Eğitime faydası dokunmayanlar!
Bugüne dek eğitim sistemimizin son 20-30 yıllık tarihini yakından takip ettim. Öncesine ise yaşım gereği tanıklık edemesem de basın ve yayın organlarından, arşivlerden ulaşmaya çalıştım; araştırdım, okudum, bilgi sahibi oldum ve Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne dek eğitime dair nice reformlar yapılmaya çalışıldığını gördüm. Belki de en köklü değişimlerin son 20 yıllık tarihimizde yapıldığını, yani AK Parti iktidarı döneminde gerçekleştiğini fark ettim.
Kabul edelim, çok arzu etmemize rağmen eğitimde
istediğimiz noktada değiliz. Peki, güçlü bir iktidarın, güçlü kadroları ile
geceli gündüzlü çalışmasına rağmen neden eğitim sistemimizde istenilen düzeyde
başarıyı elde edemiyoruz?Sanki başarıyı yakalayacağımıza dair ümidimiz de yok
toplum olarak. Öğrenilmiş çaresizlik mi bizimkisi, bilemiyorum ama üzerimizde
ki ölü toprağı ne zaman atıp ayağa kalkıp dirilecek, şahlanacağız? Son 20 küsur
yılda iktidarın yaptıklarını saysam bu satırlara sığmaz. Tüm bunlara rağmen
ulusal veya uluslararası düzeyde neden hala başarıyı yakalayamıyoruz? Sanki bir
ümitsizlik de var toplumda, başarıyı yakalayacağımıza dair inanç da yok gibi. Eğitimi
kendine dert edinen eğitimci sayısı da neredeyse yok denecek kadar az. İktidar
hangi reformist adımı atarsa atsın ne yaparsa yapsın tabiri caizse ağzıyla kuş
bile tutsa ayağa kalkıp dirilmeyecek, toplumsal olarak tatmin olmayacak,
içimize sinmeyecek, başarıyı elde edemeyecek gibi bir ümitsizlik var toplumda!
Sorun liselerin zorunlu olmaması denildi, kesintisiz
12 yıllık eğitimi getirildi. Zorunlu eğitim sistemini sorunlu eğitim sistemi
haline dönüştürdük; öğretmenler, öğrenciler ve veliler olarak. Sahiplenemedik.
Gelinen noktada 4+4+4’ü ve kesintisiz 12 yıllık zorunlu eğitimi eleştirip eski
hale dönelim noktasına geldik.
Dershaneler eğitimi satın almış, okulları pasif hale
getirmiş, aileler yüklü miktarda para vermek durumunda kalıyor denildi. FETÖ
ile kelle koltukta mücadele edildi, dershaneler kapatıldı, DYK sistemi getirildi,
yine istenilen başarıyı elde edemedik. DYK’lardan istenilen verim elde
edilemedi. Bakanlık üzerine düşeni yapmış olmadı mı? Pratik zeminde, sahada, bu
sistemi işlevsiz kılan yine yereldeki paydaşlar olmadı mı?
Teknolojik çağdayız. Dünya dijitale geçti, biz
yerimizde sayıyoruz diye eleştirildi. Fatih projesi getirildi. Tüm okullara
akıllı tahtalar monte edildi. Bazı kademelerdeki öğrencilere ve bu kademelerde
derse giren öğretmenlere tabletler dağıtıldı, ama dünya dijitale geçerken biz
ne dijitale geçebildik ne de başarı çıtamızı yükseltebildik.
İsimler değiştirildi, sistem değiştirildi, yine
başarı elde edilemedi. ÖSS gitti TYT, AYT geldi; TEOG gitti LGS geldi ama
değişen pek bir şey olmadı. İsimler de değişse, sistem de değişse 2010’dan
sonra iki aşamalı sınav sistemine de geçilse arzu edilen, eğitim toplumunun
gönlünde yatan başarı bir türlü elde edilemedi.
Sorunlara çözüm üretilemeyince hedef olarak bu sefer
merkez teşkilatı olarak gösterildi. Sorun kadrolarda; işin ehli kadrolar yok
denildi. Çalışmayan, sahiplenmeyen kadrolar görevden alındı. Yerel teşkilattan
merkez teşkilata kadar birçok kademede kadro değişikliği birçok kez gerçekleştirildi.
Yine başarı elde edilemedi. Hatta Bakan olacak kişi eğitim kökenli olması
gerekir o vakit başarı elde edilir dendi, bir iki kere bu da denendi, yine
olmadı. En çok algı operasyonu, en çok linç kampanyaları eğitim kökenli
kadrolara yapıldı, halen de yapılıyor. “Yusuf Tekin, FETÖ ile mücadele etti;
eğitim sistemimizi en çok zayıflatan mevzu olan dershanelerin kapatılmasında
kilit rol üstlendi, emek harcadı, çalışıyor, üretiyor” denilip yanında olmak,
destek vermek, gücüne güç katmak var iken en çok linçi de yine Yusuf Tekin’e
yapıyorlar bugünlerde. Sanırım elimizde sihirli bir değnek de olsa, Erdoğan da
gelip Milli Eğitim Bakanlığı yapsa, pratik zeminde paydaşlar sahiplenmedikçe
başarıyı elde etmemiz de yerli ve milli bir eğitim sistemi kurmamız da imkansız
görünüyor.
Eğitime dair bir derdi, bir fikri, bir projesi
olmayanlar sabah akşam oturup eğitim sistemini ve eğitime değer katan insanları
eleştiriyor! Yok okulöncesi zorunlu hale getirilsin, yok mülakatlar
kaldırılsın, yok Öğretmen Akademisi kurulmasın, yok Türkiye Yüzyılı Maarif
Modeli’nden vazgeçilsin yok o yapılsın yok şu yapılsın. Eleştirerek kendinizi
de harap ettiniz eğitim sistemine de zerre kadar bir yararınız olmadı, farkında
mısınız? Hazreti İbrahim’in atılacağı ateşi söndürmek için su taşıyan karınca
kadar da olsa ne faydanız dokundu bugüne dek?