Duyarlılığın yitimi ve şiddet
İnsan kolaylıkla şiddet yapan, savaş arzuları canlanan, küfür ve hakareti günlük hayatının bir parçası haline getirebilen bir varlığa dönüşebilmektedir. Şiddet, aslında, insanın doğal bir özelliği değildir. İnsan olmak, şiddete mahkum olmak anlamına gelmemektedir. Şiddet, insanın sonradan öğrendiği bir şeydir. İnsanı şiddete mahkum eden, insan doğası değil, insanın içinde yaşadığı kültür ve toplumdur.
Bir toplum ve kültürün şiddeti kabul etmesi ve
meşrulaştırması, insanların kolaylıkla birer şiddet makinasına dönüşmesine
neden olmaktadır. Günümüzde toplum, şiddeti, küfrü ve hakareti günlük
ilişkilerin doğal bir parçası olarak kabul etmektedir. Bazı alanlar, küfür ve
şiddetle özdeşleştirilmektedir. Futbol, şiddetin, küfrün ve hakaretin egemen
olduğu bir alan olarak kabul edilmektedir.
Bir futbol maçında küfretmek, bir boşalma biçimi olarak görülmekte ve
meşrulaştırılmaktadır. Küfrün, hakaretin ve şiddetin hiçbir şekilde meşru
görülmeyeceği alan, aslında spor ve futbol olmalıdır.
Küfür, hakaret ve şiddeti siyaset alanında normal kabul eden
bir toplumsal atmosferin ve kültürel bir çevrenin oluşması her zaman ihtimal
dahilindedir. Tehdit, küfür ve hakaret dilinin siyasal hayatın bir parçası veya
kendisi haline gelmesi, o toplum hayatı üzerinde derin yozlaşmalara neden
olmaktadır. Siyaset alanı, güç mücadelesi uğruna küfrü, hakareti ve zorbalığı
araçsallaştırabilmektedir. Küfür, hakaret ve şiddet, siyaset değil, siyasetin
ortadan kaldırılmasıdır. Siyaset, barışı, nezaketi, iş birliğini, ilişkiyi,
dinlemeyi ve birbirine tahammül etmeyi gerekli kılmaktadır. Siyasetin varlık
nedeni, toplumsal sorunların şiddet yoluyla değil, diyalojik ve demokratik
yollarla çözüm imkanlarını yaratmaktır.
Şiddetin, küfrün ve hakaretin cinsellikle bütünleştirilmesi,
çok tehlikeli bir yozlaşma durumudur. Erkekler, cinsellik üzerinden küfür ve
hakaret etmekte ve şiddet uygulamaktadırlar. Erkeklerin cinsel içerikli
küfürleri ve hakaretleri, günlük hayatın ayrılmaz bir parçası haline gelmiş
durumdadır. Erkek kimliğinin cinsel şiddet, küfür ve hakaret üzerine inşa
edilmesi, siyaset başta olmak üzere bütün sosyal alanların çürümesine yol
açmaktadır. Erkek kimliğinin cinsel şiddet ve küfürden arınmış olarak inşa edilmesi,
hepimizin önünde duran çetin bir meydan okumadır.
Güç, servet ve şehvet sahibi olan kişilerde şiddet eğilimi
çok yüksektir. Sahip oldukları siyasi, ekonomik ve cinsel imkanlar sayesinde
kendilerini evrenin merkezi sayan kişiler, sadece kendilerini değerli, diğer
insanları ise değersiz ve önemsiz nesneler olarak görmektedirler. Narsist
kişiler, kendilerine değer veren kişiler değildirler. Narsist kişiler,
kendilerini değerli ve üstün kılmak için kendileri dışında herkesi
değersizleştiren ve hiçleştiren kişiliklerdir. Narsist kişiler, eğitim, din,
ticaret, siyaset başta alanlara küfrü, hakareti, nefreti, kabalığı ve şiddeti
hakim kılarlar.
İnsan, mükemmel bir varlık değildir. Bütün insan
davranışları, düşünceleri, duyguları ve pratikleri eleştiriye tabidir.
Kendilerinin eleştiriden muaf tutulması gerektiği şeklinde bir yanılsama içinde
olanlar, toplumda tehdit, küfür, hakaret ve şiddet yoluyla bir baskı ve korku
sarmalı yaratarak amaçlarına ulaşmaya çalışırlar. Şiddete, küfre, hakarete ve
kabalığa karşı en etkili yol insani bir eleştiri kültürünün inşası için çaba
göstermektir. Küfrü, hakareti, kabalığı, zorbalığı ve şiddeti var eden şey, eleştiri
yokluğudur.
Küfrün, hakaretin, şiddetin ve kabalığın günlük hayatın
olağan bir pratiği haline gelmesi, çok tehlikeli bir sosyal çürüme halinin
oluştuğunun göstergesidir. İnsanlar duygusuzlaştıkça düşüncesiz hale
gelmektedirler. Duygu ve düşüncesi körelenler, küfür, hakaret, kabalık ve baskı
yoluna başvurmaktadırlar. Onlar için küfür, hakaret, kabalık ve tehdit, kendini
hakim kılmanın ve ifade etmenin bir yolu olarak görülmektedir. Küfür, kabalık
ve şiddet, insanın duyarsızlaşması demektir. Başkalarının acılarına, sorunlarına,
ihtiyaçlarına, fikirlerine, ideallerine kısacası başkalarının insanlığına ve
canlılığına duyarsızlaşan kişiler, gruplar ve yapılar, küfrü, hakareti ve
şiddeti sürekli olarak kullanmaktadırlar.