Edirne Dilovası
Türkiye'nin muhtelif il ve ilçelerinde düzenlenen önemli kültür ve sanat faaliyetleri ile gençlerimizin kitapla ve irfanla buluşması ve kaynaşması sağlanıyor. İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü'nün iki yıldan beri düzenlediği "Yazarlar Okullarda" projesi büyük beğeni topluyor. Bu vesile ile yazarı olduğum Başakşehir'de bir çok okulda öğrencilerimizle buluştuk, konuştuk. Önceki gün de Başakşehir Kültür Merkezi'nde idim. Büyükşehir Belediyemiz, "kültür sanatı sadece merkezde tutmak değil, çevreye de ulaştırmak, halkın ayağına kadar götürmek" düşüncesinden yola çıkarak bir çok yerde kültür merkezleri inşa ediyor. Onlardan biri de "Başakşehir Kültür Merkezi". Ben bu güzel binayı ilk defa gördüm. İçeride çok güzel bir kütüphane var. Değerli hikayecimiz, yazarımız Rasim Özdenören adına kurulmuş. 2007 yılında hizmete giren kültür merkezindenki konferans salonu 190 koltuk kapasiteli. 4 katlı olan bina, 2 bin 800 mu00b2 kullanım alanına sahip bulunuyor.
İstanbul Müzeler ve Kütüphaneler Müdürlüğü'nün kütüphanelerde düzenlediği programlar çok ilgi çekiyor. Bu kültür merkezinin konferans salonundaki konuşmamda okuma alışkanlığının kazanılmasında dikkat edilecek hususlar üzerinde kısaca durdum. Pratik bazı örnekler verdim. Yazı yazma süreci içinde olanların neler yapması gerektiğini ifade ettim. Büyük bir heyecanla dinledi öğrenciler. Konuşmamın hemen ardından mükemmel sorular sordular. Çünkü bir çoğu önceden kitaplarımı okumuştu. En çok merak ettikleri kitaplar Edebiyatçılarımızın Çocukluk Hatıraları, Edebiyatımızın Güleryüzü ve Sefertası'ydı. "En çok zaman harcadığınız kitap", "En az uğraştığınız kitap" "Yazmaya niçin başladınız?" ve benzeri sorular sordular. Neredeyse salondaki her öğrenci soru sormak istiyor, kafasını meşgul eden müşkülleri bir an önce çözmek istiyordu. Program bittikten sonra hatıra fotoğrafları çektirdik.
Bu sıralarda "Akademi" başlığı altında bazı il ve ilçelerimizde çok önemli faaliyetler gerçekleşiyor. Bunlardan ikisine katıldığım ve bizzat bu çalışmaları yakından gördüğüm için rahatlıkla diyebilirim ki, önümüzdeki dönem kültürel hayatımız aydınlık ufuklara doğru açılıyor. Bu iki faaliyetten biri "Akademi Edirne", diğeri de "Akademi Dilovası"dır.
2012 yılının Kasım ayında, Edirne Valisi sayın Hasan Duruer'in talimatlarıyla başlatılan "Akademi Edirne" projesi örnek bir çalışma olarak göz doldurdu. Altı ay boyunca devam eden proje çerçevesinden 40 sanatçı 288 üstün yetenekli öğrenci bir araya geldi. Bu projede yer alanlar arasında tiyatro sanatçıları Zihni Göktay ve Bennu Yıldırımlar, ressam İsmet Yedikardeş, yönetmen Bahadır Karataş, şair Rıdvan Canım, hikayeci ve yazar Fatma Barbarosoğlu da vardı. Çeşitli orta öğretim, lise ve üniversitelerden seçilen öğrenciler, "İletişim", "Edebiyat", Güzel Sanatlar", "Tiyatro" ve "Sinema" olmak üzere beş ayrı gruba ayrılmıştı. Edirne'ye davet edilen sanatçılar ve yazarlar bu grupların oluşturduğu atölyelerde öğrencilerle sohbet ediyor ve sorularına cevap veriyordu. Ben de gittiğimde sabah lise, öğleden sonra da üniversite öğrencileriyle birlikte oldum. Edebiyata, sanata, şiire, kitap dünyasına dair sohbetler ettik. Öğrencilerden çok güzel ve zekice düşünülmüş sorular geldi, onlara tek tek cevap verdim.
