Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.85
Gram Altın
2973.41
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
03 Nisan 2021

​Eğitimde Neler Oluyor, Anlayan Beri Gelsin!

Eğitim camiasının üzerinde bir baskı var. Bu baskı herkesten, her cepheden geliyor. Başta öğretmenler üzerinde bu baskı hissediliyor. Öğretmenler ve eğitim sendikaları hemen savunmaya geçiyor. Dikkatler okullara çevriliyor. Bakanlık üzerinde de benzer baskılar varmış! İşte bu garip!

Anlaşılamayan bir durum var. Yönetenlerin kendilerini yönetimin dışında gibi gösterip ağlamaları mı desek, yakınmaları desek, ne diyeceğimizi bilemiyorum. Tam da böyle bir durum var. Tüm yetkileri elinde bulunduran da yakınıyor, yetkisi olmayan da… Çözümsüzlük başlıyor. Eğitim camiası tedirgin. Mutsuz. Sahipsiz değil ama sorunlar çoğalıyor.

Eğitim camiası bir milyonu aştığı için herkesin bu camia üzerinde bir stratejik planı, emeli var. Başta politikacılar bu alanı boş bırakmıyor. Her zaman söylüyoruz yine söyleyelim. 3600 ek gösterge sözü tutulmadı, ben şahsen bunu istemiyorum. Yeni talebimiz var: 4800. Evet, 4800 istiyoruz! Hakkımız da budur. “Yok, siz bunu hak etmiyorsunuz.” diyen var ise çıksın, açık açık konuşsun. Biz de bilelim dostumuz kim, düşmanımız kim? Karşılarında bir milyonu aşan bir camia var! Şimdi buraya nereden geldik, diyebilirsiniz. Ben de bilmiyorum nereden geldiğimizi ama iyi oldu hatırlamamız. Bu konuyu kapatalım, diyor musunuz? Hayır, devam edelim, diyorsunuz. Duyuyorum da ondan buraya yazıyorum. Bunları yazarken bir sendikacı uğradı yanıma, ona da bu talebi söyledim. “İyi olur, yaz.” dedi. Yazdım! Gerisi sendikacılara kaldı.

MEB’de neler olup bittiğini anlamak zor. Çok büyük camia. Sayın Bakan iyi bir hatip, yumuşak yumuşak, tane tane konuşuyor. Rahatlatıyor. Biraz da bu lazım. Hiç olmazsa konuşmalar güzel. Problemler mi, onlar her zaman var. Değmeyin, su akar yatağını bulur. Biraz böyledir, gerçekten böyle. Bir işe çok dokunmayacaksın. “Oluruna bırakmak” diye bir söz var. Oluruna bırakalım. Zaman lazım. Biraz da çokbilmişlerden kaynaklanıyor. Herkes konuşuyor. Konuşmak kolay. Konuşmanın hazzına varanlardan geçilmiyor bu ülkede. Konuşanlar güzel konuşsa tamam ama ne yazık ki kafa karıştırıyorlar. Gerçi İsmet Özel’in şu sözü bu anlamda bir hakikati ortaya koyuyor: “Karışık kafa düşünmeyen kafadan iyidir.” Evet, kafaların karışması için demek ki her şey. Herkes bu yönüyle İsmet Özel’e uyuyor. Uymalı da.

Salgın sürecindeyiz herkeste bir stres var. Daraldı insanlar. Çatmaya yer arayanlar da çoğaldı. Bu anlamda evlerde anne-babalar ile çocuklar arasındaki iletişim zora girdi. “Okullar ne zaman açılıyor?” Bu sorudan bıktık. Her ev bir okuldur, her anne-baba öğretmendir! Nasıl, iyi mi? İyi iyi, daha ne olsun! Çok laf sokulan öğretmenleri anlamak bakımından bu süreç iyi oldu. Şimdi hepimiz öğretmeniz! Doğrusu da buydu, salgın bunu hatırlattı. “Eti senin, kemiği benim.” devri çoktan geçti. Herkes sorumlu bu işten. Eğitim camiasını anlayın, dertlerine çareler bulun. Biliyorum, bu cümleler emir kipinde ama durum bu! İster çözün ister çözmeyin, sizin başınızda!

MEB’de yönetici atamaları konusu var bir de. Her baharda gündeme gelir. Yöneticileri tedirgin eder. Yönetici olduğuna bin pişman olanlar piyasada konuşur. Yönetmelikte yine değişiklik olmuş, güler misin, ağlar mısın? Canı sıkılan yönetmelik değiştiriyor. Olsun, bu da lazım. Ne yapalım, şimdi adamlar, düşüne düşüne çok âdil, hakkaniyetli (!) bir kural getirmişler. “Sağ olsunlar!” demek düşer. Sağ olsunlar! Bu ülkede kazanılmış hak diye bir şey bırakmayacaklar. Elleme bırakmasınlar! Bize de ne oluyorsa böyle konuları yazıyoruz. “Yaz!” diyenler yazdığımızdan korkuyor. Evet, böyle de bir dert var burada. “Deli cinler diyor ki…” diye söze başlar babam. Şimdi ben de öyle desem, çok diyeceğim var da söz uzadı. Hatta bu yazıyı sonuna kadar okuma sabrını gösterenler kaç kişi olacak? Çokça sorun dile getiriliyor, kim dinliyor, okuyor?

4800 ek gösterge hakkımızı istiyoruz! Kısacası eğitimde çok şeyler oluyor ama kim ne anlıyor, anlayan beri gelsin!