Edeb\u00ee Tarih
Başta Almanya, Hollanda ve İsviçre olmak üzere Batılı bazı emperyalist ve faşist devletlerin Türkiye düşmanlığı, aslında malumu ilamdır. Gerçek yüzlerini zaten 15 Temmuz 2016'da göstermişlerdi. Onların bu hasmane tavırları, alçak saldırıları bizi millet olarak birbirimize kenetliyor. Devlet millet bütünleşmesi daha da sağlamlaşıyor. Batının köksüz, ruhsuz ve zulümlerle dolu geçmişine karşılık bizim insanu00ee, adaletli ve hakkaniyetli şanlı bir tarihimiz var. Siyasi tarihimiz böyle de edebu00ee tarihimiz öyle değil mi? Şiirin de nesrin de zirvesinde bizim mührümüz, baki hükmümüz vardır. Bugün de hakikat budur.
Çocukken doğup büyüdüğüm şehirde, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları'nın küçük bir satış yeri vardı. Devletimizin 1000 Temel Eser serisi de o dükkanda bulunuyordu, diğer bir çok kıymetli kitap da. Mesela merhum edebiyat tarihçimiz Nihad Sami Banarlı'nın Resimli Türk Edebiyatı Tarihi isimli eserini fasikül fasikül alıp okumuştum. Her fasikülün kapağı ayrı bir renkteydi. Sonra bu fasikülleri birleştirip orijinal ciltleriyle birlikte kütüphaneme kazandırmıştım. İlk fasikülün yayımlandığı tarih, 1971. Adında 'resimli' ibaresi vardı, ama eser hakikaten resimlerle doluydu. İçine eski fotoğraflar, çizimler, gravürler, minyatürler serpiştirilmişti. Ve bunlar eserin muhtevasına uygun olarak seçilmişlerdi. Bazıları büyük ve renkliydi. Daha ziyade meşhur şairlerimizin çizilmiş resimleri veya fotoğrafları büyükçe verilmişti.
Türkiye'de sağlam nesiller Nihad Sami Banarlı'nın lise edebiyat ders kitaplarıyla yetişti. Kanaatimce o kitaplar hala aşılabilmiş değil. Banarlı'nın farkı şuydu: Diğer ders kitapları yazarları, kuru bilgileri sayfalara aktarırken Nihad Sami Banarlı, edebiyat dersini öğrenciye sevdirmeyi hedefliyor ve bunu başarıyordu. Onun şiirimize, nesrimize, şairlerimize, nasirlerimize olan sevgisini adeta görüp hissediyorduk. Yıllar sonra görüşüp konuştuğum bir çok kişi, şunu söylemiştir: "Ben edebiyatı, Nihad Sami Beyin o güzel ders kitapları sayesinde sevdim, benimsedim, hala kitaba, edebiyata ilgim varsa bundan dolayıdır."
