Eğitim sorunu ve üniversiteler
Herkesin “doğrusunu” kutsal bir zırhla koruduğu-
kolladığı, doğru bildiğine itirazı olanları da yok etmeye çabaladığı ülkemizde
sorun; tam anlamıyla olgunlaşamama sorunudur.
Hâl böyle olunca da
insanlaşma yolunda gösterilen her türlü gayretin önü kapatılıyor.
Oysa düşünme, ifade etme, üretme ve ürettiklerinin
karşılığını alma haklarının olduğunu, insanlık değerleri için aklıselim bir tavır
ortaya koymayı, ülkesini her bakımdan geliştirmeyi, olgun ve şahsiyet sahibi olma
bilincini eğitimle elde eden bir birey hem yaşadığı toplumdaki konumunu
netleştirecektir hem de kendi özgür iradesiyle gelişen ve değişen olaylar karşısında
gerçek tavrını ortaya koyacaktır.
Bugün sırça köşklerinde gençlere nanik yapan sözde
entelektüellerin anlamadığı şey tam olarak budur.
Bir ülkenin eğitim sistemi ne kadar yaralıysa
demokrasisi de o kadar yaralıdır. Bir ülkede eğitimin temel sorunları neyse o
ülkenin siyasi, sosyal ve kültür hayatının da temel sorunları odur.
Oturdukları yerden gençleri hakir görmek, onları eften püften
sebeplerle aşağılamak kolaylarına geliyor.
Bir yazımda ifade ettiğim gibi bu ülkenin çocukları, elli yıldır
ölüm bayraklarıyla donatılan devrimci ideolojilerin, üniforma manyağı kafası kırık
meczup ideologların tuzağına düşürüldü.
Eğitim sistemiyle zayıf bırakılan, idrak
ayarları bozulan gençlik elli yıldır terör örgütlerinin kucağına itildi/itiliyor.
Kendi siyasi çıkarları için “ölün” diyorlar
gençlere! Geleceğinizi, iradenizi, özgürlüğünüzü, idrakinizi, şuurunuzu yakın!
Yani mensup olduğunuz partilere, cemaatlere, ideolojilere sonsuz itaat edin.
***
Yıllardır sıkılmış yumruklarıyla, aydınlık,
ilericilik ve özgürlük gibi kavramların arkasına sığınarak üniversitelerde
gençlerimizi zehirleyen dar ideolojilerin militanları vazife yaptı ancak biz
bir şey yapamadık.
Üniversitede terör örgütlerinin sembolleri
eşliğinde olay çıkartan gruplara polis müdahale edince bir siyasi parti “eğitim hakları
engellenemez “diyerek tepki gösterebiliyor mesela.
Çünkü bu tür partiler şahsiyetli, olgun bir
gençlik istemiyor.
Kendini devrime adamış, ölüme hazır
kurbanlar istiyor.
AK Parti’nin medyasının da, sivil örgütlerinin de anlamadığı
tam olarak bu. Erdoğan’ın eğitimde reform açıklamalarının üzerinden aylar geçti
ancak bu mesele henüz kimsenin dikkatini çekemedi.
Eğitim, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu
kadar ilgilerini çekmiyor. Ama Boğaziçi Üniversitesi’ni genelleyerek topyekûn terör yuvası
demeyi iyi biliyorlar.
Medyası CHP’ye laf yetiştirmekten, sendikaları
mülakat peşinde koşuşturmaktan,
siyasetçileri polemik yapmaktan bir türlü eğitim meselesine gelemiyorlar.
Bu ülkede FETÖ işe önce eğitim kurumlarından başlamadı mı?
Dershaneler neden kurulmuştu? Yıllardır üniversite sınavı, jandarma sınavları,
askeri lise sınavları, polis koleji ve akademi sınavları, ALES, KPSS gibi ÖSYM
ve farklı kurumların yaptığı birçok sınavın sorularını çalarak devletin
kurumlarına militan yerleştirilmedi mi?
Sadece 2002-2016 arası devlet kurumlarında en
az 500 bin kişinin FETÖ eliyle istihdam edildiği tahmin ediliyor.
***
Mevcut eğitim sisteminin zayıflığından
istifade edilerek bu ülkenin çocukları terör örgütlerinin tuzağına düşürüldü.
Bu sorunun birden çözülebileceğine inanan
varsa yanılıyor. Bu üniversiteler için yıllardır ne yaptık sorusunu önce kendimize sormak
durumundayız. Çünkü sorun bir zihniyet sorunudur.
“Bu ülkenin çocukları neden kolaylıkla terör örgütlerinin avı
olabiliyor” sorusunu önce kendimize sormalıyız.
Bu ülkede hala başörtüsünü, kılık kıyafeti
sorun olarak gören beyinleri, kendi ülkesinin kıymetini bilmeyen yabancılaşmış
insanların durumlarını önce kendi içimizde sorgulamalıyız.
Eğitim kurumlarınız küreselcilerin emperyalist tuzaklarına uygun
zayıflıkta bireyler üretmeye devam ettikçe bu soruları bir ömür boyu kendimize
sorarız.
Günlerinizi Kılıçdaroğlu’nun bundan on yıl evvel başörtüsü hakkında söylediği olumsuz cümleleri aramakla geçirmek daha kolayınıza geliyorsa elbette buna diyecek lafımız olmaz.