Eğitimcilerin Talepleri
Bizde talep bitmez, arz makamında ise vaat. Böyle sürer gider ilişkimiz. Pazarlık payımız kritik zamanlarda artar ama bu sefer de ülkenin içinde bulunduğu ağır şartlar öne sürülür, verilene şükür ile defteri kapatırız. 5. Dönem Toplu Sözleşme talepleri açıklandı. Eğitim alanında da ciddi talepler var, neticeyi hep birlikte göreceğiz.
Eğitimcilerin derdi azalmıyor, gittikçe artıyor. Genel durumu şöyle özetliyor eğitimciler:
MEB’den gelen açıklamalar güzel, atılım zayıf. Vitrin çok güzel, mağazada istenilen ürün henüz yok, sipariş verilmiş gibi bir durum var. Konuşmalar içimizi ısıtıyor, icraatlar canımızı sıkıyor. Taleplere hayır denilmiyor ama taleplerin karşılığı da yok. Bizi seven çok, bizim için adım atan yok. Çok kutsal bir mesleği yapıyoruz ama saygınlığımız azalıyor. Çok yoruluyoruz ama dinlenmek ve tatil yapmak bize çok görülüyor. Başarı öğrenciye, başarısızlık bize yazılıyor. Kavgada biz varız, barışta adımız yok. Zam isteriz sayımız çok, bütçede payımız yok. Şükredin, karnınız tok! Zam yok, gam çok!
Eğitimdeki problemlere çare aranmıyor değil, herkesin ve her kesimin önerisi var. MEB’in de çok yeniliği ve teklifleri var. Sayın Bakan, göreve geldiğinden beri çok güzel konuşuyor. İtiraz edilecek bir açıklaması da olmadı. İletişimi güçlü, eğitimin tüm paydaşlarına yakın ve samimi bir duruş sergiliyor. Eyvallah! Peki, neden istenilen bir tablo oluşmadı, memnuniyet oranı zayıf? Bir yerlerde bir tıkanıklık var demek ki. Bazen dağ fare mi doğurdu, demek geliyor içimizden. İktidarın ve mevcut hükümet sisteminin çok daha hızlı kararlar alabilme ve uygulama kapasitesi var. Geleceğin planlanmasında 2071’i bile hesap eden bir anlayış hâkim. Bu da çok güzel. Kim, nerede engel koyuyor o zaman? Taksit taksit mi çözülecek bu problemler? Problemleri, seçimden seçime, azar azar çözmek istiyorsanız ve bunun oya tahvilini hesap ediyorsanız, hemen hatırlatalım, eski Türkiye alışkanlıkları onlar. Daha etkin ve etkili bir bürokrasi için sistem de değişti, yetki de verildi. Masamız güzel, kasamız boş mudur? Bütçeden en yüksek payı alan eğitim, neden en yüksek memnuniyet oranına sahip değildir? Demek ki en yüksek payı ayırmak yetmiyor! Gerçi bu pay, eğitimcilerin maaşıyla ilgili de değil!
Şimdi yeni dönem için talepler açıklanıyor. Çalışanlar adına bu talepleri, yetkili sendika olan Memur-Sen açıkladı. Talep deyince hemen maaş zammı akla geliyor. Talep edilen orandan bahsetmeye gerek yok, herkesin bildiği yüzde bilmem kaç! Zaten şöyle de bir hava var: Sendika söke söke aldık, hükümet ise biz verdik, diyor. Kime inanmalıyız? Biz, elbette sendikaya inanmak mecburiyetindeyiz, bizim temsilcimiz sendika. Hiç istenilmeden verilir mi? Sendikalarımız olmasa hâlimiz ne olurdu, Allah korusun! Ha, bir de şu var: Kritik zamanlardan geçiyoruz, siz de maaş derdine düşmüşsünüz!
Eğitimcilerin maaş derdine düştüğünü sanmıyorum. Tek dertleri var, o da bizi boş vaatlerle kandırmayın. Biz, illa da bize 3600 göstergesini verin demedik, diyorlar! E, haklılar da. Şimdi unutturulmaya çalışılan bir 3600 var. Çoğu da emekli olmak için bunu bekliyor. Göle su gelecek ama kurbağanın da canı gidecek, neye yarar ki! Yetkili sendika Memur-Sen ise masaya hazırlanıyor, bakalım bu sefer masada neler olacak, takip ediyoruz. Sendikanın işi hükümetten daha zor, sonuç ne olursa olsun kimse memnun olmuyor. Herkeste bir memnuniyetsizlik var. Niçin böyle olduk, onu da sosyologlara bırakalım. Tabii ki objektif sosyologlar varsa!
“Kamu işvereni, pazarlığı yakın dönemdeki vaatlerini gerçekleştirme fırsatı olarak görmeli, nimetin ve külfetin adil dağılımı hassasiyetini göstermeli, büyümeden ve refahtan pay vermeme tavrını sona erdirmelidir.” diyor Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın. “Büyümeden ve refahtan pay vermeme tavrı” dikkat çekiyor bu talepte. Biz de sendika olarak hemen imza atma tavrımızdan vazgeçelim Başkanım, arkanızda milyonlarca sendikalı var. Sahi ya, “sendikalı” var mı, bunu da not edelim de sonra konuşuruz.
Sendika, eğitimciler adına hükümetten talepte bulunuyor. Eğitimciler de sendikalardan talepte bulunuyor. Ne mi o talep, işte şu: Hakkımızı söke söke alalım! Gelin pankartları meydanlarda açalım, masada değil!