Dolar (USD)
34.53
Euro (EUR)
36.17
Gram Altın
2972.46
BIST 100
9367.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
29 Nisan 2022

Edebiyat dünyamızda yaprak dökümü

Ölüm insanoğlunun en büyük gerçeği. Her nefis ölümü tadacak, bunda şüphe yok. Kulağımıza konulan ezan ile başlayan hayatımız minarelerden çınlayan bir salâ sesiyle hitama eriyor, bir caminin musalla taşında son yolculuğumuz için namazımız kılınıp helallik alındıktan sonra daha dün yan yana yürüdüğümüz insanların omuzunda ebedi ve asli vatanımıza açılan kapıdan uğurlanıveriyoruz. İşte adına dünya hayatı değimiz hayatın en kısa özeti…

Dünya gurbetinde yüz yüze tanışmasak da tanıdığımız, birbirimizle mülaki olmasak da yazılarımızla konuştuğumuz, sırt sırta verip aynı idealler uğruna yürüdüğümüz insanlardan ayrı düşmek içimizi burkuyor. İster istemez üzülüyor, onları hayırla ve rahmetle yâd etmeyi kendimize bir vazife addediyoruz. Elbet bir gün bizler de öleceğiz. Bizim de arkamızdan üç beş kelam edecek kadar dost ve yaranımız vardır inşallah.

Üstad Sezai Karakoç’tan sonra peş peşe ölüm haberleri aldık. Geçtiğimiz günlerde bu halkaya Bülent Parlak ve Hayreddin Orhanoğlu hocalarımız da dâhil oldu. Rabbim her ikisine de rahmet eylesin, mekânları cennet olsun.

Bülent Parlak, 5 Ekim 1979 tarihinde Malatya’da doğmuş. Üniversite tahsili için İstanbul’a gelmiş,İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’ni kazansa da imkânsızlıklar nedeniyle bu okulu bırakmış ve evlenmiş. Böylece hayatın yükü omuzlarına çabuk binmiş. Daha sonra Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi’ni kazanmış ve burasını da aynı sebeplerden dolayı 7 senede bitirebilmiş. İlkokul yıllarında başladığı okuma ve yazma işlerini yüksek tahsilini bitirene kadar askıya almış. Ancak öğretmeninin ve arkadaşlarının teşvikiyle eline kalemi almış ve 'Vakti Dolmuş Bir Yeminin Bitmeyen Şamatası'isimli bir şiir yazıp Dergâh’a göndermiş. Şiir yayınlanmış vesonrasında Mustafa Kutlu ile tanışmış.Onun rehberliğinde bu büyülü âleme girmiş.

Parlak’ın 2005 yılından bu güne değin Dergâh dergisinde şiirleri yayınlandı. 2007 yılında Şırnak’ta öğretmenken bir portal olarak kurduğu ve 2008 yılından itibaren matbu olarak çıkan İzdiham dergisini bu güne kadar da yönetti."Yaşamak sağlığa zararlıdır", "Hepimiz Ölecek Yaştayız",“Mezarlıktan korkanın sevdiği ölmemiştir” ve "Kıyamet kopma ihtimaline karşı abonelik faaliyeti yoktur" gibi dikkat çekici sloganları hafızalarda yer etmişti.

Bülent Parlakhenüz 43 yaşında iken 19 Nisan günü Üsküdar’daki evinde kalp krizi nedeniyle noktaladığı bu kısa ömründe bizlere bir hatıra olarak “Sevgili Huzursuzluğum, Yalnızlığın İcadı, Ricakeş ve Her Şey İçin Çok Geç” isimli kitaplarınıbırakıp gitti. Bir de yarım kalan “Kötülüğün Canlı Tarihi” kitabını…

Bu haberin hemen arkasından Hayreddin Hoca’nın vefatını öğrendik. Hayrettin Orhanoğlu 13 Şubat 1965 tarihinde Antalya’da doğmuş, Ankara Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun olmuş, bir müddet öğretmenlik yaptıktan sonra akademik hayata atılmıştı. Son olarak Giresun Üniversitesi Tirebolu İletişim Fakültesi Dekan Yardımcısı olarak görev yapıyordu.

1990’lı yıllardan itibaren yazılarını yayımlamaya başlamış,hikâyeleri ile ödüller almış,1991yılından sonra özel bir tiyatro grubu kurarak yönetmenlik yapmıştı. “Taşra Edebiyat” adlı felsefe-edebiyat dergisini çıkardığı gibi kısa film ve senaryo çalışmalarında da bulunmuştu.Özellikle söylem analizi alanında sinema ve şiir poetikaları ile imgeler ve semboller üzerine çalışmaları vardı.

Hayrettin Hoca da bir kalp krizi ile henüz 57 yaşında iken aramızdan ayrıldı. Zeki Bulduk’a“Bir şeyler yarım kalıyor bazen…” diyen ve çok velut bir yazar olan hoca kim bilir kaç çalışmasını yarım bırakmıştı. Buna rağmen giderken bizlere “Hâfız İle Kâtip,Düş Gören Defter, Karanlığın Sessizliğinde Kemeraltı,Gençler için Mevlânâ, Şehir Mektupları, Adımı Aşk Verdi,Yolculuk Risalesi, Türk Romanında Değişme Ritüelleri, Aşkın Aynaları, Aşkın Yolcuları, Dullar Sokağı, Mutsuzluk Komedyası, Kalbi Teyelleyen Şair, İmgeler Atlası” isimli kitaplarını ve birçok makalesini bıraktı.

Onu son olarak TYB’nin Türkçe Şurası’nda görmüştüm. Burada "İdeolojinin dili-dilin ideolojisi" başlıklı bir tebliğ sunmuştu.O gün birileriyle sohbet ettiği için yanına gidip konuşmak nasip olmadı.

Hoca, 21 Nisan günü Memleketi Alanya’da son yolculuğuna uğurlandı.

Her iki ustaya rahmet, ailesine ve edebiyat camiasına başsağlığı diliyorum.