Eğitimin Aşısı…
Aşının
gündemden düşmediği şu günlerde kamuoyunda ciddi tartışmalar yürütülüyor.
Hepimiz bir kenarından bu tartışmalara dahil olup ya izliyor ya da fikir beyan
eden tarafta oluyoruz. Herkes kendi cephesinden olaylar örgüsünü yorumluyor,
sürece katkı sunmaya çalışıyor. Bir kesimin gündemimde “eğitimin aşısı” var.
Bu
konuyu gündemine alıp sorgulayanlara birkaç soru yöneltmek istiyorum:
Eğitimin
aşısı var mı ya da neden olmalı?
Bir gün eğitimin aşısı üretilecek ise öncelikle kimler aşılanmalı?
Yan etkileri olmalı mı bu aşının?
Mesela bu aşıyı olan öğrencilerde ne gibi belirtiler görülmeli? Daha mı fazla
ders çalışmalı? Daha mı çok dürüst, güvenilir ve ahlaklı olmalı?
Eğitimin aşısı; eğitimi bir sorun olarak görenlere karşı mı üretilmeli eğitimin
bir çözüm olduğunu ispat etmek isteyenler mi üretmeli?
Sorun gördüğümüz bir anda bu aşıyı devreye sokup “bakın görün eğitim nasıl da
bu sorunu çözdü, ortadan kaldırdı” diyerek eğitimin sorun değil bir çözüm yolu
olduğu mesajı verilmeli mi? Yoksa aşının doğal sonuçlarını görmeleri için
toplumun akışına mı bırakmalı?
Kendi kariyerlerini ilerletmeleri ve eksiklikleri için bir “tamamlayıcı unsur”
olarak önce eğitimciler mi aşılanmalı yoksa eğitim ortamlarına karşı mesafeli
olup her gün dil uzatan kamuoyunca bilinenler var; eğitimcilere daha saygılı
olunmaları için önce bu kişiler mi aşılanmalı?
Eğitimin kendisi mi bir çözüm, bir aşı olmalı;
yoksa eğitime dair bileşenler mi aşılanmalı?
İşini
düzgün yapan her bir yönetici, öğretmen, eğitim lideri esasında bir aşı değil
midir bu topluma kazandırılan? Bilgileriyle, derinlikleriyle, çalışmalarıyla,
hatta duruşları ve söylemleri, olaylara yaklaşım ve yorumlamaları ile birçok
soruna çözüm oldukları için bir aşı olarak göremez miyiz sizce de? Bu tür
kişileri çoğaltmamız gerekiyor, ama nasıl? Eğitimci eğitimcinin uhdesine mi
verilmeli, eğitimcileri ödüllendirerek diğer eğitimcileri mi tetiklemeli nasıl
bir yol izlemeli bilmiyorum ama bildiğim bir şey var ki o da gerek pandemi
öncesinde gerekse pandemi sürecinde çok güzel işler başarıp eğitim ortamına
nüfuz etmeye çalışan sorunlara karşı yaptıkları olağanüstü çalışmaları ile aşı
görevi gören eğitimcilerin varlığı. İyi ki varsınız öğretmenim… Varlığınız,
çabanız bize umut oluyor. Aşı oluyor…
Adam
kayırmanın, işgüzarların, düzensizliğin, kaosun, torpilin, hırsızlığın,
arsızlığın, yalan dolanın ve daha birçok sorunun önüne geçebilecek formül;
formal ve informal eğitim aracılığı ile öğrencileri ve öğrenciler marifetiyle
bütün bir toplumu düzeltmeye çalışan eğitim aşısıdır; eğitimcilerdir.
İşte bu
nedenle güzel yan etkileri olan bir
aşıdır eğitimciler. Dokundukları yeri gül eylerler. Girdikleri yeri gül
bahçesi…
Bir
düşünür “Bir ülkeyi; yalnız orduları değil, fikir adamları, şairleri,
ressamları da korur. Bilgi ve sevgi de bir koruma vasıtasıdır, hem de en güzel
en tesirli koruma vasıtası” der. İşte bahsini ettiği fikir adamları, şairler,
ressamların sahip oldukları ruh eğitimcilerde
vardır. Onları da yetiştiren bir eğitimcidir kuşkusuz. Aşının koruyucu
özelliği var ise, işte en çok koruyan da budur; sevgidir, bilgeliktir.
Kitap
bazen eksik kalır, toplum bazen eksik kalır, insan bazen eksik kalır; eğitimci
ise eksik kalan değil eksiklikleri doldurandır. Azmiyle, gayretiyle,
sevgisiyle, bilgeliğiyle… Toplumda eğitim, öğretim ve kültür alanında yapılan
hiçbir yenilik eğitimciden bağımsız olamaz.
Geçmişe,
öğrencilik yıllarımıza dönüp bakınca bizi var eden, müfredatımızı ortaya
çıkaran, ellerimizden tutan kendini bize aşılayan, hayatımızda kalıcı bir iz
bırakan bir öğretmenimiz yok mu?
Var dediğinizi duyar gibiyim.
Öyleyse yineleyelim: Eğitimin aşısı, eğitimcilerdir.