Edebiyat dünyamızda yaprak dökümü
Ölüm insanoğlunun en büyük gerçeği. Her nefis
ölümü tadacak, bunda şüphe yok. Kulağımıza konulan ezan ile başlayan hayatımız
minarelerden çınlayan bir salâ sesiyle hitama eriyor, bir caminin musalla
taşında son yolculuğumuz için namazımız kılınıp helallik alındıktan sonra daha
dün yan yana yürüdüğümüz insanların omuzunda ebedi ve asli vatanımıza açılan
kapıdan uğurlanıveriyoruz. İşte adına dünya hayatı değimiz hayatın en kısa
özeti…
Dünya gurbetinde yüz yüze tanışmasak da
tanıdığımız, birbirimizle mülaki olmasak da yazılarımızla konuştuğumuz, sırt
sırta verip aynı idealler uğruna yürüdüğümüz insanlardan ayrı düşmek içimizi
burkuyor. İster istemez üzülüyor, onları hayırla ve rahmetle yâd etmeyi
kendimize bir vazife addediyoruz. Elbet bir gün bizler de öleceğiz. Bizim de
arkamızdan üç beş kelam edecek kadar dost ve yaranımız vardır inşallah.
Üstad Sezai Karakoç’tan sonra peş peşe ölüm
haberleri aldık. Geçtiğimiz günlerde bu halkaya Bülent Parlak ve Hayreddin
Orhanoğlu hocalarımız da dâhil oldu. Rabbim her ikisine de rahmet eylesin,
mekânları cennet olsun.
Bülent Parlak, 5 Ekim 1979 tarihinde Malatya’da
doğmuş. Üniversite tahsili için İstanbul’a gelmiş,İstanbul Üniversitesi
İletişim Fakültesi’ni kazansa da imkânsızlıklar nedeniyle bu okulu bırakmış ve
evlenmiş. Böylece hayatın yükü omuzlarına çabuk binmiş. Daha sonra Ondokuz
Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi’ni kazanmış ve burasını da aynı sebeplerden
dolayı 7 senede bitirebilmiş. İlkokul yıllarında başladığı okuma ve yazma
işlerini yüksek tahsilini bitirene kadar askıya almış. Ancak öğretmeninin ve arkadaşlarının
teşvikiyle eline kalemi almış ve 'Vakti Dolmuş Bir Yeminin Bitmeyen Şamatası'isimli
bir şiir yazıp Dergâh’a göndermiş. Şiir yayınlanmış vesonrasında Mustafa Kutlu ile
tanışmış.Onun rehberliğinde bu büyülü âleme girmiş.
Parlak’ın 2005 yılından bu güne değin Dergâh
dergisinde şiirleri yayınlandı. 2007 yılında Şırnak’ta öğretmenken bir portal
olarak kurduğu ve 2008 yılından itibaren matbu olarak çıkan İzdiham dergisini
bu güne kadar da yönetti."Yaşamak sağlığa zararlıdır",
"Hepimiz Ölecek Yaştayız",“Mezarlıktan korkanın sevdiği ölmemiştir” ve
"Kıyamet kopma ihtimaline karşı abonelik faaliyeti yoktur" gibi
dikkat çekici sloganları hafızalarda yer etmişti.
Bülent Parlakhenüz 43 yaşında iken 19 Nisan günü Üsküdar’daki
evinde kalp krizi nedeniyle noktaladığı bu kısa ömründe bizlere bir hatıra
olarak “Sevgili Huzursuzluğum, Yalnızlığın İcadı, Ricakeş ve Her Şey İçin Çok
Geç” isimli kitaplarınıbırakıp gitti. Bir de yarım kalan “Kötülüğün Canlı
Tarihi” kitabını…
Bu haberin hemen arkasından Hayreddin Hoca’nın
vefatını öğrendik. Hayrettin Orhanoğlu 13 Şubat 1965 tarihinde Antalya’da doğmuş,
Ankara Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun olmuş, bir müddet
öğretmenlik yaptıktan sonra akademik hayata atılmıştı. Son olarak Giresun
Üniversitesi Tirebolu İletişim Fakültesi Dekan Yardımcısı olarak görev
yapıyordu.
1990’lı yıllardan itibaren yazılarını yayımlamaya
başlamış,hikâyeleri ile ödüller almış,1991yılından sonra özel bir tiyatro grubu
kurarak yönetmenlik yapmıştı. “Taşra Edebiyat” adlı felsefe-edebiyat dergisini
çıkardığı gibi kısa film ve senaryo çalışmalarında da bulunmuştu.Özellikle söylem
analizi alanında sinema ve şiir poetikaları ile imgeler ve semboller üzerine
çalışmaları vardı.
Hayrettin Hoca da bir kalp krizi ile henüz 57
yaşında iken aramızdan ayrıldı. Zeki Bulduk’a“Bir şeyler yarım kalıyor bazen…”
diyen ve çok velut bir yazar olan hoca kim bilir kaç çalışmasını yarım
bırakmıştı. Buna rağmen giderken bizlere “Hâfız İle Kâtip,Düş Gören Defter, Karanlığın
Sessizliğinde Kemeraltı,Gençler için Mevlânâ, Şehir Mektupları, Adımı Aşk Verdi,Yolculuk
Risalesi, Türk Romanında Değişme Ritüelleri, Aşkın Aynaları, Aşkın Yolcuları,
Dullar Sokağı, Mutsuzluk Komedyası, Kalbi Teyelleyen Şair, İmgeler Atlası”
isimli kitaplarını ve birçok makalesini bıraktı.
Onu son olarak TYB’nin Türkçe Şurası’nda
görmüştüm. Burada "İdeolojinin
dili-dilin ideolojisi" başlıklı bir tebliğ sunmuştu.O gün birileriyle
sohbet ettiği için yanına gidip konuşmak nasip olmadı.
Hoca, 21 Nisan günü Memleketi Alanya’da son
yolculuğuna uğurlandı.
Her iki ustaya rahmet, ailesine ve edebiyat
camiasına başsağlığı diliyorum.