Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
19 Ağustos 2022

Efsanevi bir mistik: Hacı Bektaş-ı Veli

Hararet nârdadır, sacda değîldîr/ Kerâmet baştadır, tâcda değîldîr/ Her ne ararsan kendînde ara/ Kudüs’te, Mekke’de, Hâc’da değîldîr.”

Hacı Bektaş (1209-1271), efsanevi-menkıbevi kişiliğiyle yüzyıllardır geniş bir coğrafyada etkili olmaya devam etmektedir. Tarihsel anlamda hakkında çok az şey bildiğimiz Hacı Bektaş, modern dünyada geçerli olan birçok fikri ve değeri kendi zamanında dile getirmiştir. 751 Yıl sonra Hacı Bektaş, anılmaktadır. Efsanelerle örülü gizemli bir hayata ve kişiliğe sahip olan Hacı Bektaş’ıilham kaynağı olduğu fikirlerle anlamak önemlidir.

Hacı Bektaş, din ve maneviyatı kuru ve şekilsel emir ve yasaklar mecmuası olarak anlamamaktadır. O, din ve maneviyatın yasakçılığa ve şekilciliğe indirgenmemesi konusunda çok hassastır. Dinin ve maneviyatın bir ruhu olması gerektiğini düşünen Hacı Bektaş, şöyle demektedir: “Dinine dizlerinle değil, kalbinle bağlan. ”Dinin legalizme hapsedilmemesi konusunda Hacı Bektaş’ın ortaya koyduğu yaklaşım, insanların açık ve dinamik dini ve insani ilişkiler gerçekleştirmesine imkan sağlamaktadır.

Ekonomik, siyasal ve sosyal çıkarlar elde etmek uğruna insanları ırk, din, dil, coğrafya, kültür adına parçalamanın yıkımdan başka bir şey getirmediğinin farkında olduğu için “yetmişiki milleti bir nazarda gören” Hacı Bektaş, "Bir olalım, iri olalım, diri olalım" demektedir. Hacı Bektaş, kadın-erkek ayırımı yapmadan evrensel insani eşitlik ve birlik düşüncesinin sözcülüğünü yapmıştır. Hacı Bektaş’ın bir olma, iri olma ve diri olma düşüncesi, içi boş bir slogan değildir. Hacı Bektaş, birliği insanla, doğayla ve doğa üstüyle bir ve bütün olarak anlamaktadır. Doğa, doğaüstü ve insanlık arasındaki ilişkinin birlik olması haline gelişmenin ve olgunlaşmanın iri olmak şeklinde ortaya çıkacağını düşünen Hacı Bektaş, üzerine ölü toprağı atılmış atıl bir hayat yerine canlı ve dinamik bir yaşamı gerçekleştirmek sorumluluğunu insanlara hatırlatmaktadır. Hacı Bektaş düşüncesinde bir olmak, iri olmak ve diri olmak bir slogan değil, bütün insanlığın önünde duran çetin bir meydan okumadır.

İçinde yaşadığımız dünya belirsizliklerle ve gizemlerle doludur. Belirsizliklerle ve iniş çıkışlarla dolu dünyada insanın sahte klavuzlara, inançlara, mürşitlere, şeyhlere, mesihlere, mehdilere ve kurtarıcılara ihtiyacı yoktur. Hayatını, iradesini ve kişiliğini sahte şeyhlere, mürşitlere ve kurtarıcılara teslim edenlerin sonunun felaket olacağı konusunda Hacı Bektaş, açık bir uyarıda bulunmaktadır: "İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır." İlim ve öğrenmek dışında insanın önünde başka bir yol bulunmadığını ifade eden Hacı Bektaş, ilim, öğrenme ve araştırma sayesinde insanın özgürlük, adalet ve barışı gerçekleştirmesinin mümkün olacağını söylemektedir. Özgürlük, hukuk ve adalet, insanın önünde hazır duran şeyler değildirler. Hacı Bektaş, özgürlüğün, hukukun ve barışın nasıl elde edileceğini iki kelimeyle dile getirmektedir: “Ara, Bul!” Aramadan, çalışmadan, emek sarf etmeden insanın aydınlanması ve olgunlaşması mümkün değildir. İlim dışındaki bütün sahte otoriteler, güçler, liderler ve kurtarıcılar insanlığı vahşete, zulme, köleliğe ve şiddete götürmektedirler. İlmin gerçek yol gösterici olduğunu söyleyen Hacı Bektaş, insanın aklın önemini ve değerini kavramasını istemektedir, çünkü ona göre “İyiyi ve kötüyü seçen akıldır.” Din, ideoloji, kimlik, tarih, mezhep ve cinsiyet adına akıl düşmanlığının alıp başını gittiği, derin bir akıl tutulmasının yaşandığı günümüzde iyiyi ve kötüyü seçmekte güvenilir kaynağımızın akıl olduğunu yeniden keşfetmeye ihtiyaç vardır. Akıl olmadığı takdirde ahlak, bilim, felsefe, sanat ve maneviyat sahibi onurlu ve özgür insan olmamızın mümkün olmadığını kavrama olgunluğundan çok uzak durumdayız. Akıl olmadan aydınlanma olmaz.

Yolsuzluk ve hırsızlık, bütün dünyayı çok kirli, karanlık ve kanlı bir yer haline getirmiştir. Dünyayı kirleten ve karartan şey, yolsuzluk ve hırsızlığa dayanan ahlaksızlıktır. Hacı Bektaş, ahlaki kirliliğe, kokuşmuşluğa ve çürümüşlüğe karşı ahlaklı, adil ve akıllı yaşamanın pratik yolunu şu şekilde ifade etmektedir: "Oturduğun yeri pak et, kazandığın lokmayı hak et." Hacı Bektaş, oturduğu yeri pak eden, kazandığı lokmayı hak eden insanlar sayesinde sahici ve sahih bir temiz eller operasyonunun gerçekleştirilebileceğini söylemekte, temiz insanın ve temiz toplumun nasıl gerçekleştirileceğinin yolunu net olarak göstermektedir. Dünyanın bütün sorunları oturduğu yeri kirleten, elindeki lokmayı çalışarak değil, çalarak gasp eden kişilerden, güçlerden ve gruplardan kaynaklanmaktadır. Çalan insan, kirletmekte, çürütmekte, yozlaştırmakta ve etrafına her türlü pisliği saçmaktadır. Çalışan insan ise, temizlemekte, tazelemekte ve diriltmektedir. “Çalışan insanın kötülük düşünmeyeceğini” söyleyen Hacı Bektaş, çalan insanın bütün kötülüklerin kaynağı olduğu gerçeğini bize fark ettirmektedir. Hacı Bektaş, çalma ve çalışmanın birarada olamayacağını, birinin olduğu yerde diğerinin olamayacağı gerçeğini bilge bir şekilde ifade etmektedir.

İnsanlar, gelip geçici çıkarlar uğruna birbirlerine karşı her türlü kabalığı, şiddeti ve hoyratlığı yapmaktadırlar. Hacı Bektaş, insanların birbirlerine karşı vahşiler olarak davranmamasını, medeni olgun insanlar olarak davranmasının yolunu "İncinsen de incitme” ilkesiyle dile getirmektedir. İnsanların birbirini incitmeden, yaralamadan ve yok etmeden yaşaması için Hacı Bektaş, şu çetin okumayı önümüze koymaktadır: “Eline, diline, beline sahip ol.”