Efendimiz aleyhisselâmın tavsiyeleri!..
Ebu
Zer-ı Gıfarî radıyallahü anh soruyor, Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem
cevap veriyor. Şöyle ki:
“- Ya
Resulellah! Bana tavsiyede bulun(ur musun?)
-
Sana Allah’ın takvasını (korkusunu)
tavsiye ederim, çünkü o her işinin başıdır. (Senin için en önemli şeydir.)
- Ya
Resulellah! Bana tavsiyeni artır(ır mısın):
- Çok
Kuran-ı kerim oku ve Allah’ı çok zikret (an!)
Çünkü bu, senin için göklerde nurdur ve yerde nurdur (ışıktır.)
- Ya
Resulellah! Bana tavsiyeni artır(ır mısın?)
-
Cihadı asla terk etme! Çünkü bu, ümmetimin ruhbanlığıdır (Allahü Teâlânın rızasını kazanma
vesilesidir.)
- Ya
Resulellah! Bana tavsiyeni artır(ır mısın?)
- Çok
gülme; çünkü çok gülmek kalbi öldürür ve yüzdeki nuru giderir.
Ya
Resulellah! Bana tavsiyeni artır(ır mısın?)
-
Hayırlı söz hariç, susmaya devam et! Çünkü bu, şeytanı senden uzaklaştırır,
dinini yaşama konusunda sana yardımcı olur.
- Ya
Resulellah! Bana tavsiyeni artır(ır mısın?)
- Her
zaman (dünyevî imkânlar bakımından)
kendinden aşağıda olanlara bak! Kendinden yukarıda olanlara bakma! Çünkü bu,
sahip olduğun Allah’ın nimetlerini küçümsememen için daha uygundur.
- Ya
Resulellah! Bana tavsiyeni artır(ır mısın?)
-
Fakirleri sev ve onlarla otur-kalk,(onlarla
arkadaşlık yap!)
- Ya
Resulellah! Bana tavsiyeni artır(ır mısın?)
- Acı
da olsa her zaman hakkı söyle!
Ya
Resulellah! Bana tavsiyeni artır(ır mısın?)
-
Seninle ilişkilerini kesseler de, sıla-i rahim yap. (Akrabalık haklarına riayet et!)
- Ya
Resulellah! Bana tavsiyeni artır(ır mısın?)
-
Allah rızası için yaptığın işlerde, kimsenin kınamasından (tenkidinden, azarlamasından) korkma!
- Ya
Resulellah! Bana tavsiyeni artır(ır mısın?)
- (Bencil olma:) Kendin için sevdiğin (istediğin)
şeyleri, insanlar için de sev (iste!)
-
Sonra da mübarek elleriyle göğsüme vurarak şöyle buyurdu:
- Ya
Ebâ Zer! Tedbir almak gibi akıl, haramlardan sakınmak gibi verâ ve güzel ahlak
gibi şeref yoktur.” (Kenzu’l-Ummal 44158)
Ebû Zerr-i Gifarî hazretlerinin, dördüncü
veya beşinci kişi olarak İslâmiyet’i kabul ettiği ve ilk bedevî Müslüman olduğu
rivayet edilir. Kâbe’nin yanına giderek Müslümanlığını ilan edince, müşrikler
tarafından dövüldü. Ertesi gün yine aynı yerde müslüman olduğunu söyleyip
dövülünce, Efendimiz aleyhisselam O’nu, kabile halkını İslamiyet’e davet etmek
üzere geri gönderdi ve çağrılmadıkça Mekke’ye gelmemesini söyledi.
Hazret-i
Ömer radıyallahü anh buyurdu ki: “Kim güzel bir iş yapar ve Allah’a onunla
gelirse, yaptığının on katıyla mükâfatlandırılır. Kim de bir kötülükle gelirse,
sadece o kötülüğe denk bir ceza görür ve hiç kimseye haksızlık edilmez.”
(Enam 160) âyet-i kerimesi, sizi gevşekliğe sevk etmesin. Çünkü işlenen her
günah, on tane kötülüğe sebep olur, şöyle ki: 1) Günah işleyen kişi,
Rabbini kızdırmış olur. 2) İblis-i laini sevindirmiş olur. 3) Cennetten
uzaklaşmış olur. 4) Cehenneme yaklaşmış olur. 5) En sevdiğ şey
olan nefsine zarar vermiş olur. 6) Temiz olan nefsini kirletmiş olur. 7)
Hafaza meleklerini rahatsız etmiş olur. 8) Efendimiz aleyhisselamı
kabr-ı şeriflerinde üzmüş olur. 9) Gökleri, yeri ve bütün yaratılanları
kendi günahına şahit yapmış olur. 10) Bütün insanlara ihanet etmiş ve
Âlemlerin Rabbine isyan etmiş olur.”
Haris
El-Muhasibî hazretleri diyor ki: “Allahü Teâlâ’nın, sahipleri için cennet
hazırladığı takvâ; şirk ve daha aşağı olan bütün haramlardan sakınmak ve hiçbir
farzı zayi etmemektir.”
Yine buyurdu ki: “Bütün nasihatçiler, sözbirliği ile diyorlar ki: Kişinin dünya ve âhiret saadeti, “takvâ”ya bağlıdır. Takvânın alameti de; Allahü Teâlâ’nın haram ettiği şeylerden uzak durmak, emirlerini yerine getirmek, çizdiği sınırın dışına çıkmamak ve kalbi bütün kötülüklerden temiz tutmaktır. Yine sözbirliği ile diyorlar ki: Dinin berbat edilmesi de, Allahü Teâlâ’ya karşı cüretkâr olmaktır. Bunun alameti de; helal-harama dikkat etmemek, Allahü Teâlâ’nın çizdiği sınırı zorlamak ve haramda ısrar etmektir!..”