Dolar (USD)
32.53
Euro (EUR)
34.79
Gram Altın
2429.44
BIST 100
9722.09
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

06 May 2020

EBA bir tavşana kaç tazıya tut yeri haline gelmemeli!

Fikircoğrafyası YouTube kanalı için Özgür Eğitim-Sen Genel Başkanı Abdulbaki Değer ile birlikte gerçekleştirdiğimiz video söyleşilerin sonuncusu, EBA uygulaması ve uzaktan eğitim üzerineydi.

Uzaktan eğitim ve EBA seferberliği abartıldı mı?” başlıklı söyleşimizde MEB’in konuya yaklaşımı nedeniyle EBA uygulamasının bir sayı ve skor meselesine indirgenip indirgenmediğini sorgulamıştık. Ayrıca EBA’da tüm kademelerde canlı ders anlatımına başlandığı şu günlerde öğrenci ve öğretmen kullanımını arttırmak için bilhassa öğretmenlere yönelik il, ilçe ve okul müdürlükleri silsilesi ile gerçekleşen bürokratik markajın işin maksat ve ruhunu zedelediğini belirtmiştik.

Söyleşimizin yayınlanmasından sonra iki dikkat çekici haber ile ertesi gün karşılaştım.

İlk haberin başlığı şuydu: “MEB’den Öğretmenlere EBA Puanları Uyarısı”

EBA’da öğretmenler her yaptıkları çalışma ve etkinlik için puan alıyorlar. Ve puanlar öğretmenlerin okulda, il ve ilçede sıralamalarını belirliyor. Bu nedenle bir çok öğretmen EBA puanlarını arttırmak için çok fazla aynı uygulamayı EBA’ya yükleyerek puanlarını arttırma yoluna gidince MEB’den uyarı gelmiş.

Uyarı şu: “Değerli Öğretmenimiz, EBA’da yaptığınız işlemlerden kazandığınız puanların günlük üst sınırı bulunmaktadır. Her işlem için bu üst sınıra ulaştığınızda, gün içerisinde aynı işlemden başka puan kazanamayacağınızı hatırlatmak isteriz.”

İkinci haber ise bizzat Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk tarafından yapılan açıklamadan oluşuyordu.

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk; “Ziya Öğretmen ile Eğitim Buluşmaları” etkinliği kapsamında video konferans yöntemiyle öğretmenler ile buluşmuş. Bu buluşmalarda Bakan Ziya Selçuk korona döneminde öğretmenlerin fedakârca çalıştığını ve büyük işler yaptığını fakat kamuoyunda bu algıyı güçlendirilmesi gerektiği aksi takdirde daha sonra öğretmenler boş boş oturup maaş aldılar diyenlerin olacağını söylemiş.

Haberde Bakan Ziya Selçuk’un söyledikleri kelimesi kelimesine şöyle aktarılmış:

“Fakat genel olarak baktığımızda öğretmenler ne yapıyorlar? Polisler çalışıyorlar, doktorlar çalışıyorlar, öğretmenler ne yapıyor? Öğretmenlerin ne yaptığı konusunda kamuoyunda algıyı çok güçlendirmemiz lazım ve sizin neler yaptığınızı sosyal medyada bombardıman halinde sunmamız lazım ama bunun için de örgütlü davranmamız lazım organize olmamız lazım yani zümrelerle ilçe müdürlükleri ile okul müdürlükleri ile sivil toplum kuruluşları ile efendim bazı vakıf dernek vesaire gibi kuruluşlarla başka Bakanlıkların kuruluşlarıyla irtibat haline geçip öğretmenler neler yapıyor, sosyal medyada özellikle bir bombardıman halinde sunmamız lazım. Eğer bunu ispat etmezsek korana döneminden sonra şöyle bir şey çıkacak öğretmenler boş boş durdular hiçbir şey yapmadılar, boşu boşuna, maaş alıyorlar diyecekler. Ve biz bunu engelleyemeyeceğiz ama biz biliyoruz siz biliyorsunuz ki öğretmenler çalışıyorlar. EBA'daki istatistiklere bakıyorum, efendim kaç öğretmenimizin günlük olarak girdiğini ne kadar süre çalıştığını kaç tane canlı sınıf yapıldığını bunların hepsinin sayısına her gün bakıyorum. Ama bunları ne yapmamız lazım somut olarak kamuoyu ile paylaşmamız lazım. Sizin yaptığınız işleri kamuoyunda bilinir hale getirmeniz lazım. Velilere karşı sivil toplum kuruluşlarına karşı resmi kuruluşlarına karşı medyaya karşı sosyal medyada buralarda bilinirlik anlamında öğretmenlerin ne yaptığını her gün her saat bir şekilde vurgulamamız lazım. Bunu nasıl organize ederiz nasıl sistemli hale getiririz? Ne yapmamız lazım ki toplumda korona döneminde öğretmenlerin büyük başarısı diye bir hikâye yazabilirim. Bu hikâye yazabilmek için bunun kamu iletişim planı ne olmalı bunu nasıl paylaşmalıyız nasıl organize olmalıyız.”

Ziya Selçuk’un kamuoyundaki öğretmen algısına yönelik endişesinde samimi olduğuna inanıyorum. Bunda zerre miktarda şüphem yok. Öğretmen düşmanlığı metastaz yaptığı için kendilerinden ümidi kestiğimiz ve ellerinden gelse “Öğretmenler dersleri bitince niye evlerine gidiyorlar ki?, Taş ocaklarına gitsinler birkaç saat de orada çalışsınlar!”, diyecek tıynette mebzul miktarda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı var. Bunu biliyoruz. Muhtemelen Sayın Bakan da bildiği için böyle bir endişe yaşıyor.

Ne var ki uzaktan eğitim ve EBA, öğretmenin çalıştığına kamuoyunu ikna etmek için oluşturulmuş bir platforma indirgeniyorsa onu bilelim!

Yahut diğer haberde olduğu gibi puan ile “teşvik” gören öğretmenin skor arayışına cevap verme platformu olarak iş görecekse onu da bilelim!

Şu kadarını söyleyelim; öğretmene ilişkin olumsuz kamuoyu algısı sanıldığı gibi performans bağımlı değildir. Öğretmene ilişkin algıda belirleyici olan sınıfsal bir durum var. Bu biraz teferruatlı bir anlatım istiyor; onun için şimdi giremeyeceğim. İkinci önemli bir husus ise mesleğin kamusal alanda gördüğü/ göremediği muamele; prestij. Son olarak ise mesleğin ekonomik ederi /değeri.

Şimdi, bunlara ilişkin bir iyileştirmeyi konuşacaksak konuşalım; gerisi laf-u güzaftır.

MEB’in burada tavşana kaç tazıya tut modundan çıkması lazım!

Algı kötü deyip performans icat etmek; performansı puana tabi tutup kötü olan algıyı ikrar edercesine performansı tekrar eden bir sürekliliğe çevirmek, bunu yaparken EBA’yı bahane kılmak….

Yanlış!