Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
06 Haziran 2023

Eğitime dair notlar-1

(karneler yaklaşırken)

Hazır karne verilme süreci yaklaşırken buradan başlayalım eğitim notlarımıza.

Karneye dair yazacaklarım, bir eğitimci olarak belki biraz nostalji değerinde..

Her karne veriliş zamanı karne de ki değişim sürecini hisseder gözlemlerim. Önce bizim zamanımızdaki karneler gelir aklıma. Kalın karton dokulu ve öğretmenimizin el yazısı ile süslü.

Konulmuş bir nokta bile mühimdi biçim için. Satır satır okurduk ve kıyaslardık öğretmenlerimizin el yazısını.

Nasıl övünürdüm öğretmenimin güzel yazısı ile. Hiç unutmuyorum.

Az olan her şey kıymetliydi tabi. Yarıyıl tatili boyunca karneyi özenle korurduk ve dönem başında tekrar karneyi okula götürürdük. İkinci dönem notlarımızda o karnelere geçerdi.

Ve o karneler ömrümüzün bir yılına damga gibi vurulurdu.

Ve şunu görüyorum yıllar geçtikçe ve karşılaştıkça dostlarımızla. Karnesini ehemmiyetle saklayanlar onun güzelliğini önemseyenler hayatın önemli alanlarında hizmet almışlar.

Şimdiki karneler çok da saklanmıyor , yenisi veriliyor ikinci dönem. Üzerindeki tüm yazılar bilgisayarda yazılıyor. Zamanın gerçeği. El emeği işler geçmişte kaldı. Öğretmen görüşleri “kopyala yapıştır” çerçevesinde çoğu zaman da.

Eski kenelerin üzerinde değişimler de yapılırdı, eve zayıf not gitmesin diye. “Kırık not” idi diğer adı. Kıran kırılan üzen, üzülen eylemlere sebep olmasından olsa gerek.

Nasıl haberler yayılırdı notlarını değiştirenlerle ilgili. Çoğu aile fark etmezdi bunu. Bizlerin arasında mevzu olurdu işte. Çok kızacaklarından mı “hayır”. Ar meselesi idi. Nasıl zayıfla gitsindi eve?

kARne AR ise de bize zamanında! Yüzümüz kızarıyor Korkuyorsak da kötü getirmekten, aileler daha hoş görülüydü.

Karnenin önemiyle beraber eskiden aileler çocuklarıyla hayata dair okumalar yapardı. Birlikte iş yaparlar çocukları hayata dâhil ederlerdi. Domatesin nerede yetiştiğini nasıl yetiştiğini bilmeyen bir çocuktan fen notunun iyi gelmesi nasıl beklenebilir? Başını kaldırıp yıldızlar tefekkür ettirilmemişse Astrolojiden hoşlanır mı? Kanla sulanmış topraklardan bir haberse tarih coğrafya ilgisini çeker mi?

Kredi kartı ile hemhal olmuş çocuklar parayla hesaptan bütçeden uzaksa sever mi matematiği...

Ninemizin, dedemizin masalları, tekerlemeleri, şiirleri sevdirmişti bize edebiyatı …

Doğayla birlikteliklerin derslerimize katkısı da göz ardı edilemezdi…

Zihinlerinde somutlaştırılamayan her şey bilgi olarak karşılarına çıkınca ve nota dökülünce çocuklarımız “not iyi olsun da sonuç ne olursa olsun “diyebilmekte. Sadece kitap aralarında kalan soyut etkileşimsiz öğrenilen bilgilerde unutulmakta şüphesiz .

Çocuklar odalarından çıkıp ayaklarıyla hayata basmalı. Hayat kitapların sihirli cümleleri ile birleşmez ise o karneler başımıza bela olacak, aramız bozulacak, sinirlerimiz bozulacak. Çocuklarımıza kıyacağız en acıma/sızıyla…

Bilgi hayatla bütünleştikçe kalıcı olur, zevk alınır. Öğrenilir öğretilir. Okul aile çevre öğretmen… Yapmak zorundayız bunu. Masum yavruları azarlamadan önce katkımızı düşünelim karneye…

Aslında o karneler sadece çocukların değil hepimizin… Vesselam...