Editörün İşi
35 yıldan beri Babıali'deyim. Yayınevlerini, yöneticilerini yakından tanıyorum. İşini ciddiye alan, okuyucuya saygı duyan ve mesleğinin hakkını veren yayıncı dostlarımız olduğu gibi laf olsun diye yayıncılığa soyunmuş, yazara, okura, hatta kendisine hürmeti olmayan yayıncılar da var ne yazık ki. Ancak bu ikinci kategorideki yayıncılar tutunamıyorlar, mesleklerini doğru yapmadıkları ve itibar sahibi olamadıkları için zamanla kaybolup gidiyorlar. Böyle pek çok örneğe rastladım. Halbuki yayıncı kültür, ilim, irfan adamıdır, medeniyet yolcusudur, ülkede insanlara yol gösteren, yön veren bir mesleği icra etmektedir. Hatta geleceğin aydın neslini büyük ölçüde yayıncılar yetiştirmiyor mu? Onlar kitap yayınlamasa, gençler ne okuyacak, meraklılar nasıl öğrenecek, herkes ne şekilde aydınlanacak? Bilgi çağına yayın dünyası sayesinde erişilmiyor mu?
Yayınevinde çalışanlar kısım kısımdır. Sahibi, yayın yönetmeni veya editörü, musahhihi, dizgicisi, dağıtımcısı, basın ve halkla ilişkiler uzmanı vardır. Ama kanaatimce en önemli görev editöre düşüyor. Çünkü yayımlanacak kitabı belirleyen odur. Editör, yayınevini temsil etmektedir. Dolayısıyla yayınevinin sahibi adına gelen dosyaları incelemek ve karar vermek durumundadır. Bu bakımdan sorumluluğu büyüktür.
Yeni kitaplarımdan Sefertası ve Halim Selim Efendi'de bazı yayıncıların ve editörlerin hikayelerini yazdım. Büyük ilgi çekti. Demek ki, dert çok, yara büyük. Yayıncıların bugün en büyük meselesi, tarihu00ee Cağaloğlu semtini kaybetmeye başlamalarıdır. Zamanında sahip çıkılmadığı için turizm sektörü semti işgal etmiş durumdadır. Ve yayıncılar her geçen gün Babıali'den yavaş yavaş uzaklaşıyorlar. Ne diyelim, haklarında hayırlısı olsun.
Yayıncılığın meseleleri fazla. Dağıtım yetersizliği, korsancılık, tanıtım eksikliği ve fuarların düzeni yayıncıların bugün belli başlı problemleridir. Editör istihdamı da yayıncılar için önem arz ediyor. Bugün yayıncılar arasında editör istihdam eden de var, etmeyen de. Ama gördüğüm kadarıyla editör çalıştıran yayınevleri daha başarılı, güçlü ve kendilerinden emin şekilde ilerliyorlar. Çünkü editör, mesleğin daha profesyonelce yürümesini sağlıyor.
Beş yıldan beri muhtelif yerlerde "Yazı ve Editörlük" kursları veriyorum. Bu kurslara düzenli devam eden bazı gençlerimiz değişik yayınevlerinde yardımcı editör olarak çalışmaya başladı, kaleme sarılıp yazı yazmaya başladı. Kurstaki derslerimizden biri de "Yayınevi Editörlüğü"dür. Peki editör yayınevinde ne iş yapar? Bunun üzerinde biraz duralım.
Editör, gelen dosyayı birkaç yönden inceler. Öncelikle muhteva bakımından değerlendirir. Muhtevanın, yayınevinin politikasına uygun olması şarttır. Yayınevinin hitap ettiği okuyucu kitlesinin böyle bir dosyayı bekliyor olması ve yadırgamaması gerekiyor. Esasen editör öncelikle, "Bu dosya bizim yayınevinde kitaplaşırsa okuyucu buna ilgi gösterir mi, bu kitap okunur mu?" değerlendirmesini ilk etapta yapmalıdır. Şayet muhteva yayınevinin ilkelerine uygun değilse, yazarını fazla oyalamadan dosyayı kendisine iade etmelidir. Uygunsa zaten yayınlanması için yazarla bir anlaşma yapılacak ve dosyanın sahibi bunun için görüşmeye çağrılacaktır.
