Edeb Ya H\u00fb!
Edebiyatımızın Güleryüzü'nden bir nükte ile başlayayım. Bazılarının ağlanacak haline gülelim biraz. Çağrı Yayınları'ndan 8'nci baskısı yapılan kitabımızın 310'ncu sayfasında geçen bu nüktenin başlığı: "Edeb Ya Hu00fb!"
"Vehbi Vakkasoğlu Münevver Ayaşlı'yı yalıda ziyaret eder. İçeri alınırken bakar ki, muhteşem salonda neredeyse her köşede 'Edeb Ya Hu00fb!' levhaları bulunuyor. Sorar:
u2013 Efendim, niçin bu kadar çok 'Edep Ya Hu!' levhası var?
Ayaşlı'nın cevabı yaşadığı o döneme bir serzeniş, bir sitemdir adeta:
u2013 Edebin yokluğundan!"
Kendisini rahmetle andığım, arada bir Beylerbeyi'ndeki yalısında ziyaret ettiğim, son devrin büyük tanığı, yazar rahmetli Münevver Ayaşlı bugün yaşasaydı ve bazı politikacıların edep dışı sözlerini duysaydı önce kızarır, sonra da yalının sadece salonunu değil, bütün odalarını bu levhalarla doldururdu.
Utanç hadisesini anlatmayacağım, biliyorsunuz. Toplum olarak büyük bir şok yaşadık. Bir partinin, üstelik Türkiye'nin en köklü partisinin genel başkanı, ağza alınmayacak çirkin ifadeler kullanıyor. Hanım bir bakanımıza hakaret ediyor. Bu ne menem iştir, bu ne tuhaf bir durum? Artık bu gidişle çoluk çocuk ailece oturup haberleri dinleyemeyeceğiz?
Yıllar önce Evlilik Okulu açılmıştı. Evliliğe hazırlık yapan çiftler bu mektepte tedrisat görüyordu. Bence Siyaset Okulu da mecburi olmalı. Burada siyasete girecek olanlara önce edep dersi verilmeli. Bu mektepte dil dersi mutlaka olmalı. Ama yanlış anlaşılmasın, hitabet ve diksiyon seminerlerini kastetmiyorum. Bir siyasetçi, dilini edebiyle, adabıyla nasıl kullanmalı, bunun yolu yordamı öğretilmeli.
Siyaset bu kadar ucuz olmamalı. Partiler ehliyetsizler tarafından böyle işgal edilmemeli. Hadi işgal etti diyelim, o zaman da örfe, geleneğe, edebe, ahlaka uygun söz ve davranışlarda bulunmalı. Bir otokontrol sistemi olmalı. Parti Meclisi, başlarına geçirdikleri kişinin hal ve gidişine not vermeli. Terbiye sınırını aşan konuşmalar yapan genel başkanlar hemen alaşağı edilmeli. Partinin, dolayısıyla milletin onuru korunmalı. Bir genel başkan hasbelkader bir koltuğa oturmuşsa orada istediğini söylememeli, kimseye hakaret edip aşağılamamalı, asla ağzından küfür işitilmemeli. Bunu yapıyorsa parti içi disiplin hemen devreye girmeli ve bu tür çirkinlikleri sergileyen yönetici istifa ettirilmeli, toplumun ahlaku00ee değerlerini hiçe sayanlar cezasız kalmamalıdır.
Okuyucularım bilir, mecbur kalmadan siyasu00ee konulara girmem. Benim alanım, kültür, sanat ve edebiyat. Ama anamuhalefet partisinin (Ki orada kendini bilen, toplumun değerlerine saygılı insanlar olduğunu bilirim) başına oturtulmuş zat, habire ağzını bozuyorsa, hitabet sanatının, nezaket dilinin uzağında kurduğu kürsüde bağırıp çağırırken bazen hızını alamayıp haddi aşan sözler söylüyorsa bu normal bir durum değil. Sonuçta aileler haber saatlerinde televizyonlarını açıp ülkedeki gelişmeleri dinliyorlar. Peki, kendini bilmez bir kişinin habire hakaret ve küfürlerini mi dinleyecek toplum?
Hayır, benim aziz milletim asla buna layık değil? Dede Korkut'un, Ahmet Yesevi'nin, Mevlana'nın, Yunus Emre'nin, Hacı Bektaş-ı Veli'nin, Niyazi-i Mısru00ee'nin, Aziz Mahmud Hüdayu00ee'nin ve İbrahim Hakkı Hazretleri'nin manevi sofralarından beslenen mübarek halkımız bu adamlara mecbur ve mahkum değil. Bırakıp gitsinler, siyaset dünyasını berbat etmesinler. Üstelik tuhaf olan husus şu: O çirkin sözler sarf edilirken salonda bulunan bazı partili bayanlar nasıl olur da alkış tuttular. Bu sözleri normal mi karşıladılar, kendilerine başkası tarafından söylenseydi hoş mu göreceklerdi? Bu ne biçim, akıl, iz'an, anlayış, anlamak mümkün değil. Üstelik bazıları pervasızca kalkıp o iğrenç sözleri savunmaya ve tevil etmeye çalışıyor. Efendiler, bilmez misiniz ki "Zırva tevil götürmez." Hanımefendiden ve 80 milyon insanımızdan özür dilenmelidir.
Ben bu partide İlhan Kesici ve Mehmet Bekaroğlu gibi vicdanlı, dürüst, toplumun değerlerine saygılı, beyefendi milletvekilleri olduğunu biliyorum. Bence toplumun bu infiali hiç bitmeyecektir. Ben artık onu dinlemeyecek, seyretmeyeceğim. Başbakan da, Cumhurbaşkanı da, bakanlar da bence onunla görüşmeyi kesmelidir. Partililer! Bu işi usulünce bitirin ve o koltuğa layık olmayan kişiyi indirin! Cezasını bulsun ve siyasi hayatı sona ersin. Bu da herkese ders olsun. Siz bunu yapmazsanız millet, en yakın seçimde sizin oylarınızı indirir. Bırakın ana muhalefet, yavru muhalefet partisi bile olamazsınız. İhtimal ki, barajın altında bile kalabilirsiniz. Değmez inanın! Partide o makama layık kişi çok, vicdanlarınızı susturmayın, harekete geçin!