Tabii Banarlı'nın başta Türkçenin Sırları olmak üzere pek çok kitabı daha var, ama Resimli Türk Edebiyatı Tarihi'nin yeri çok farklı. Zira bizim ilk 'yerli' ve 'milli' diyebileceğimiz edebiyat tarihlerimizden birisidir, belki de birincisidir. Ahmet Hamdi Tanpınar'ın yarım kalmış edebiyat tarihini dışarda tutacak olursak Cumhuriyet devrinde kaleme alınmış olan edebiyat tarihlerinde resmu00ee bir ağız, statükoya uygun bir dil ve keskin hükümler hakimdir. Zaten çoğu da birbirine muhteva ve üslup yönünden çok benzer. Bu bakımdan ilk bağımsız ve orijinal edebiyat tarihleri Tanpınar'ın 19'ncu Asır Türk Edebiyatı Tarihi ile Banarlı'nın Resimli Türk Edebiyatı Tarihi'dir. Birinci kitap, zaten uzun yıllardan beri yayımlanmakta, okunmaktadır. Ancak ikinci eser senelerden beri tükendiği halde yeniden basılmayan, aranan ve hep sorulan bir tarihti. Şükürler olsun ki Milli Eğitim Bakanlığı'mız bu kıymetli eseri yeniden kültür hayatımıza ve edebiyat dünyamıza kazandırmış bulunuyor. Milli eğitim Bakanlığı Yayınları arasında okuyucuya ulaşan eserin Yayın Yönetmeni Ercan Şen, Yayın Koordinatöür Hakkı Uslu. Temiz bir şekilde tabedilmiş olan eserin sunuş yazısı, eski Milli Eğitim Bakanımız ve 28 yıl aradan sonra 3. Millu00ee Kültür Şu00fbrası'nı büyük bir başarıyla gerçekleştiren Kültür ve Turizm Bakanımız sayın Nabi Avcı'ya ait. İki büyük ciltten müteşekkil olan eser, tam 1370 sayfa. Tarihimiz 'Destanlar Devri' ile başlıyor 20'nci yüzyılın ortalarına kadar geliyor. Yazılı edebiyat, sözlü edebiyat, İslam medeniyeti çağlarında vücuda getirilen edebiyat, İslamu00ee edebiyat, İslamu00ee Türk edebiyatının klasikleri, Tasavvuf edebiyatı, Halk edebiyatı, Divan edebiyatı, asır asır edebiyatımızın genel envanteri, yetişmiş olan şiir ve nesir üstatları, birinci cildin belli başlı konuları arasında. İkinci cilt, 17'nci asır Türk edebiyatı ile başlıyor. Tezkireler ve diğer edebu00ee verimler, ayrıntılı olarak inceleniyor. 18'nci asırdan sonra 19'ncu yüzyıl edebiyatımız üzerinde esaslıca duruluyor. Bilhassa Tanzimat'tan sonra, Batı etkisindeki edebiyatımız sıkıca değerlendiriliyor. Batılılaşma cereyanlarının bizde açtığı yaralara dokunuluyor. İlk müstağripler, ilk gazeteciler ve başlattıkları çığırlara dikkat çekiliyor. Yakın dönem edebiyatımız çok daha tafsilatlı bir şekilde okuyucuya aktarılıyor. Banarlı, yetiştiği ve yakından tanıdığı şahsiyetlere biraz daha fazla yer veriyor. Bütün eserlerini neşre hazırladığı Yahya Kemal Beyatlı başta olmak üzere... Abdülhak Şinasi Hisar ve Sadettin Nüzhet Ergun, işlenen son edebiyatçılar. Banarlı'nın vefatı üzerine eseri tamamlayan Nermin Suner Pekin'in Banarlı biyografisi mühimdir. Rahmetli Nermin Hanım burada Banarlı'nın hayatını, fikirlerini ve eserlerini geniş bir şekilde kaleme almıştır. Ve teferruatlı dizinde, kitapta aradığınız her konu veya ismi bulabiliyorsunuz.
Eserde meşhur Hafız'ın bir bahçeye dönüşmüş türbesinin resmi büyükçe kullanılmış. İçinde Yahya Kemal'in "Rindlerin Ölümü" şiiri bize gülümsüyor. Hem Yahya Kemal'e hem de Banarlı'ya rahmete vesile olsun diye bu muhteşem ve hüzünlü şiiri paylaşıyorum: "Hafız'ın kabri olan bahçede bir gül varmış, / Yeniden her gün açarmış kanayan rengiyle / Gece bülbül, ağaran vakte kadar ağlarmış, / Eski Şiraz'ı hayal ettiren ahengiyle. / Ölüm, asu00fbde bahar ülkedir bir rinde, / Gönlü her yerde, buhurdan gibi, yıllarca tüter / Ve serin selviler altında kalan kabrinde / Her seher bir gül açar, her gece bir bülbül öter."