Eğitim: Kesintiden iyileşmeye
Yaklaşık olarak Şubat ayında ortaya çıkan virüsün kısa sürede tüm dünyayı etkisi altına aldığı ve birçok çalışma sistemini etkilediği herkesçe malum. Özellikle de eğitim sistemi üzerinde ciddi bir aksaklık oluşmasına neden olduğunu; üniversitelerin, okulların, eğitim kurumlarının neredeyse tamamen kapatılmasına yol açtığını biliyoruz. Bazı ülkeler Covid-19’un yayılımını azaltmak için okulları kapatırken bazı ülkeler açık bırakmadan yana tercihini kullandı. Ocak ayı itibariyle 825 Milyon öğrenci pandemi nedeni ile eğitim hizmetinden olumsuz etkilendi. Şu an 23 ülkede okullar tamamen kapalı, 112 ülkede ise okullar açık. Açık olan ülkelerden biri de Türkiye.
OECD ülkeleri içerisinde okulları en çok açıp kapatan olarak birinci sırada Meksika, ondan sonra okulları en çok açıp kapatan ikinci ülke ise Türkiye olduğu iddiasını gündeme getirenler var. Bu bilgiler doğru bile olsa, bu konu üzerinden eleştiri yapanlar bazı kişilerin iyi niyetli olduklarını düşünmüyorum. Üzüm yemekten çok bağcıyı dövme peşindeler. Olayı kepenk açıp kapatmaya benzetmelere kadar indirgeyenlerin gerçek niyetlerinin ne olduğunu elbette biliyoruz. İt ürür kervan yürür deyip konuyu burada kapayalım.
1 Haziran Salı günü itibari ile “eğitim” faaliyetleri bağlamında okullar açıldı. Bu süreci, bugüne kadar kesintiye uğrayan okullar için bir iyileştirme adımı olarak okuyabiliriz sanırım. Bu bağlamda başlığa taşıdığım ifade UNESCO’ya ait. 160 üyeyi içerisinde barındıran Küresel Eğitim Koalisyonu kurduğunu deklare ettiği sırada başlıktaki ifadeyi kullanan UNESCO, ilgili koalisyonun “Cinsiyet, Bağlantı(Covid) ve Öğretmenler” olmak üzere üç temel tema etrafında çalışmalar yürüteceğini duyurdu. Böyle bir çalışmayı yapma nedeni olarak ise, öğrenme sürekliliğini harekete geçirmek ve bu hareketliliği/sürekliliği desteklemek olduğu şeklinde açıkladı.
Her ne kadar eğitim paydaşı olarak öğretmenler-öğrenciler-veliler olarak bilinse de, okulların kapatılması sadece bu üç paydaşı etkilemiş değil. Okulların kapatılmasının toplumsal-ekonomik sonuçları da var. En basitinden dijital öğrenme ön plana çıktı ama bu dijitalleşme ekonomik nedenlerle tam anlamıyla sağlanamadı ve toplumun farklı kesimleri arasında farklı sorunların oluşmasına neden oldu. Pandeminin hayatımıza girmesiyle birlikte toplumsal veya ekonomik olarak ortaya çıkan sorunlara dair onlarca somut örnekten bahsedebilirim. Dijital eğitime erişemeyen dezavantajlı çocukların durumu toplumsal bir sorun ve aynı zamanda ekonomik bir sorun değil midir? İşsiz kalan ailelerin çocuklarına sağlıklı eğitim ortamı oluşturulamaması yine toplumsal/ekonomik bir sorun değil midir?
Vaktiyle UNESCO okulların kapanmasıyla birlikte öğretmenlere, eğitimin kesintiye uğramaması için ya da bu kesintinin sınırlandırılması için “açık eğitim uygulamaları ve platformlarını” kullanmaları tavsiyesinde bulunmuştu. Gelinen noktada öğretmenler için ulaşılabilir ama öğrencilerin ulaşmasında sıkıntıların olduğu bir yöntem olduğu fark edildi ve bu konularda sosyal sorumluluk projeleri başlatılıp dezavantajlı öğrencilerin imdadına yetişmeye çalışıldı. Bakanlık da ekonomik gücü ölçüsünde öğrencilere yardım eli uzattı. Yalnız her ne kadar UNESCO kesintinin sınırlandırılması olarak tanımlansa da gelinen noktada kesintinin sınırlandırılmasının yeterli olmadığı kanaatine varılmış olacak ki, Bakanlık tarafından ‘telafi eğitimi’ adı altında iyileştirme programı başlatıldı. Yaptığım araştırmaya göre, bunu henüz yapan birkaç ülkeden biriyiz. Bu bağlamda okulları açıp kapatmakta ikinci sırdayız diyenler, telafi eğitimi veren ender ülkelerden biriyiz diyerek de Bakanlığı takdir etseler gam yemem. Ama gelin görün ki üç maymunu oynuyorlar. Telafi eğitimi konusunda da Bakanlığın icraatlarını eleştiriyorlar. Telafi eğitimi iyileştirme adına bir ön adım olabilir. Belki de ilerleyen süreçte Bakanlık farklı iyileştirme adımları daha da atacak. Ama en azından takdir etmek, yardımcı olmak, yol göstermek, teşvik etmek, iyi bir arkadaş olmak gerekmez mi? Eleştirmek en kolayı tabii.
Eylül ayı itibariyle başlayacak olan 2021-2022 Eğitim-Öğretim yılında tüm eğitim kayıplarının giderildiği, kesintilerin bitirilip tam aksine iyileştirmelerin tamamlandığı, mutlu mesut, öğrenciler ile öğretmenlerin kucaklaştığı, eskisi gibi samimi içten bir ortamda eğitim faaliyetlerine başlandığı bir yıl olmasını dilerim içtenlikle…
Eğitimle kalın…