Dolar (USD)
34.49
Euro (EUR)
36.40
Gram Altın
2961.46
BIST 100
9340.6
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
09 Aralık 2021

​Ebu Zer olun ki!..

Cenab-ı Hak (c.c.) cennetliklerden bahsederken; cennete koyulduklarını anlattıktan sonra; “Geçmiş günlerde yaptıklarınıza karşılık olarak âfiyetle yiyin için” buyurulacağını anlatır. (Hakka, 24) Yani bugün bir lütufla, bir mükâfatla karşılaştıysanız; dünya hayatında mükâfata layık bir hayat yaşamınızdan ve güzelliklerinizden dolayıdır. İnsan cennetini de cehennemini de bu dünyadan götürür.

Peygamber Efendimiz (a.s.); “Yedi sınıf var. Hiçbir gölgenin bulunmadığı günde Allah'ın arşının gölgesi altında gölgelenecekler.” buyuruyor. Ne yaptılar, hangi vasıfları taşıdılar, hangi özellikleri vardı da bu özel ilgiye ve iltifata mazhar oldular?

Bu yedi sınıftan ilkinin “Adil yöneticiler” olduğunu haber veriyor Hz. Peygamber (a.s.).

Adalet; düzenli ve dengeli davranmak, her şeyin hakkını vermek, demektir. Kültür, bilgi, mevki, cinsiyet, ırk ve dil farkı gözetmeden insanlara, insan olmaları yönünden eşit davranmak ve haklarını vermektir.

Kuranı Kerim’de adaletle ilgili olarak şöyle buyrulmaktadır: "Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutan ve Allah için şahitlik eden insanlar olun. Hükmünüz veya şahitliğiniz velev ki, kendiniz veya ananız, babanız, yakın hısımlarınızın aleyhine olsun. İsterse onlar, zengin veya fakir bulunsunlar...". (Nisa 135)

"Şüphesiz ki Allah size emanetleri ehline vermenizi, insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder..." (Nisa 58)

Peygamber Efendimiz (a.s.) adil yöneticiden bahsediyor. Adil yönetici denince aklımıza sadece devleti yönetenler gelmemeli.

Toplumdaki görev ve sorumluluklarımıza baktığımızda yöneticilik vasfının sadece devleti yönetenlere mahsus bir vasıf olmadığını görüyoruz. Devletin başında olan idareciler de yönetici, daha alt kademede bir kurumun, bir kuruluşun sorumluları da yönetici, bir fabrikanın genel müdürü, bir teşkilatın idarecisi, daire başkanı, yardımcısı, şefi vs. de yönetici. Hangi kademede olursa olsun kendisine başka insanların sorumluluğu verilmiş olan kimseler de yöneticidir.

Ailede aile reisi yönetici, sınıfta öğretmen yönetici, okulda müdür yönetici…

Uzatabilirsiniz.

Her insanın sosyal konumuna göre bir şekilde yöneticilikle yolu kesişmektedir ve sorumluluğu da yönettiği alanla doğru orantılıdır. Yönettiği alan küçükse daha az sorumluluk sahibidir; daha fazla sayıda insana ve daha geniş yetkilerle yöneticilik yapıyorsa sorumluluğu da o nispette artar.

İnsanın bu yöneticilik esnasında adaleti tesis edememesi bir felakettir. Hangi pozisyonda yönetici olursa olsun adaleti tesis ederek yönetmek başarılabilirse onun karşılığı da “arşın gölgesi altında gölgelenmektir” mahşer meydanında.

Bu ne muhteşem bir müjdedir! Bu ne güzel bir akıbettir!

Yöneticiyle yönettikleri arasında birbirlerini olumlu ya da olumsuz yönde etkileyen bir bağ olabilir.

Yaptığı kimi uygulamalardan dolayı zalim lakabı ile anılmış olan Haccac-ı Zalim adlı, Emevi valisinin yanına birtakım insanların geldiği ve şöyle dedikleri anlatılır: “Biz Hz. Ömer (r.a.)’ı da biliyoruz. Hz. Ömer, adaleti ile ismi bütün dünyada duyulmuş ve ismi zihinlere ve tarihe kazınmış büyük bir insandır. Sen neden Ömer gibi adil olmayı seçmiyorsun da insanlara zulmediyorsun, haksızlık yapıyorsun ey Haccac?”

Haccac, zalim bir adamdır. Kötülükleri, yaptıkları uygulamalarıyla zalim ismini hak edecek yanlışları vardır. O zalim adamdan tarihe geçen güzel bir cümle sadır olmuştur: “Siz Ömer'in döneminde yaşayan Ebu Zer’ler gibi olun. Ebu Zer (r.a.) gibi zahit, Ebu Zer gibi dünyaya kıymet vermeyen, Ebu Zer gibi haram yemeyen, Ebu Zer gibi Allah'ın rızasını her şeyin önünde tutan kimseler olun; ben de Ömer gibi olayım.”

Tabiki bu söz Haccac’ın yaptığı yanlışları ve zulümleri meşrulaştırmaz, haklı hale getirmez ama adil bir muamele görebilmek için bizim de adil olmaya, adalete layık olmaya gayret etmemiz gerekir.

Adalete layık olmak ve adaletle muamele edilmek arasında bir ilişki olduğu hakikatini gözden uzak tutmamak gerekir. Eğer kişi, haksızlıkta kendi tarafını, taraftarını desteklemezse; her insana Allah’ın emrettiği şekilde ve olması gerektiği gibi davranmayı başarabilirse; bile bile haksızlık ve zulüm olarak nitelendirilebilecek yanlışlar yapmazsa; kendi annesi-babası, kendi nefsi, kendi yakınları bile olsa Hz. Peygamber (a.s.)’ın yaptığı gibi hakkaniyetle, adaletle davranmayı başarabilirse bunun karşılığı Allah'ın arşının gölgesi altında gölgelenmektir.

Çocuklarımız arasında yönetici olarak adalet babaya da anneye de düşen bir sorumluluktur.

İşçileri arasında adalet, fabrikanın patronuna düşen bir sorumluluktur.

Emri altında çalışan memurlar arasında adalet, o kurumun yöneticisine düşen bir sorumluluktur.

Sınıftaki ders verdiği öğrenciler arasında adalet, ders hocasının sorumluluğudur.

Her birimiz sorumlu olduğumuz alanda adil olmayı başarabilirsek bunun neticesinde mükâfatımız Allah'ın arşının gölgesi altında gölgelenmektir.

Rabbim (c.c.) adalet üzere yaşayıp adaleti savunabilmeyi ve mahşerde arşının gölgesi altında gölgelenen mesut insanlardan olabilmeyi nasip eylesin…