmelerin ömrü uzun olmayacaktır.
Hükümetin açıkladığı ekonomi paketi, ileriki süreçte yapısal reformların devam edeceğini de işaret ediyor. Şimdi sıra işletmelerimizde. Türkiye'nin daha hızlı büyümesi için gerekli reformları yapmalarını bekliyoruz.