Dolar (USD)
35.21
Euro (EUR)
36.70
Gram Altın
2960.99
BIST 100
9626.56
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
22 Şubat 2020

Eğitim Cephesi

Öğretmen atamaları var gündemde. Ek 20 bin atama müjdesi verildi. Gençlerimiz için ümit verici bir durum. Ancak atama biçimi değişmedi. Hâlâ mülakat var. Bir tarafta atanma ümidini kaybetmek istemeyen öğretmen adayları, diğer tarafta da mesleğin içinde gayret gösteren öğretmenlerimiz var. Bir de eğitimin muhatapları ve paydaşlarının beklentileri var.

Milli Eğitim Bakanı Sayın Selçuk, iletişimi güçlü ve etkili bir bakan. Farklı uygulamaları getiren, farklı söylemleri olan birisi. Yenilikçi. Çağı okuyor, yeni nesli dinliyor, yeni bir dil yakalıyor. Muhatap da buluyor. Bu iyi bir şey. Ancak bir tarafta da çözülmesi gereken problemler var. Tabii ki iyi bir ekip de olması gerekiyor.

Güçlü bir hükümet sisteminin bakanı olmak hem kolay hem de zor. Beklentiler çok yüksek ama kronik problemler var. Eğitim sistemimizdeki bugün uğraştığımız problemler en az elli yıl öncesinin getirdiği problemlerdir.

Öğretmen atamaları sürekli problem olarak masada duruyor. Yeni atamalar olsa da bu problem bitecek gibi değil. Çünkü çok sayıda bina, derslik gerekiyor. Normu belirlerken derslik sayısına da bakıyorsunuz. İdeal sınıf mevcutları yok, kalabalık sınıflar var. Bu da normu düşürüyor. Yeni bir derslik olsa ders saatleri artacak. Bu da yeni öğretmen ihtiyacı demektir.

Öğretmen adayları beklemede. Yüz bini aşkın gencimiz atama bekliyor. Üzerine de yeni mezunlar biniyor. Bir de atama biçimi can yakıyor. Uygulamada mülakat var. Gerçi yazılı sınavınıza göre mülakat puanınızı veriyorlar ama yine de aradan kaçan olabilir. Mülakat kaldırılmalıdır. Güvenlik soruşturması gibi işler en baştan olmalı, sıkıntısı olan kişiyi mülakata almayın.

Görevi başında olan öğretmenlerimiz de dertli. 3600 ek gösterge hâlâ verilmedi. Yer değiştirmeler, yönetici atamalar gibi konularda bir disiplin oluşturulamadı. Eğitime ayrılan bütçenin en çok olması bir şeyi değiştirmiyor. Öğretmenlerin ödüllendirilme sistemi değişmeli. Motivasyon düşüyor.

Özel öğretim sistemi değişmeli. Parası olan kişi ticarethane açar gibi okul açmamalıdır. Yaşanılan sıkıntıları görüyoruz. Not sistemi de mercek altına alınmalıdır. Özel liseler dershane mantığıyla çalışıyor. Öğretim var ama eğitim zayıf. Gerçi kimse eğitim de istemiyor. Olmazsa olmaz beklenti başarılı olmak.

Çocuklarımız oldukça bilgili. Bilgiye ulaşmak çok kolay. Burada bir problem var: Okumayan, gündemi takip etmeyen, yeniliklerden habersiz öğretmen profili. Eğer çocuğunuzun öğretmeni böyle birisi ise işiniz zor. Elbette şu da bir gerçek ki bilgili olmak yetmez. Son günlerde tanık olduğumuz Atakan isimli çocuk herkesi şaşırtıyor. Yaşam tecrübesi gerekiyor. “Büyümüş de küçülmüş” tabirimiz vardır. Bu çocuk, birden büyümüş ve daha da büyümek istiyor. Eğitimim yetmiyor, diyor. Haklı da olabilir ama hiçbir mahsul zamanı gelmeden olgunlaşmıyor.

Eğitim cephemizi güçlendirmemiz lazım. Geleceği kuracak, kurtaracak cephe eğitim cephesidir. Atakan’a şaşıranların geleneğimizi bilmediği görülüyor. Köklü eğitim geleneğimize bakarsak, 5, 6 altı yaşlarında Kur’an-ı Kerim’i ezberleyen çocuklarımızın olduğunu görürüz. Osmanlı’nın son aydın kitlesi birkaç dil biliyordu. Maalesef geleneğimizi yitireli kendimizi bulamıyoruz. Bize ait olmayan bir sistemde yetişen çocuklar, tarihimize ve kültürümüze yabancı kalıyor. Kısacası varımızı yoğumuzu eğitim cephesine aktaralım.