EDİ BESE! BİZİ BİRBİRİMİZE DÜŞMAN YAPTIRAMAYACAKSINIZ!
Ülkemiz tarihinin en acı ve kanlı günlerini yaşamaktadır. Dağlıca ve Iğdır'da meydana gelen kanlı şiddet olayları, ülkemizi büyük acılara boğdu. Otuzdan daha fazla insanımız, hayatını kaybetti. İnsan kayıplarından dolayı konuşamaz olduk, yüreklerimize ateş düştü. Yaşadığımız büyük acılar, bize ne oluyoruz ve nereye gidiyoruz sorularını endişeyle sormamıza neden olmaktadır. Şu anda topluma yaygın bir öfke ve umutsuzluk havasının hakim olmaya başladığını kaygıyla görüyoruz.
Ortadoğu'da tezgahlanan Şii-Sünni çatışmasından sonra ülkemiz içinde Kürt-Türk çatışması şeklinde kanlı bir plan uygulamaya konmuş bulunmaktadır. Ülkemizin kan denizine dönmesini planlayanlar Türkiye'yi, Türke ve Kürde yurt olmaktan çıkarmaya çalışmaktadırlar. Yurtsuz kalan Türkün ve Kürdün, sığınmacı duruma düşmesini ve sefalet içinde yok olmasını, bu kanlı oyunu sahneye koyanların en çok istediği şeydir.
Olanlar, bir örgüt ve güvenlik güçleri arasında gerçekleşen salt çatışmalardan ibaret değildir. Bu kirli ve kanlı oyunu sahneye koyan karanlık güçler, akıllar ve kesimlerin istediği şey, Kürdün ve Türkün kanının bolca dökülmesidir. Kürdün ve Türkün kanı ne kadar döküldükçe, Kürt ve Türklerin o kadar birbirine düşman olacağının hesabı yapılmaktadır. Bu kanlı oyunu, ancak birbirimizin kurdu olmayı reddederek, birbirimizin yurdu olmakta ısrar ederek bozabiliriz.
Kan ve şiddet üzerinden siyasi ve toplumsal güç elde etmek isteyen vahşi güçler vardır. Yaşanan çatışma ortamını, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ak Parti'ye karşı yıkıcı bir seferberliğe dönüştürmek için yoğun bir kampanya yürütülmektedir. Güçlü ve istikrarlı bir yönetimin olması için gerekli görülen 400 Milletvekilinin elde edilmesi ile ilgili ifadeler, bağlamından kopartılarak Cumhurbaşkanı'nın Dağlıca yorumu olarak sunulabilmektedir. Paralel, medya ve rant çetelerinin, yaşadığımız acılardan istifade ederek toplumu Erdoğan düşmanı haline getirmek için çabalamaları, tarihe büyük bir ibret örneği olarak geçecektir. İktidar ve gücü elde etmek uğruna bütün insani değerleri siyasi ve ekonomik çıkarları için araçsallaştıran ve insan hayatı konusunda hiçbir duyarlılığı olmayan çetelerin propagandalarına kanmamalı ve onlarla enerjimizi harcamamalıyız. Şu anda en önemli önceliğimiz, insan hayatını koruma etrafında birleşmek ve şiddet dalgasına kapılmamaktır.
Ülkemize on binlerce silahın sokulduğu, kritik yerlere patlayıcıların yerleştirildiği haberleri, hepimiz için büyük bir tehdit kaynağıdır. Toplumsal kesimlerin silahlandırılması, iç barışımızı tahrip etme potansiyeline sahiptir. Türkiye, bugün patlamaya hazır bir silah deposuna dönüştürülmüş durumdadır. Ülkemizi tehlikeli bir silah deposu haline getiren aklın amacı, toplumda uzun süreli ve kanlı bir iç savaş durumunun yaratılmasıdır. Başka bir ifade ile istenen şey, Türkiye'nin Kobani'ye çevrilmesidir. Kürtler ve Türkler, silahlara değil, birbirine sarılarak hukuk, demokrasi ve barış içinde birlik olmaya devam etmelidir
İçte ve dışta Ortadoğu ve Türkiye üzerinde hesabı olan ülkeler ve merkezler, şiddeti ve savaşı hepimize dayatmaktadırlar. Yaşanan şiddeti, Kürtlerin verdiği bir halk savaşı olarak anlamamalıyız. Yaşanan çatışmalardan en çok mağdur olan halk, Kürtlerdir. Mevut çatışmaları Kürtlerin halk savaşı olarak gösterip, Türkler ve Kürtler arasında halklar savaşı çıkarmak isteyen kirli planların farkında olmalıyız. Yaşanan mayın ve bomba terörizmi, bir halkın verdiği savaş değildir. Yollara mayın döşeyen güçlerin asli amacı, sadece bunları yollarda patlatıp onlarca insanın ölümüne neden olmaktan ibaret değildir. Karanlık güçlerin asıl amacı, mayınları ve bombaları zihinlerimizde ve kalplerimizde patlatıp bizim birbirimize düşman olmamızı sağlamaktır. Patlatılan mayınlara ve bombalara, insanlığımızı kurban vermemeliyiz.
Şiddetin, terörizmin, çatışmanın ve kanın olduğu yerde bireyin ve toplumun sağduyusunu ve aklını koruması ve kullanması zordur. Terör ve şiddetin amacı, insanın akıl ve duygu yetilerini körleştirip, onu kontrolsüz ve korkan bir nesneye dönüştürmektir. Mevcut şiddet olaylarının iki temel amacı, toplumun bir arada yaşamasını imkansız hale getirme ve Türkiye'nin yönetilemez bir ülke durumuna gelmesini sağlamaktır. Panik, korku, öfke ve intikam duygularımıza mağlup olduğumuz takdirde birlikte yaşama irademizin ve ülkenin istikrarının tahrip olacağının farkında olmalıyız.
Şiddet ve terörizmin hiçbir işe yaramadığını, silahın miadını doldurduğunu ve silahlara veda zamanının çoktan geçtiğini herkes, gerçekten kavramalıdır. Çatışma ve şiddet, ülkemizi ve toplumumuzu çıkmaz bir sokağa ve cehennemvari bir ateşe doğru götürmektedir. Şiddet ve çatışma, insanı kolaylıkla bozmakta, yozlaştırmakta ve çürütmektedir. Şiddet, hayatı, özgürlüğü, şefkati ve sevgiyi ortadan kaldırmaktadır. Bugünlerde ihtiyaç duyduğumuz şey sevgiye, şefkate ve hürriyete sarılıp bizi bir birimize kırdırmak isteyenlere ısrarla şunu söylemektir: Edi Bese! Yeter Artık! Barış hemen şimdi! Bizi birbirimize düşman yaptırmayacaksınız!