Eğitim, Aile ve Kültür…
Bir bireyin dış görünüşüne, kendini ifade biçimine, olaylar karşısında takındığı tutuma, birlikte vakit geçirdiği arkadaş grubu veya sosyal çevresine, okuduğu kitaplar, takip ettiği dizi veya filmlere baktığımızda o birey hakkında bir çerçeve çizilir zihnimizde. Ona ait genel bir kanı oluşur bizde. Tek bir parametre üzerinden değerlendirildiğinde belki yanlış bir kanı veya önyargı oluşabilir ama birden fazla parametre üzerinden bir değerlendirilme yapıldığında genellikle kişi hakkında doğru bir kanıya varmış oluruz.
Bir bireyi oluşturan kişilik ve karakter özelliklerinin yanı sıra, yukarıda saydığım tutum ve davranışları tercih ettiklerini, yaptığı tercihler de bireyin yönelimini ve yaşam tarzını belirler. Hatta sadece bireyin kendisi hakkında değil, ailesi veya yetiştirildiği ortam hakkında da bize yeterli doneler sunar.
Kültür dediğimiz argüman, bireyin okuduğu kitaplar, izlediği filimler, gittiği tiyatrolar, gördüğü şehirler, karşılaştığı olaylar, gezdiği yeni mekanlar, seyrettiği diziler, bildiği yabancı diller, yediği farklı yemekler, deneyimler, tecrübeler ise bir bireyin kültürlü olup olmadığını anlamamız için demin saydığımız parametlere bakmamız yeterli olur herhalde. Ve bu parametrelerin birçoğu eğitim kurumlarında kazandırılır.
Eğitim kurumlarını bilginin, becerinin yanı sıra çocuklarımıza kültürün kazandırıldıkları alanlar olarak da okumamız gerekiyor. Ne yazık ki velilerin birçoğu okullara sadece bilginin aktarıldığı yer olarak bakıyor. Çocuğum bilgi öğrensin, bilgilensin, bilgi bağlamında başarılı olsun yeterli olur gözü ile bakan veliler var. Okulların sosyolojik yapısına ait çok derin bir yanılgı söz konusu; çünkü okullar bilginin tüketildiği, aktarıldığı yerler değil tam aksine bilginin üretildiği yerlerdir. Bu nedenle eğitim kurumlarımız bilgiyi üreten ve gençler sayesinde topluma aktaran fiziki, sosyolojik, kültürel yerler olarak görmemiz gerekiyor.
Okullarda sadece bilgi üretilmez, kültür de üretilir ve aktarılır. Kültürel aktarımın yapıldığı, kültürleşmenin gerçekleştiği en önemli mekanlar belki de okullardır. Bu nedenle velilerdeki bilginin aktarıldığı yönündeki algılarını değiştirmemiz gerekiyor.
Çocuklarını okula sadece bilgi için gönderme niyetini taşıyan veliler ile, çocuğunu okula bilginin yanı sıra sosyalleşmesi, kültürlenmesi gibi kaygılarla da gönderen veliler arasında muazzam derece bir vizyon farkı var. Vizyonu geniş olan ebeveynler çocuklarına geniş perspektiften bakmasını sağlarlar. Dikkat ettiğinizde kitap okuyan, sinemaya giden, tiyatro kültürü olan, teknolojiye meraklı ebeveynlerin çocukları da anne babaları gibi kitap okumayı, sinemaya gitmeyi, tiyatro izlemeyi, teknolojik gelişmeleri takip etmeyi ilgiyle takip eder, sever. Bu nedenle çocuklara kazandırılan kültürün okuldan ve evden bağımsız olduğunu söylemek yanlış olur. Okuldaki aile içi kültür okulu destekler, okuldaki eğitim kültürü evi destekler, besler. Çocuk kültürel olarak ne kadar çok beslenir ise o denli özgüvenli, girişimci, kendini ifade edebilen, gelece kaygısı duymayan, karamsarlık yerine ümitli, korkmak yerine cesur ve başarılı olur.
Çocuğunun başarılı olmasını isteyen veliler, aile içindeki eğitim yöntemlerine ve iletişim dillerine dikkat etmeleri gerekiyor. Söz gelimi ahlak da bir kültür olup ahlakî eğitimin temelinin aile ortamında atıldığını hepimiz çok iyi biliyoruz. Bu nedenle çocuğun tüm birikimi ve donanımın temeli aile ortamında anne ve babanın yaklaşımı, eğitim yöntemleri ve çocuklarına rol model oldukları ölçüde şekillenir. Okullara çok fazla misyon yükleyip okullarda sihirli değnekler varmış gibi çocuklarında büyük değişimler oluşturulmasını bekleyen veliler ne yazık ki kendilerine de, çocuklarına da, eğitim sistemimize de, eğitimcilerimize de büyük haksız etmiş olurlar.
Aslında yazının en başından demek istediğimin özeti şu; başarılı olmasını istediğimiz çocuklarımızın başarısı için kültürel desteğe ihtiyaçları olduğu, başarı kavramının kültürden bağımsız olmadığı, aile içi kültürün eğitim kültürü ile dirsek teması halinde olup bir geçişkenlik söz konusu olduğu ve bu nedenle başarı kavramını sadece okula indirgemenin yanlış olduğu, aile içi kültürün de bu süreçte büyük önem arz ettiği.
Aile ne ise; çocuk da odur!..