Ekmek, düşünmek, özgürlük
İnsan, emeğiyle, düşüncesiyle, ekmeğiyle özgür
olmalıdır. İnsanın özgürlük arzusu ve arayışı, insanın kendini tanıma ve gerçekleştirme
arayışıdır. Özgürlük, kendimizi kendimizde ve doğada keşfetmeyi, anlamayı ve
tanımayı gerekli kılmaktadır. Özgür olmak için ihtiyaç duyduğumuz asli unsur,
hukuktur. Hak ve özgürlüklerimizi otoritelerin despotizmine karşı güvence
altına alan sahici bir hukuk sistemine ihtiyaç vardır. Öğrendikçe, bilgilkendikçe,
coşkuyla yaşama sevincini tattıkça ve doydukça insanın özgürlüğü artmakta,
özgürce diğer insanlarla ilişkiye girme ve birlikte yaşama imkanları
gelişmektedir. İnsan fıtratı, kalıp ve donmuş doğmalara teslim olmayı değil, özgürlüğü
aramayı gerektirmektedir.
İnsan doğası, insana özgür olmak için özgürlüğü
araması gerektiğini söylemektedir. Fıtratının gereği olarak insan, hiçbir
kısıtlamaya ve zorlamaya bağımlı olmadan, hiçbir otoriteye teba ve reaya
olmadan istediği şekilde düşünmeyi, duymayı, duygulanmayı ve davranmayı istemektedir.
Özgürlük, hiçbir otoriteye bağımlı ve köle olmadan yaşama durumunu ifade
etmektedir. Bütün bağımlılıklardan ve müdahalelerden bağımsız olarak insanın kendi
iradesine, düşüncesine ve kararlarına göre çocuksuluktan kurtularak olgun bir
şekilde yaşama durumunun adı, özgürlüktür.
İnsan için çizilen hiçbir alın yazısı yoktur. İnsan,
kendi alın yazısını kendi çizmek için yeterli bir akla, öğrenmeye ve gelişme
kapasitesine sahiptir. İnsanın en büyük zenginliği, nasıl isterse kendisini
istediği şekilde inşa etme imkanlarına sahip olmasıdır.
Özgürlüğün en büyük düşmanı akılsızlık,
düşüncesizlik ve cehalettir. İnsan, bilmediğinin kölesidir. Beyninin bütün pencerelerini doğadan,
tarihten ve hayattan gelen bütün bilgilere açan, aklını açık rüzgarların
getirdiği bilgiler ışığında kullanan insan, özgür insandır. Açık ve akıllı
düşünen insan, özgür insandır. Akılla, bilimle, bilgiyle ve öğrenmeyle
özgürleşen insanlar, toplumsal ve doğal çevrelerde varolan zorunluluklara boyun
eğmek yerine, onları aşmaya ve kendileri için yeni imkan alanları oluşturmaya
çalışırlar.
Özgürlük ve hukuk, birbiriyle içiçe olan
değerlerdir. Özgür olmak, doğaya ve insana zarar vermemektir. Zarar vermek ve yıkıcı davranmak şeklinde bir
özgürlük yoktur. Başka insanların
yaşamına, mallarına, kimliklerine ve düşüncelerine saygı duymak, onların
onurlarını zedelememek, özgür yaşamanın olmazsa olmazıdır.
Özgürlük, özgür düşünmektir ve davranmaktır.
Felsefe, bilim ve sanat, insanın özgür düşünme ve davranması sonucu ortaya
çıkan tecrübelerdir. İnsanın emeğinin hakkı olan ekmeği kazanmaya, barış içinde
yaşamaya ve mutluluğu aramaya hakkı vardır. Ekmek, sadece ekmek değildir.
Ekmek, insanın bedenini, ruhunu ve ilişkilerini besleyen her türlü gıdayı ve
kaynağı temsil eden çok güçlü bir gerçeklik ve metafordur. İnsanın tek emeği ve
ekmeği, özgürlüğüdür. Brecht, ekmeğin insan için ifade ettiği derin değeri
şöyle ifade etmektedir: “Bilin: Halkın ekmeğidir adalet./Bakarsınız bol olur bu
ekmek,/bakarsınız kıt,/bakarsınız doyum olmaz tadına,/bakarsınız berbat./Azaldı
mı ekmek, başlar açlık,/Bozuldu mu tadı, başlar hoşnutsuzluk boy atmaya.” Adaleti,
özgürlüğü, barışı belirleyen şey, ekmeğin niteliği ve niceliğidir. Ekmek,
zenginlik ve refah demektir. Ekmek, özgürlük, barış ve hukuk, birbirinden
ayrılamaz. Birinin olmadığı bir yerde, aslında diğerleri de yoktur. Farklı
kaynaklardan gelen gıdalardan ve
kaynaklardan oluşturulan ekmekten
beslenen insanlar, akıl, kafa, beden ve ruh olarak hayata özgürce bakarlar ve yaşarlar. Mideleri
ve beyinleri başkaları tarafından kontrol edilen ve yönlendirilen insanların, farklı
olma ve özgür olma imkanları büyük ölçüde ortadan kaldırılmıştır. Despotlar, insanın beyninin özgürleşmesinden
çok korkarlar. 12 Mart Darbesinin
Genelkurmay Başkanı Tağmaç, akli bilinçlenmenin mideyi doyurmanın
ötesine geçmiş olmasından duyduğu korkuyu, “Sosyal uyanış ekonomik kalkınmayı
aştı” diyerek ifade etmiştir.
Doymak ve düşünmek, birbirinden ayrılamazlar. Doyan
insanlar, düşünebilirler. Ekmeğini emeğiyle kazanan insanlar, emekleriyle özgürce
düşünürler ve yaşarlar. Özgür insanların sayesinde, hepimiz yeni bilgiler,
fikirler ve yaklaşımlar öğrenme imkanına sahip olmaktayız. Özgür insan, diğer
insanların özgürleşmesine ve olgunlaşmasına katkı sunmaktadır. Farklı
insanların düşünceleri, özgürce diğer
insanlara ulaşmalıdır. İnsanlar,
birbirlerinin bilgileriyle, düşünceleriyle, sanatlarıyla, felsefeleriyle,
edebiyatlarıyla, müzikleriyle, sinemalarıyla, resimleriyle, kitaplarıyla ve bilimleriyle
özgürce buluşmalıdırlar. İnsanların birlikte öğrenme, bilgilenme ve
gelişme özgürlüklerinin önüne keyfi engeller çıkarılmamalı ve ifade özgürlüğüne hiçbir şekilde müdahale
edilmemelidir.