Editör, yayın dünyasını son derece iyi takip etmek zorundadır. Toplumda ilgi gören kitaplar hangileridir? Hangi türlerdeki kitaplar çok satılıyor? Son yıllardaki eğilim hangi yönde? Okuyucular ne gibi kitapları ısrarla sormakta, beklemekte? Bu soruların cevabını editör bilmeli ve ona göre hareket etmelidir.
Bazı dosyalar temelde yayınlanabilecek durumda iken aksayan unsurları taşıyabilir. Bu durumda görev yine editöre düşer. Yazarı çağıracak ve onunla dosyayı konuşacaktır. Dosyada ilgili konuları görüşecek ve değişmesini istediği bölümleri yazarla müzakere edecektir. Yazarla editör çok iyi bir ikili oluşturmak zorundadır. Yazarla yayıncı ise, sadece telif sözleşmesi sırasında muhatap olabilir. Ama yazarla en sık görüşecek olan kişi tabiatıyla editördür. Yazar, yapılması istenen değişiklikleri kabul ederse o zaman mesele yok. Bazı yazarlar, bu müdahaleyi hoş görmez, dosyasına dokundurtmaz. O zaman bu dosya söz konusu yayınevinde yayımlanmayacak demektir. Ama bazı yazarlar daha esnektir, dosyayı alır ve istenilen şekilde değiştirir. Kimi yazarlar da, "Ben artık bu metne müdahale etmem, siz benim adıma uygun bulmadığınız yerleri değiştirebilirsiniz." diyebilir. Bu, karşılıklı anlaşmaya bağlı bir hadisedir.
Editör kitaplaşacak dosyanın muhtevası kadar yayınlanacak eserin kapağı ve mizanpajı ile de alakadardır. Her ne kadar mizanpajı ve kapağı teknik elemanlar yapsa da beğenip beğenmeme hakkı yazarın ve editöründür. Hatta bu sıralarda yayınevinin sahibi de devreye girebilir ve kapak konusunda, mizanpaj hakkında fikir beyan edebilir. Amaç daha iyi, daha güzel, daha estetik bir kapak yaptırmak, iyi sayfa mizanpajını sağlamaktır.
Editör, kitabın basılmasından sonra yazarın arzu ettiği basın yayın organlarına kitaptan göndermelidir. Bilindiği gibi kitap için tanıtım çok önemlidir. Gazetecilere gönderilecek kitapları yazarın önce imzalaması ondan sonra yollanması tercih edilmelidir. Çünkü gazeteciler, kendilerine imzalı gelen kitapları daha çok önemser. Bu arada bazı gazetecilerin röportaj isteklerini editör veya yardımcıları yazara iletmeli, kitabın geniş kitlelere ulaşması tanıtım yazıları ve röportajlarla sağlanmalıdır. Kitabın başarısı yazarın olduğu kadar büyük ölçüde editörün de zaferidir. Çünkü editörleri iyi olan yazarların yayıma hazırladıkları kitaplar, bugün toplumdan daha çok ilgi görmektedir.
ESKADER bugünlerde yine çok konuşulacak bir toplantıya imza atmaya hazırlanıyor. "Yayınevinde Editör Ne İş Yapar?" başlıklı toplantıyı sanatalemi.net sitesinin Genel Yayın Yönetmeni Elif Sönmezışık yönetecek. Panelin konuşmacıları Handan Akdemir (Doğan Kitap), Kıvanç Koçak (İletişim) Hamdi Akyol (İz Yayıncılık) Ahmet Ay (Nesil Yayınları), Cem Sökmen (Ötüken Neşriyat) ve Seval Akbıyık (Timaş Yayınları). Timaş Kitapkahve'de 4 Temmuz Perşembe günü saat 18.00'de başlayacak toplantıya yayıncılar, editörler, yazarlar ve okuyucular katılıp görüşlerini seslendirecek. Alanında ilk defa yapılacak olan bu toplantıyı, doğrusu merak ve heyecanla bekliyorum.