Dolar (USD)
34.56
Euro (EUR)
36.18
Gram Altın
3000.04
BIST 100
9446.68
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
27 Kasım 2023

Duyarlılığın yitimi ve şiddet

İnsan kolaylıkla şiddet yapan, savaş arzuları canlanan, küfür ve hakareti günlük hayatının bir parçası haline getirebilen bir varlığa dönüşebilmektedir. Şiddet, aslında, insanın doğal bir özelliği değildir. İnsan olmak, şiddete mahkum olmak anlamına gelmemektedir. Şiddet, insanın sonradan öğrendiği bir şeydir. İnsanı şiddete mahkum eden, insan doğası değil, insanın içinde yaşadığı kültür ve toplumdur.

Bir toplum ve kültürün şiddeti kabul etmesi ve meşrulaştırması, insanların kolaylıkla birer şiddet makinasına dönüşmesine neden olmaktadır. Günümüzde toplum, şiddeti, küfrü ve hakareti günlük ilişkilerin doğal bir parçası olarak kabul etmektedir. Bazı alanlar, küfür ve şiddetle özdeşleştirilmektedir. Futbol, şiddetin, küfrün ve hakaretin egemen olduğu bir alan olarak kabul edilmektedir. Bir futbol maçında küfretmek, bir boşalma biçimi olarak görülmekte ve meşrulaştırılmaktadır. Küfrün, hakaretin ve şiddetin hiçbir şekilde meşru görülmeyeceği alan, aslında spor ve futbol olmalıdır.

Küfür, hakaret ve şiddeti siyaset alanında normal kabul eden bir toplumsal atmosferin ve kültürel bir çevrenin oluşması her zaman ihtimal dahilindedir. Tehdit, küfür ve hakaret dilinin siyasal hayatın bir parçası veya kendisi haline gelmesi, o toplum hayatı üzerinde derin yozlaşmalara neden olmaktadır. Siyaset alanı, güç mücadelesi uğruna küfrü, hakareti ve zorbalığı araçsallaştırabilmektedir. Küfür, hakaret ve şiddet, siyaset değil, siyasetin ortadan kaldırılmasıdır. Siyaset, barışı, nezaketi, iş birliğini, ilişkiyi, dinlemeyi ve birbirine tahammül etmeyi gerekli kılmaktadır. Siyasetin varlık nedeni, toplumsal sorunların şiddet yoluyla değil, diyalojik ve demokratik yollarla çözüm imkanlarını yaratmaktır.

Şiddetin, küfrün ve hakaretin cinsellikle bütünleştirilmesi, çok tehlikeli bir yozlaşma durumudur. Erkekler, cinsellik üzerinden küfür ve hakaret etmekte ve şiddet uygulamaktadırlar. Erkeklerin cinsel içerikli küfürleri ve hakaretleri, günlük hayatın ayrılmaz bir parçası haline gelmiş durumdadır. Erkek kimliğinin cinsel şiddet, küfür ve hakaret üzerine inşa edilmesi, siyaset başta olmak üzere bütün sosyal alanların çürümesine yol açmaktadır. Erkek kimliğinin cinsel şiddet ve küfürden arınmış olarak inşa edilmesi, hepimizin önünde duran çetin bir meydan okumadır.

Güç, servet ve şehvet sahibi olan kişilerde şiddet eğilimi çok yüksektir. Sahip oldukları siyasi, ekonomik ve cinsel imkanlar sayesinde kendilerini evrenin merkezi sayan kişiler, sadece kendilerini değerli, diğer insanları ise değersiz ve önemsiz nesneler olarak görmektedirler. Narsist kişiler, kendilerine değer veren kişiler değildirler. Narsist kişiler, kendilerini değerli ve üstün kılmak için kendileri dışında herkesi değersizleştiren ve hiçleştiren kişiliklerdir. Narsist kişiler, eğitim, din, ticaret, siyaset başta alanlara küfrü, hakareti, nefreti, kabalığı ve şiddeti hakim kılarlar.

İnsan, mükemmel bir varlık değildir. Bütün insan davranışları, düşünceleri, duyguları ve pratikleri eleştiriye tabidir. Kendilerinin eleştiriden muaf tutulması gerektiği şeklinde bir yanılsama içinde olanlar, toplumda tehdit, küfür, hakaret ve şiddet yoluyla bir baskı ve korku sarmalı yaratarak amaçlarına ulaşmaya çalışırlar. Şiddete, küfre, hakarete ve kabalığa karşı en etkili yol insani bir eleştiri kültürünün inşası için çaba göstermektir. Küfrü, hakareti, kabalığı, zorbalığı ve şiddeti var eden şey, eleştiri yokluğudur.

Küfrün, hakaretin, şiddetin ve kabalığın günlük hayatın olağan bir pratiği haline gelmesi, çok tehlikeli bir sosyal çürüme halinin oluştuğunun göstergesidir. İnsanlar duygusuzlaştıkça düşüncesiz hale gelmektedirler. Duygu ve düşüncesi körelenler, küfür, hakaret, kabalık ve baskı yoluna başvurmaktadırlar. Onlar için küfür, hakaret, kabalık ve tehdit, kendini hakim kılmanın ve ifade etmenin bir yolu olarak görülmektedir. Küfür, kabalık ve şiddet, insanın duyarsızlaşması demektir. Başkalarının acılarına, sorunlarına, ihtiyaçlarına, fikirlerine, ideallerine kısacası başkalarının insanlığına ve canlılığına duyarsızlaşan kişiler, gruplar ve yapılar, küfrü, hakareti ve şiddeti sürekli olarak kullanmaktadırlar.