Dolar (USD)
34.54
Euro (EUR)
35.99
Gram Altın
3011.01
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Ekolojik duyarlılık: Doğayla ilişkimize bakmak

İnsanlık, ilerleme ve gelişme yerine gerileme, çöküş ve yozlaşma ile karşıyadır. Aklını kullanmayan, ahlaksızlığı hayat tarzı haline getiren ve adaletin içinin boşaldığı günümüzde, insanlığın çevreyle ve doğayla ilişkisi yıkıcı, sorumsuz, ilgisiz, nemelazımcı, ahlaksız ve aptal bir hale gelmiş durumdadır. Dünyamızın ve insanlığın en önemli sorunu, doğa ve çevreyle ilişkimizi, bağımızı ve bağlantımızı yeniden ele almak, sürdürülebilir ve hakkaniyetli bir şekilde hayata devam etmemiz için çevre ve doğa için neler yapacağımızı düşünmemiz, düşlememiz, duymamız ve davranmamız gerekmektedir.

Felsefenin, bilimin, ahlakın, maneviyatın, siyasetin, ekonominin, diplomasinin, sosyolojinin ve psikolojinin merkezinde çevre ve doğa yer almalıdır. Irkçılık, cinsiyetçilik, mezhepçilik, fanatizm ve popüzlizm kirlerinin ve karanlıklarının dünyayı çölleştirdiği ve çoraklaştırdığı bir ortamda, çevreyle ve doğayla yeniden nasıl ilişki kuracağımız ve güçlü bağlarla bağlanacağımız yeni bir hayatı nasıl gerçekleştireceğimiz sorusu çetin bir meydan okuma olarak önümüzde durmaktadır.

İnsanlık, putların alacakaranlığında kaybolmuş durumdadır. Yüzyıllardır üretilen putlar, tabular, kalıplar ve kilşeler, devam ettirilmeye, konuşulmaya ve canlandırılmaya devam edilmektedir. Sürdürülen putpperestlikle sürdürülebilir bir çevre oluşturulamaz. Çevre sorunu, detay, dar ve marjinal bir sorun değildir. Çevre sorunu, insanlığın en hayati sorunudur. Putlarından arınmış özgürleşen bir bilinçle çevreyi anlamak, anlamlandırmak ve tecrübe etmek mümkündür.

Yüzyıllardır kurumsallaşmış, kalıplaşmış ve klişeleşmiş inançlarımız, alışkanlıklarımız, değerlerimiz, davranışlarımız, bugün yaşadığımız ekolojik krize dair hiçbir anlamlı çözüm sunmamaktadır. Yaşadığımız ekolojik krize çözümler sunan yeni bir toplumsal ilişkiler sistemine, siyaset paradigmasına, ekonomiye, felsefeye, bilime, ahlaka, psikolojiye ve kişiliğe ihtiyaç vardır.

Doğayla yeniden ilişkilenmek, ilgilenmek ve bağlanmak için, bireyin benliğini geliştirmeye ve kendisinin farkında olmaya motive ve mobilize olması gerekmektedir. İnsanın kendini geliştirmesi ve kendinin farkında olması, kendi içine gömülmesi ve kaybolması anlamına gelmesi demek değildir. Kendisini geliştiren ve kendinin farkındalığını arttıran birey, kendini açan, salan ve aşan insandir. Ruhunu ve bedenini sürekli geliştiren ve yenileyen insan, kendi bireysel sınırlarının ötesinde doğanın sınırsızlığında kendini yeniden gerçekleştirebilir, keşfedebilir ve aşabilir. Doğaya doğru açılan kişiler sayesinde, ekolojik bir maneviyat, siyaset, ahlak, mimari, felsefe ve kişilik, ütopya olmaktan çıkıp gerçeğe dönüşebilir. Ekolojik bireyin ve toplumun yokluğundan dolayı, ekonomide, siyasette ve kültürde ekolojiye neredeyse hiçbir yer verilmemektedir.

Doğayla yeniden bağ kurmak ve doğaya yeniden bağlanmak için hukuka, ahlaka, özgürlüğe, demokrasiye, maneviyata, yeniliğe ihtiyaç vardır. Hukuksuz, özgürlüksüz, maneviyatsız, demokrasisiz bir kalkınma, kalkınma değil yozlaşmadır. Kalkınma, makineler üretmek, yeni arabalara binmek, doğal kaynakları çıkartıp tüketmek, doğanın her tarafını betonlaştırmak, tarım alanlarını binalarla doldurmak, denizleri kanallarla doldurmak, dağları geçitlerle geçmek değildir. Ekoloji, doğanın yapısını bozmadan hukuk, demokrasi, özgürlük, barış, ahlak ve maneviyat çerçevesinde insanlaşmak, insan kalarak ve olarak gelişmek ve kalkınmak demektir. İnsan olmaktan vazgeçme pahasına gerçekleşen hukuksuz, özgürlüksüz ve akılsız kalkınma girişimleri, insanla birlikte doğayıda yok etmektedir.

Sahte siyasi, ekonomik, kültürel, kimliksel amaçlara ve kurgulara bağımlı olma, devri çoktan geçmiştir. Günümüzde doğaya bağlı olmayı ve bağlanmayı açık, net ve objektif nihai amaç haline getiren bir arzuya, tutkuya, duyarlılığa, düşe, düşünceye ve duyguya ihtiyaç vardır. Doğaya tutkuyla ve arzuyla bağlanmayı başardığımız takdirde kendimize kozmosta anlamlı bir yer edinebilir, evrende hayat sahibi bir ben olabiliriz. Otokrasinin ve bürokrasinin çocukları, doğaya ilgi duymazlar, doğaya bağlanamazlar ve doğayla uyumlu şekilde yaşayamazlar. İnsan, hayat, evren ve doğa gizemlerle, güzelliklerle ve gelişmelerle doludur. Doğadaki ve hayattaki gelişmelere, gizemlere ve güzelliklere akılla, bilgiyle, sanatla, felsefeyle, edebiyatla, ahlakla, şiirle ve müzikle yeniden bağlanmak lazımdır. Doğaya yeniden bağlanmak için ihtiyaç duyduğumuz, fakat yoksun olduğumuz şey ekolojik duyarlılıktır.