Eğitimde temel sorun zihniyettir
Yıl, 24 Ocak 1971. Yer, Ankara, Milli Nizam Partisi 1. Büyük Kongresi. Kürsüde Necmettin Erbakan konuşuyor. Mesele maarif politikalarına geldiğinde Erbakan, mevcut durumu şöyle özetler;
"Manevi istila hareketi maarifimizi elimizden almış, gayrı milli bir maarif yapmıştır. Çocuklarımıza milli ve manevi eğitim/terbiye yaptırılmıyor. Çocuklarımıza mekteplerimizde maalesef her türlü yabancı, batıcı zihniyetin görüşleri memnuniyetle veriliyor. Bu yanlış ve temelsiz maarif gençlerimizi kalbi boş yetiştiriyor. Uzun yıllardan beri takip edilen yanlış maarif politikamızın sonuçları olarak bugün başta üniversitelerimiz eşkıya yuvalarına döndü. Hakiki alimlerimiz kalmadı, ilme hürmet kalmadı."
46 yıl sonra bu sefer Beştepe Külliyesi'ndeyiz. Kürsüde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan var. Konu; Eğitim ve kültür.
"14 yılda yaşadığı büyük dönüşümün en zayıf halkalarını ne yazık ki eğitim ve kültür oluşturuyor. Bu konularda hayal ettiğim düzeylere ulaşamamış olmamızdan fevkalade müteessirim." Bir başka konuşmasında; "Kültür inkılabına ihtiyacımız var. Kendi helikopterlerimizi yapar hale gelmişiz ama yaptığımız bu helikopterler, bu uçaklar bize bombayı yağdırmaya başlamış ve onlar bizi öldürmeye gelmiş. Mesele, fiziki mekanların olmasından öte şu gönülleri halletmek, bu kafa yapısını halletmek, zihinleri halletmek. Onun için kültür inkılabıu2026"
Şimdi tekrar geriye gidip Üstad Necip Fazıl'a kulak verelim.
Üstad, Balzak'tan ilhamla "devler gibi eser vermek için karıncalar gibi çalışmalı" diyor. Ferdin ve toplumun inşasındaki bütün esasları veren fikirler manzumesi, mücerret ve müstakil idrak zemini ve ilm-i edepten bahsediyor. Bir taraftan da fikirde ağır sanayiye ulaşmamışken daha işin ham maddesi olan meselelerin bile ne olduğunu bilmeksizin bunun bir dalı halindeki makine işi olan ağır sanayiden bahsetmekteki garabeti anlatmaya çalışıyordu. Dahası insanın aradığının ne olduğunu bilmeden bulduğunun da ne olduğunu bilmeyeceği noktasından hareketle bilinenin aranması şeklindeki ruhi çabaya dikkat çekiyordu.
Velhasılıkelam "doğru düşünce olmadan doğru düşünce faaliyeti de olmaz" diyordu. Nane şekeri satıcısının ağzıyla fikirde ucuzluğun bize bir faydası yok çiğ köfte yaparcasına düşünce teknesinde pişinceye kadar yoğrulmak ve yoğurmak davasıu2026 Keşif ve eriş dehasıu2026 Bizi bir arada tutan ortak ahlak, ortak akıl, ortak idrak, şuur ve yerli bir düşünceu2026 Üstadın temel derdi buydu. İşi esasından yakalamıştı.
Lakin bugün bize hala maarif diye yutturulan şey bilmediğini bilmeyen, kavrayış yetersizliği, tekerleme ezberleyen, soyut düşünceden uzak, otomatiğe bağlanmış fast-food bir eğitim ve obez beyinleru2026 Sonuç kravat aydınları, taklid, batıya karşı oluşta bile batıcı, miskin bir hayat, zevk ve zihin kayması ve ihanetu2026 İşin hazin tarafı ne biliyor musunuz? Bunu milletin paralarıyla bedavaya getirmeye çalışıyoruz!
Yine üstadın ifadesiyle söylersek; Bilinmelidir ki dünyada kendisine göre bir dünya görüşüne malik olmaksızın düzen değiştirmeye çıkmış hiçbir hareket başarılı olamamıştır. Dolayısıyla işi, yerli ve orijinal kaynaklara bağlama marifeti teşekkül edinceye kadar tatil etmek! Yani evvela maarif davası. Aksi takdirde mesele şapka değiştirerek inkılap yaptığını sanan kafadan hiç de farkı olmayacaktır.
Ve elbette bu davaya bir ruh cehdiyle girmek lazımdır. Evet, bu işin en ağır kısmı nefse yüklenen ağır bir yük. Bu iş için sağlam omuzlar gerekecek. Taklitten uzak, orijinal yerli fikir üretme müesseselerin yeniden hayat bulması gayesiyle kolları sıvamalıyız. Bir o kadar da şevk ve heyecanla. Yoksa şu anda milli eğitimde motivasyon sıfır!
Bakın yeri geldi mi Fatih'ten dem vuruyoruz ancak 13-14 yaşlarında bir çocuğu büyük düşündüren, bir ideal aşılayan, davası uğruna mücadele etmekten bir an olsun geri adım attırmayan duygu, ahlak ve terbiye nasıl verilmişti ya da Fatih'e İstanbul'u fethettiren tedrisatın mahiyeti neydi?" gibi can alıcı hususlara kafa yormuyoruz.
Bu bakımdan eğitimde sorunumuz kıt imkanlar, derslik, bina, öğretmen ücretleri ya da emeklilik yaşı vs değildir. Eğitimde temel sorun; bir zihniyet sorunudur. Çocuk Allah'ın aileye bir hediyesi, emaneti deyim yerindeyse bir tebessümüdür. Eğitimi bu anlayış ve düsturla ele almak durumundayız. Çünkü eğitim, tarih, kültür, çocuk ve aileden bağımsız ele alınmayacak kadar mühim bir alandır. Eğer dağıttığımız bedava kitaplarda hala tarihimize, milli ve manevi değerlerimize aykırı batıcı/yabancı fikirler yer alıyor daha da vahimi FETÖ propagandası yapılıyorsa bunu gözden geçirmek durumundayız.
Geçenlerde Cumhurbaşkanımız İmam Hatiplilere yaptığı bir konuşmada erkek öğrencilerin statta olmadığını görünce müdüre; "Nerede bu erkek öğrenciler" diye biraz da sitemle sual etti. Oysa asıl sorun, okullarda sendikalar eliyle becerikli kurnaz ya da torpilli beceriksizlerden oluşan ahlaksız bir sistemin inşa edilmesiydi. Ders kitaplarını yazanların da kahir ekseriyetinin devrimci-solcu, hümanist, Gezici tayfadan oluşmasıdır. Sorun araya mutavassıtların konması sorunudur. Kısacası bir ahlak ve zihniyet sorunudur.