Ehem ve Mühim
Değerli okurlarım, bu iki kavram, birbirine yakın gibi görünse de, derinlemesine incelendiğinde, karar verme süreçlerimizdeki incelikleri ve nüansları ortaya koyar.
Osmanlıcada sık kullanılan bir kelime olan ehem; çok önemli
anlamında olup en önem verilen anlamı ile önceliklerimizi belirlerken, bir
değerin diğer tüm değerlerin önüne geçtiği durumlarda kullanılır.
Ehem; zaman, enerji ve kaynakların öncelikli olarak ona
tahsis edilmesini gerektiren özel bir değere sahiptir.
Ülkemiz ölçeğinde ehem olan nedir sorusunun cevabı günümüzde
ciddi anlamda dumura uğramıştır. Bu aymazlık böyle devam edersek ne birlik, ne
bütünlük, nede yerlilik ve millilik kalır.
Kendimi geçtim.
Bizim nesil için ehem olan birçok değer bugün yerlerde
sürünüyor, gençlerimiz için de hiçbir kıymeti harbiyesi yok.
Bu öyle bir savrulma ki, ne omurga ne de onu dik tutacak
hiçbir ehem değer kalmadı desem yalan olmaz.
Dünyamız; materyalist ve kapitalist bir girdapta bocalayıp
tüm değerlerini çökertip maddi güçle ayakta kalmaya çalışırken görüp
işittiklerimiz birçok insanımıza küçük dillerini yutturuyor.
Tüfek icadı mertliği nasıl bozdu ise, madde de insanın hem
suretini hem siretini bozdu. Parası kadar konuşanların hakim olduğu dünyada; ne
hak, ne hukuk, ne adalet, nede vicdan; insanlık namına hiçbir şeyi kalmadı.
Devletimiz ülkeyi bir baştan bir başa güzelliklerle
donatırken en ehem olan insan kalitesini yükseltme, insani değerlerle donatma
işini ihmal edince talim ve terbiyeden yoksun eğitim ile ancak buraya kadar
diyeceğimiz bir kalite sorunu ile iç içe ve yüz yüzeyiz.
Makale başlığımın ikinci kelimesi ise Mühim.
Mühim, ehem kadar acil olmayan ve daha az ciddi durumları
ifade eder. Mühim kavramı, daha çok uzun vadeli stratejik planlamalarda, önemli
fakat ehemi olmayan durumlarda kullanılır.
20 yılı aşkın bir sürede devlet ve millet olarak
atlattığımız badireleri kısaca hafızalarda tazelediğimizde gördüğümüz gibi
milletimiz lehine çok mühim işlere de imza atılmış aslında.
Ülke geleceği için önemli olan alt yapı yatırımları dünya
ölçeğinde göze çarpar bir şekilde bir uçtan bir uca yenilenmiş.
Dünyanın fezaya gittiği yıllarda derin uykuda olan
devletimizin ihmal ettiği birçok alan son yıllarda yapılan hizmetlerle ihya
edilmiş. Ülke makus talihi olan 10 yılda bir yaptırılan kökü dışarda darbelerle
geleceğimiz karartılamaz olmuş ama ehemde yapılan affedilmez hatalar bu mühim
gerçeklere rağmen, bugün hala darbe anayasasından kurtulmuş değiliz.
Kurumlarımız hala kurumsallaştırılamadığı için en küçük bir
engele takılarak tökezliyoruz.
Birlik ve bütünlük hamurumuzu sulandıranlara karşı tek
yumruk olamayıp yerli ve yabancı kaynaklı birçok darbeye karşı koymada
zorlanıyoruz.
Ehem ve mühim kavramları arasındaki dengeyi kurmak, etkili
bir yönetim ve başarılı bir hayat için zorunludur. Ehem olanı tanımak ve ona
öncelik vermek, kriz anlarında doğru kararlar almayı sağlar. Ancak sadece ehem
olanla ilgilenmek, uzun vadeli stratejik hedefleri göz ardı etmek anlamına
gelebilir. Bu nedenle, mühim olanın da ihmal edilmemesi gerekir.
Bu dengeyi sağlamak için, öncelikle hem ehem hem de mühim
olanı doğru bir şekilde tanımlamak gereklidir.
İkincil olarak, kaynakların etkili bir şekilde yönetilmesi
ve zamanın doğru bir şekilde planlanması gereklidir. Bu süreçte hem kişisel hem
de kurumsal düzeyde etik ve değer temelli bir yaklaşım benimsenmeli ve tek
yumruk olunmalı.
Çünkü her iki kavram da, nihayetinde, değer verdiğimiz ortak
mayamızın bozulmaması ve ekşitilmemesi için elzemdir.
Ehem ve mühim kavramları, hayatımızın her alanında, karar
verme süreçlerimizde kritik bir rol oynamalı.
Bu kavramları doğru anlamak ve uygulamak, hem kısa vadeli
acil durumlarda hem de uzun vadeli planlamalarda daha bilinçli ve etkili
kararlar almamıza yardımcı olur.
Ehem olanı belirlerken hayatî önceliklere, mühim olanı
belirlerken ise stratejik hedeflere odaklanmak, dengeyi ve başarıyı getirir.
Dolayısıyla, ehem ve mühim arasındaki ince çizgiyi ayırt
etmek, hayatın her aşamasında rehberlik eden bir prensibimiz olursa önümüze
konulan her engeli aşmak için rehberimiz olabilir.
Sağlık ve mutluluk dileklerimle.