Eğitimde açlık/tokluk mevzusu…
Eğitimin kalitesinin arttırılması
için belli aralıklarla saha çalışmaları yapılıyor. Bu saha çalışmaları bazen
yerel, bazen ise bölgesel veya ülke genelinde gerçekleştiriliyor. Yapılan
çalışmalar sonrası oluşturulacak raporda muhakkak çözüm önerileri veya farklı
alternatif yöntemlere yer verilmesi gerekiyor. Eğitimin kalitesi arttırılacak
ise eğer, eğitime dair örneklemler üzerinden bazı varsayımlara ulaşmak ve
öneriler sunmak bu kalite serüvenine muazzam katkılar sunacaktır.
Bahsini ettiğim saha çalışmaları,
örneklemler, varsayımlar ve çıkarımlar yönündeki çalışmaları zaman zaman MEB
yetkilileri, zaman zaman Sivil Toplum Kuruluşları, zaman zaman bağımsız eğitim
kurumları veya araştırma şirketleri tarafından yapılıyor.Yapılan çalışmalar
çoğu zaman kamuoyu ile paylaşılıyor.
Geçtiğimiz günlerde basında önüme
düşen bir çalışmaya göre okullarda
öğretmen ve öğrencilerin aç kaldığı sonucuna ulaşılmış.Yapılan çalışmada öğretmenler
veya öğrencilerin alım güçlerinin düşük olması nedeni ile aç kalmalarından
bahsedilmiş miydi tam hatırlamıyorum ama basında okuduğum
kısmında geçmiyordu. Belki raporun bütünü içerisinde yer veriyordur
bilemiyorum. Benim karşılaştığım ve okuduğum kısmında okulların fiziksel ve
sosyolojik olarak böyle bir imkanı kendi içerisinde barındırmadığı yönünde.
Başka bir ifade ile söylemek gerekir ise okullardaki kantinlerin,
yemekhanelerin veya yemek yeme alanlarının yetersiz ve işlevsiz olduğuna
değinilmişti.
Elbette yapılan çalışmalar ve
örneklemler kendi içerisinde bir emeği barındırıyor, bu emeğe saygı duyuyorum;
yalnız ben de elinde kalemi ve gönlünde eğitimi taşıyan bir birey olarak
gördüklerimi, yaşadıklarımı, duyduklarımı ve izlenimlerimi yazmak durumundayım.
Eğitimi son 20 yıldır yakından takip ediyorum. Öncesinde öğrencilik vs derken
zaten fiilen eğitim sisteminin bir paydaşı idik. Son 20 yıldan bugüne dek
yakından takip ettiğim eğitim sisteminin tamamı için olmazsa bile kantinlerin,
yemekhanelerin yetersiz olması ve öğrencilerin ile öğretmenlerin aç kalması
konusunda çok rahat bir şekilde söyleyebilirim ki her yıl bir önceki yıla göre çok daha iyi duruma getirilerek ilerleme
söz konusu.
Mevcut kantinler ve yemekhaneler yeterli mi, elbette ki
değil, bütün okullarda kantinler olmalı yemekhaneler açılmalı, öğrenciler ve
öğretmenlere yeme ve içme hizmeti verilmeli. Ama durumun yetersiz olması,
çalışmaların yapılmadığı ve durumun kötüye doğru gittiği anlamına gelmiyor ve
bu yönde yapılan çalışmalar da gerçeği yansıtmıyor.Bazı okullarda
yemekhanelerde üretilen fazladan yemekler çalışan personellere veriliyor, fakir
ailelere dağıtılıyor, ücretsiz bir şekilde öğretmenler de faydalanıyor. Bazı
okullarda kantinlerden öğrenciler çok uygun fiyatlara alışveriş yaptıkları da
oluyor. Güzel uygulamaların olduğu okullar da var. Ama tabii madalyonun diğer
yüzü de var; kantinlerin ve yemekhanelerin olmadığı, öğrencilerin ve
öğretmenlerin aç kaldığı okullar da var.
Özetle şunu ifade etmeye
çalışıyorum; fazladan yemeklerin olduğu, kantinin çok iyi işletildiği ve uygun
fiyata ürünlerin olduğu okullar da var kantini hiç olmayan yemekhanesi hiç
bulunmayan ve öğretmenler ile öğrencilerinin aç kaldığı okullar da var. Bu
belki de birazcık da o okulun bulunduğu jeopolitik konumuna, oranın ekonomik ve
kültürel seviyesine de bağlı. Gelişmiş iller, gelişmiş ilçeler, gelişmiş cadde
ve sokaklardaki okulların durumu ile daha az gelişmiş ve kırsal bölgelerdeki
okulların durumu bir olabilir mi? Elbette ki hayır. Bu nedenle senkron bir
uygulama beklemek de yanlış olur. Yalnız yapılması gereken satılan ürünler ve
fiyatlar konusunda yöneticilere büyük sorumluluklar düştüğü… İyi bir denetim
yapmaları ve fiyatlar, hijyenlik, sağlıklı ürünler gibi konularda uygulamaya
dönük kararlar almaları.
Ve tabii ki kantinlerin,
yemekhanelerin az/çok olması öğrencilerin aç/tok olması kadar da önemli bir
konu bazı STK’ların yaptıkları araştırmalardaki verileri kendi işlerine geldiği
gibi kullanarak MEB’i yıpratmaya çalışacak bir algı oluşturmaya çalışmaları. Bu
tür çalışmalara prim vermemek gerekiyor.
Son olarak bir yerde eğitimdeki
başarıdan söz edeceksek eğer oradaki öğrencilerin de öğretmenlerin de
karınlarının tok olmasından, aç olmamalarından da bahsetmek gerekiyor. Bir
öğrenci/öğretmen aç ise, eğitimde başarı yakalanamaz. Açlık motivasyondan tutun
güdülemeye, psikolojiden tutun sağlığa kadar eğitim paydaşının her türlü
yapısını etkilemekte.