Eğitimin toplumsal çözünürlüğü
Sonuçlardan sebeplere doğru gelirsek, önce
bazı çıktıları zikretmemiz gerekiyor. Birinci tespitimiz; özellikle gençler
arasında bir hedef ve ülkü belirleme bağlamında zayıflıklar göze çarpmaktadır.
Biraz anomi haliyle de karışık bu durum hayatın amacına dair ciddi kayıpları
birlikte getirmektedir. İkincisi, gençlerde “hayat” bilgisinin giderek
zayıfladığını müşahede etmekteyim. Üçüncüsü de, nicelikler nitelikleri
bastırdığından kişisel yeteneklerin geliştirilmesi ciddi anlamda sorunlu hale
geliyor.
Hemen peşinen söylemeliyim ki, toplumsal
alanda farklı boyutlarda görünür olan bu üç sorun, eğitimin üç hedefinin
karşılığının giderek zayıfladığına işaret etmektedir. Başlığımızda geçen
“eğitimin toplumsal çözünürlüğü” ifadesiyle de, eğitimin toplumsal çıktılarının
durumuna atıfta bulunulmaktadır. Nihayetinde eğitim dediğimiz şeyin, salt
mekanik bir “öğretim”e dönüşmesi eğitim ile toplum arasındaki sürtünme
katsayısını da problemli hale getirmektedir ki, bunun en bariz belirtisi
eğitimin topluma değmeyen hijyenik bir alana sıkışmasıdır.
Kanaatimizce eğitimin temel hedefleri şu
şekilde sıralanabilir. Birincisi, öğrenciye hayatı öğretmek. İkincisi, kişide
varolan yetenekleri açığa çıkarmak ve geliştirmek. Üçüncüsü de, gençlerin hedef
ve ideallerinin oluşmasını sağlamak. Bu hedefler öğrenciyi bir mekanizmden
uzaklaştırmak ve hayata dair farkındalıklar geliştirmek bağlamında anlamlı
olmaktadırlar.
Eğitimin tüm ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de
de pratik temel bir işlevinden bahsetmeliyiz. Bu da, sınıflar arası
mobilizasyonu sağlayabilecek neredeyse tek enstrüman olmasıdır. Bildiğimiz gibi
modern toplumlar, geleneksel toplumlara göre değişimin daha yoğun olduğu
yapılar olarak tanımlanır. Geleneksel düzende hangi sosyal sınıf içinde
doğmuşsanız, burada hayatınızı tamamlarsınız. Sınıflar arası dikey mobilizasyon
pek mümkün değildir. Aslında modern toplumlarda da ekonomik ve sosyal açıdan
durum büyük oranda pratikte yine böyle işlemektedir. Fakat eğitim bu
mobilizasyonu sağlamak konusunda sınırlı da olsa işlevsel görünmektedir.
Bu durumun farkındalığı sebebiyle
insanlarımız eğitime önem vermekte ancak salt bu işlevi üzerine
yoğunlaşmaktadır. Bunun doğal bir sonucu olarak imtihan sistemi, test
çözme ve nihayetinde lise ve üniversite
için yüksek puan tutturma temel hedef olarak ortaya çıkmaktadır. Bizim eğitimde
mekanikleşme dediğimiz şey biraz da budur. Elbette çeşitli alanlarda bilgiler
öğrenmek, iyi bir bölümde okumak önemlidir. Fakat bütün hedefin bunlar olduğu
durumlarda, eğitimdeki temel hedefler arada kaybolmaktadır.
Eğitimin birinci hedefinin hayatı öğretmek
olduğunu belirtmiştik. Dolayısıyla öğrencilere öncelikle hayatını yönetmesini
ve sorumluluk almasın öğretmek birinci önceliktir. Aileler çocuklarına
sorumluluk yüklemekten kaçınmakta ve neredeyse aile içi ve dışında hiçbir işle
onları görevlendirmemekteler. İlkokuldan itibaren yollarda gözlemlediğim
manzaralardan biri, okul çantalarını bile velilerin taşımasıdır. Çocuklara
verilen harçlıkların karşılığında, mutlaka onlardan sorumluluklar talep
edilmelidir. Olabildiğince aile hijyeni içerisinde yetişen çocukların, birden
18-20 yaşına gelince hayatla tanışması oldukça geç bir vakit.
İkinci hedef te kişilerin yeteneklerini
ortaya çıkarmasıdır. İnsanlar farklı yetilerle doğarlar ve bunların
farkındalığının kişiye kazandırılması önemlidir. Bu yetiler bir yandan
toplumdaki çeşitliliği artırırlar, kişilerin meslek seçimini isabetli yapmasını
sağlarlar; diğer yandan da kültür, sanat vb. çok farklı alanlarda eserlerin
ortaya çıkmasının zeminini oluştururlar. Şu anda maalesef kişinin yetenekleri,
eğitim görülen alan ve icra edilen meslek arasında ciddi makas farkı
bulunmaktadır.
Üçüncüsü de kişiye bir ideal ve hedef
kazandırmasıdır. Bunun anlamı; öğrenciye okulda bir ideoloji ya da düşünceyi
dikte etmek değildir. Ancak bulunduğu coğrafya, evrensel bir insan olarak
mükellefiyetleri, tarih şuuru vb. üzerinden hayatına bir ideal getirmesini
sağlamaktır. Böylece anomiden de kurtulmuş olacaktır.
Hasılı eğitimde nasıl bir yönelim içinde olunması gerektiği ile ilgili sorun, eğitimin toplumsal çözünürlüğüne verilecek cevaplarla çözülebilecektir.