Eden bulur
ABD, başkanını seçti.
Çiçeği burnunda seksenlik Joe Biden : ''Başkan Trump'a oy verenlerin yaşadığı hayal
kırıklığını anlıyorum. Ben de iki kez kaybettim ama şimdi birbirimize şans
verelim. Şimdi, sert söylemleri bir kenara bırakma, tansiyonu düşürme ve
birbirimizi dinleme ve kaydetme zamanı. Rakiplerimize
düşmanımız gibi davranmayı bırakmak zorundayız, onlar düşmanımız değil,
Amerikalı.'' diyerek tansiyonu düşürmeye çalışsa da seçimlerin üzerindeki
şaibenin giderilmesi pek mümkün görünmüyor.
“Işıklar yanıyor”
mu?..
Dağ başını duman aldı mı?
Türkiye’nin altmış yılı; darbeler, muhtıralar, ekonomik ve
siyasi krizler…
Müsebbipleri de tetikçileri de malum…
27 Mayıs 1960’ta Millî Birlik Komitesi milletin iradesine el
koyup Eylül 1961’de bakanları katletmişlerdi.
Cinayetten yirmi sekiz gün sonra…
15 Ekim 1961’de şehitler daha can çekişirken seçimler
yapıldı.
Buna rağmen cuntanın açıkça desteklediği siyasi oluşum(lar)
bir kere daha tek başına iktidar çoğunluğuna ulaşamayarak hezimeti tattılar.
Koalisyonlu yıllar…
Cumhuriyet tarihinin ilk koalisyon hükümeti kuruldu.
Dört yıl sonra…
10 Ekim 1965 seçimlerinde Demokrat Parti’nin devamı olduğunu
iddia eden Adalet Partisi ( AP) oyların
% 52,87’sini alarak 240 milletvekili çoğunluğuyla tek başına iktidarı
devraldı. Cumhuriyet Halk Partisi, oyların
% 28,75’ni alarak
134 milletvekili, Millet Partisi, % 6,26’yla 31, Menderes’e
önce dost, sonra düşman olanlara kurdurulan Yeni Türkiye Partisi 19, Türkiye İşçi Partisi de tarihinde ilk defa 14
milletvekili ile temsil yetkisi kazandı.
Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi,11, bağımsızlar 1…
DP’nin devamı AP’nin seçim zaferinden cunta, memnun olmadı.
Yine ‘rejim’ tehlikeye girmişti.
12 Ekim 1969 seçimlerinde de Adalet Partisi’nin % 46,53 oy
oranı ve
256 milletvekiliyle tek başına iktidar olması, zinde
güçlerin harekete geçmesine yetti;
12 Mart 1971’de muhtırayla yönetime yine el koydular…
14 Ekim 1973 seçimleri sonucunda kurulan hükümet 20 Temmuz –
8 Ağustos 1974’te Kıbrıs Barış Harekâtı’nı başarıyla icra etti. Ama dokuz ay
iktidarda kalabildi…
Ara dönemler başladı…
5 Haziran 1977’deki seçimlerden bir ay önce 1 Mayıs İşçi
Bayramı kutlamalarında İstanbul Taksim’de otuz dört kişi katledildi. Türkiye,
seçimlere yaralı, yokluk ve kıtlık içinde gidiyordu.
Böylece yeni bir darbenin şartları oluşturuluyordu.
Koalisyonlar ve ara dönemlerden sonra şartları oluşturunca
12 Eylül 1980’de “kendi kendini yönetemeyen demokrasiyi rayına oturtmak için”
ABD’nin ‘çocuklar’ı yönetime bir kez
daha el koydular.
6 Kasım 1983’te yapılan seçimi cuntanın asla oy verilmesini
istemediği Anavatan Partisi
kazanınca işi yokuşa sürme, korkutma taktiğini uygulamaya kalkıştılar. Bir ay
sonra kerhen de olsa hükümeti kurma görevini verebildiler. Ancak sekiz ay sonra
da ağustosta PKK terör örgütünü musallat ettiler.
15Temmuz’da FETÖ aparatını kullandılar…
Gazetemiz Milat’ta
2 Kasım 2020’de Özlem Doğan’ın
Hollandalı Müslüman siyasetçi Arnoud Van Doorn ile yaptığı röportajda Arnoud Van Doorn şöyle diyor:
“ Yapılması gereken
genç jenerasyona yatırım yapmak, onları eğitmek. Gelecek için liderler
üretirken onların Müslüman kimliğini sağlam tutmalıyız. İslamî kimliği
kaybetmemek çok önemli. Türkiye neredeyse her yönden saldırı almasına
rağmen liderlik konusunda Erdoğan çok iyi bir iş çıkartıyor. Bir arada kalıp Erdoğan’ı koruyup izlerini takip etmeliyiz.
İslam dünyası da bunu yapmalı çünkü şu an Türkiye’de güçlü bir liderlik var ve
bunu hepimizin koruması gerekir.”
Elbette ABD halkının ve tüm insanlığın barış ve huzur içinde
yaşaması en büyük dileğimizdir.
Eleştiri, ötekileştirme ve siyasi erkin yanlış
uygulamalarına dönük olmalıdır.
Akılsız başın cezasını ayaklar çekmemeli.
Eğitim reformu şart…