Dolar (USD)
32.53
Euro (EUR)
34.97
Gram Altın
2435.72
BIST 100
9805.3
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

13 Ocak 2022

Eğitimin gücü…

Eğitimi sadece okumak, ders çalışmak ya da belli bazı düzen kalıpları içerisine hapsetmek eğitime yapılan en büyük haksızlık olur. Ne yazık ki eğitimi sadece ders çalışmak, okumak, bir meslek sahibi olmak gibi kısır bir alana hapsetmeye çalışan kişiler toplumda veya bu algıya sahip ebeveynler var. Eğitimin gerek toplumsal anlamda gerekse bireyin iç dünyasına yönelik değişim oluşturma, dönüştürme ve güçlü kılma gibi azımsanmayacak ölçüde muazzam etkileri var. Bu açıdan bakmayı becerip eğitimdeki bu gücü gören topluluklar ya da bireyler Maslow’un kendini gerçekleştirme hedefindeki noktaya çok daha hızlı ilerler.

Hayatımızda artık kanıksanacak noktaya gelen ve ne yazık ki hemen her gün basın ve medyada denk geldiğimiz onlarca olumsuz haberlere baktığınızda temelde eğitimin değiştirme ve dönüştürme gücüne yeterli ölçüde inanılmamasından kaynaklandığını görürüz. Eğitimin bireylerde değiştirme gücüne inanmayan biri işi akışına bırakır, olay olağan olmaktan çıkar olağanüstü koşullara gelir ki artık kontrolü zorlaşır.

Söylediklerimiz, evet okullar, eğitim kurumları için de geçerli ama daha çok formal eğitim alanına girmeyen aile ortamı, iş yerleri, sokak ve park gibi etkileşimin daha gülü olduğu alanlar için geçerli. Çünkü okullarda formal eğitim başlamadan önce, ailede ve sosyal yaşam alanlarında çocuk öğrenmeye, eğitilmeye başlıyor. Okullara belli bir bilgi, deneyim, beceri, ve öğrenmişlik ile geliyor. Çocuklar belli bir yaşa gelip okul ortamına girmeden önce ailede öğrendiği o kadar çok şey var ki, keza sokakta arkadaşıyla veya akranıyla temas halinde iken öyle…. Dolayısıyla eğitimin değişim ve dönüşüm oluşturma etkisi okul çağından önce de devreye girer.

Ailede ideolojik olarak aşılanmış bir davranışı veya eylemi okul ortamında değiştirmek, evet belki mümkün ama oldukça sancılı ve uzun soluklu olur. Anne babasından kaosu, şiddeti, zararlı maddeleri gibi olumsuzlukları gören bir çocuğun yetişkinlik döneminde bu olumsuzluklara karşı mesafe takınması ya da bu olumsuzlukların toplum içinde yaygınlaşmaması için STK’larda görev alıp farkındalık oluşmasına katkı sunması belki mümkün ama çok çok zordur. Bu nedenle eğitimin değişim ve dönüşüm gücüne öncelikle sokak, park, iş yerleri ve aile ortamı olmak üzere sosyal yaşam alanlarına taşımamız gerekiyor.

Yetişkin bireyler ve özellikle de çocuk sahibi ise, çocuk eğitiminde çok iyi bir öngörüye sahip olması gerekiyor. Kendini mental olarak eğitimin değişim ve dönüşüm oluşturma gücüne koşullandırmış olması ve bütün motivasyonu ile işe nereden başlanması gerektiğine yönelik vizyoner, uygulanabilir ve istikrarlı kararlar alması ve bunları hayata geçirmesi önemli. Aksi takdirde çocuk eğitiminde yetersiz kalacak, çocuk ilerleyen yaşlarında tek olmayan, birden fazla farklı kişiliklerin oluşmasına neden olacak ki bu kişiliklerle mücadele etmek ilerleyen dönemlerde okullarda ve eğitim kurumlarında öğretmenlere düşeceğinden farklı ciddi sorunların oluşmasına neden olacak. Çocuğunu yetiştirme konusunu dert edinmeyen bir anne babanın, toplumun her alanı için geçerli olmak üzere derman olması beklenemez.

Cinsiyeti, yaşı, mesleği, hatta yaşadığı şehir veya ülkesi fark etmeksizin bireyin tutum ve davranışlarında sorunu dert edinip edinmediği rahatlıkla gözlemlenebilir. ‘Sorun’ gözlemlenebilir ise ‘çözüm’ de hayli gözlemlenebilir olmalı. Davranışçı bir bilim insanının ‘Bana iki çocuk teslim ediniz. Onlardan istediğim birini başarılı bir doktor, istediğim diğer çocuğu da başarılı bir hırsız olarak yetiştirebilirim’ sözü aslında eğitimin değişim ve dönüşüm gücüne atıftır. Bilim insanın burada vermek istediği mesaj ben o çocukları öyle bir yetiştirir, öyle bir eğitirim ki başarılı doktor da yapabilirim, başarılı hırsız da… Öyleyse, toplumda başarılı olan tüm olumlu veya olumsuz davranışların ortaya çıkmasını temel sebebi eğitimin olumlu anlama değişim ve dönüşüm oluşturma gücüne inanmayan ebeveynler, eğitimciler, toplum insanı, halk, esnaf, işveren, ezcümle herkes, hepimiz değil miyiz?