Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.01
Gram Altın
3011.18
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
16 Ocak 2022

Ebu Nasr El-Farabi

Büyük filozof, fakih Farabî’yi anlatacağım sizlere. O Farabi ki 1150 yıldır batılılar tarafından el üstünde tutuluyor. İslam dünyasının yeni yeni keşfettiği bu büyük filozof başka bir milletten olsaydı ya da Müslüman olmasaydı kim bilir Türkiye'de ne kadar ilgi görürdü?

Miladi 870’te Türkistan’ın Farab şehri yakınlarında bulunan Vesiç’te dünyaya gelir.Ebu Nasr el-Farabî’nin 950 yılında 80 yaşında iken vefat ettiği söylenir.Babası dönemin askeri komutanlarındandır. Farabî, eğitim ve kültür alanında büyük bir merkez olan Farab’da iyi bir tahsilin ardından bir süre kadılık yapar.

Farabi’nin fikirleri Buhara ve Semerkant’ın ardında gittiği Bağdat’ta gelişti. Dönemin kültür merkezi olan Bağdat’ta hem büyük Arap dilcisi İbn Serrac’dan dil öğrenir hem de hocasına mantık öğretirdi. Bu dönemde kırklı yaşlarında olan Farabi, Nesturî bir Hristiyan olan Metta İbn Yunus’tan mantık dersleri de alıyordu.

Bilgi, hikmet sevgisi peşinde olan Farabi’nin asıl serüveni Harran’a yolculuğu esnasında Yunan felsefesi ile tanıştıktan sonra başlar. Bu konuda Harranlı Yuhanna bin Haylan’dan felsefe ve mantık dersleri alarak bu alandaki ününe kavuşur. Şam ve Antakya gibi felsefenin tartışıldığı bölgelere yolculuklarını gerçekleştiren Farabi yeniden Bağdat’a döner ve eserlerinin büyük bir kısmını 20 yıl boyunca kaldığı Bağdat’ta yazar. Ancak Bağdat’ta karışıklıkların çıkması üzerine Şam’a döner.

Dönemin Emiri Seyfuddevle ile tanıştıktan sonra Seyfuddevle kendisini sarayında ağırlar. Her zamanki gibi üzerindeki Türk kıyafetleriile emirin huzuruna çıkan Farabi’ye Seyfuddevleoturmasını söyler. Farabî, “Kendi yerime mi, senin yerine mi?” diye sorar. Seyfuddevle, “Kendi yerine” deyince Farabi gidip Emirin yanına oturur hatta onu oturduğu yerden ağır ağır iterek Emir’in yerine oturduğu söylenir.

Bu oturumda Farabi’ye çokça soru sorulur. Hepsini yanıtlayan Farabi’ye orada hazır bulunan alimler de sorular sorar. Hepsini cevaplayan Farabi’nin söylediklerini bir süre sonra alimler not almaya başlarlar.

Farabi dünya malına değer vermez ve ilimle meşguliyetinin önüne hiçbir şeyi geçirmezdi. Öyle ki Emirlerin kendisine verdikleri paradan sadece günlük harcaması olan birkaç gümüş dirhemi kabul ederdi.

Batılıların Aristo’dan sonra kendisine “Muallim-i Sani” ünvanını layık görmesi, onun mantık ve felsefe alanında geldiği yeri öğrenmemiz için yeterlidir.

İlimleri tasnif ederken Farabî, döneminden asırlarca sonrasına da rehberlik etmiştir:

1. Dil yani sarf, 2. Mantık, 3. Matematik, (Aritmetik, geometri, mekanik, müzik, optik), 4. Fizik, Metafizik, 5. Medeni ilimler (Kelam, siyaset, ahlak, fıkıh).

Büyük düşünür Farabi’nin mantık ve felsefe alanındaki paradigması çağının çok ötesine hükmetmiştir. Onun bu alanda kurduğu sistemde varlık, manevi boyutunun yanısıra geometri ile matematik ile metafizik ile donatılan ilkeye göre anlaşılır.

Farabi, evrendeki her varlığı ve bütün hadiseleri sebep sonuç ilişkisi bağlamında ele alır. Bu sistemdeher birvarlık bir sonrakinin maddesi, onu da bunun sûreti kabul eder. Bu durum mükemmelden daha az mükemmele doğru olur ama bu süreç zor geçer ve çokça zaman alır.

Farabi, varlıkta ilk sıraya Tanrı’yı yerleştirir. Varlığı zorunlu varlık, varlığını başka bir şeye ihtiyaç duymayan varlık Allah’dır cc.

Kimi Farabi yorumcularına göre Farabi alemi/evreni“Ay altı-Ay üstü alem” şeklinde sıralayarak, Ay-Üstü alemde en altta Faal Akıl, Ay-Altı alemin en üstünde de insan bulunur. İnsan düşüncede tekamüle erdikçe Ay üstü alemle irtibat sağlayabilir, der.

Farabî sudur, feyz, semaniler, nübüvvet, tahayyül, vacib-mümkin gibi felsefesini açıklayan kavramlara mantıkta ‘burhan’ı, tümevarımı gereğince kullanmıştır.

Gördüğünüz gibi bu büyük dehayı anlatmak için bir yazı yeterli gelmiyor. Başka zaman inşaallah Mantık, felsefe ve ontolojisi ile ilgili de yazarız.