Önceki gün de "Akademi Dilovası"nın programına iştirak etmiştim. 6-10 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşen bu projede Dilovası ilçemizin 125 üstün yeteneği, 25 sanatçıyla buluşturulmuştu. Programa son katılan yazarlar arasında ben de vardım. Benimle aynı gün Haydar Ergülen, Servet Sezgin ve Süeda Çil de vardı. Daha önceki günlerde Ahmet Turan Alkan, Mehmet Şeker, Hüsrev Subaşı, Cihat Zafer, Nurullah Genç, Nejat Birecik, Fahri Tuna, Selim Gündüzalp, Osman Suroğlu iştirak etmiş.
Öğrencilerle açık havada ve yeşillikler ortasında düzenlenen toplantılarda sanatın değişik konuları hakkında öğrencilerle sanatçılar buluşturuluyor ve adeta bir beyin fırtınası estiriliyordu. Ben de sohbet havası içinde geçen konuşmamda Türkiye'de kültür sanat alanında yapılan çalışmalardan, kitap okuma alışkanlığının ülkemizde artık yaygınlaşmaya başlamasından ve yazı yazma usullerinden, muhtelif meseleler hakkındaki düşüncelerimden bahsettim. İlk okuduğum kitapları, ilk yazdığım edebu00ee metinleri, ilk olarak kaleme aldığım kitapları anlattım. Gençler büyük bir dikkat ve titizlikle konuşmamı takip ettiler. Konuşmamı tamamladıktan sonra sorular sormaya başladılar. Okuma kültürü ve kitap odaklı bir fikir şöleni yaşandı gerçekten. Bu iki programda gördüm ki, aslında bizim çocuklarımız, ortaokul, lise ve üniversite gençliğimiz okumayı ve yazmayı çok seviyor. Yeter ki, biz onlarla iyi bir irtibat kurabilelim. Onlara okumanın insana kattığı değerlerden söz edelim.
Önümüzdeki hafta yeni bir hayırlı hizmet daha var. Çankırı'da "Akademi Çankırı" isimli bir proje daha gerçekleşecek. 13-18 Mayıs tarihleri arasında yapılacak bu programı, Vali Vahdettin Özcan organize ediyor. Bu ilimizde de seçilecek öğrencilerle 25 sanatçı buluşturulacak.
Bahsettiğim bu üç faaliyet bugünlerde tamamlananlardan sadece birkaçı. Daha Anadolu'da gidilecek daha bir çok il ve ilçemiz var. Kitaplara bugüne kadar genelde mesafeli davrananlar, artık ilmin lezzetini, irfanın hazzını, şiirin zevkini almış durumda.
İllerimizin ve ilçelerimizin yöneticileri sorumlu oldukları öğrencilerin daha iyi bir şekilde yetişmeleri, daha girişken, katılımcı ve proje üreten, düşünen ve yazan gençler olmalarını istedikleri için bu tür organizasyonlara destek veriyorlar. Elbette çeşitli aksayan tarafları da olabilir bu projelerin. Ama bilinmelidir ve inanılmalıdır ki iyi niyetle yola çıkılıyor ve ard arda birbirinden seçkin faaliyetlerle sözkonusu yerlerdeki öğrencilerimiz sevindiriliyor. Bu hayırlı faaliyetlere destek veren bütün resmi ve gayr-ı resmi kurum ve kuruluşlar ile yöneticilerine teşekkür ediyorum. Sağ olsunlar, var olsunlar. En büyük temennim, bu faaliyetlerin her sene muntazaman devam etmesi ve yaygınlaştırılmasıdır.