Dolar (USD)
34.72
Euro (EUR)
36.58
Gram Altın
2959.45
BIST 100
9886.05
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
04 Aralık 2024

Düşünsel Gettolaşma

Osmanlı’nın önemli aydınlarından olan Namık Kemal’e atfedilen güzel bir söz vardır; “Barika-i Hakikat müsademe-i efkardan doğar.” Gerçekten Osmanlı’nın son dönemlerinde, bilhassa Meşrutiyet döneminde çok ciddi fikirsel tartışmalar izlenebilir. Bu yazıların içeriklerine baktığımızda, kalite olarak bugünden daha önde ve karşılıklı tartışmalarla beslenen bir etkileşim içinde olduğunu görmekteyiz.

“Hakikat nedir” sorusu her dönemde tekrar edilmesi ve üretilenlerin bu soru etrafında yeniden gözden geçirilmesi gereken bir merkezilik hüviyetindedir. Felsefeciler bu soru etrafında bir sistem kurabilirler. Özellikle zihinsel karmaşanın arttığı zaman diliminde hakikat sorusuna yeniden dönülmesi, birçok cürufun geride bırakılması açısından işlevseldir. Hakikat ışığının doğabilmesi de ancak fikirlerin birbiriyle karşılaşması, yani farklı fikirlerin birbirleriyle etkileşimi sonucunda ortaya çıkmaktadır.

Aslında 1980 ve 1990’lı yıllarda fikri farklılıklar gazete ve dergi yayınları üzerinden kendisini göstermekte idi ve hatta farklı düşünsel, felsefi, ideolojik zaviyeden tartışmalar da canlı idi. Bu minvalde İslamcı, solcu, sağcı vb. perspektiflerden yapılan tartışmalarda en azından her bir kategori Türkiye ve dünyadaki sorunlar etrafında birbirini de eleştirerek yazılar kaleme almakta idiler. Bu anlamda birbirlerine değmekte idiler.

Fakat bugün gelinen noktada manzara iki boyutlu olarak değişmiştir. Birincisi, İslamcı, solcu ve sağcı gibi düşünsel ve ideolojik kategoriler birbirine benzediğinden aralarındaki farklılık oldukça flulaşmıştır. İkincisi, artık bu kategoriler birbirlerine değmedikleri yani bir entelektüel tartışma yapmadıkları için gettolaşmış görünmektedirler.

Son otuz yıl içerisinde neler değişmiştir ve ne yönde değişmiştir? Bunları birkaç boyutlu olarak analiz edebiliriz. Birincisi, postmodern bir dönemin niteliklerini göstermesi hatta gündelik yaşamı egemenliği altına almasıdır. Postmodernlik hakkında konumuzla bağlantılı üç niteliği öne çıkarabiliriz. Bunlar; görelilik, tüketim ve kültür endüstrisinin yaygınlaşmasıdır.

Postmodernlik merkezi devreden çıkardığı için, bir hakikat noktasından başlayarak dünyayı ve evreni tanımlamayı geçersizleştirmiştir. Belki burada farklı fikirlerin kendilerinden başlayarak bir düşünce ortaya koyabilse de, neticede bunlar göreli ve sınırlı geçerlilik alanına sahiptirler. Bir hakikat fikri üzerinden tartışma geliştiremediği için gündelik hayat ve pragmatizmin içinde “hakiki” bir tartışma yapmaktan uzaklaşılmış görünmektedir. Pragmatizm ise bir benzeşme yaratmaktadır.

Dikkat edilirse bugün kendilerine görünüşte bir perspektif belirleyen gazete ve dergilerin “hakikat” değil güç ve iktidar kavramı etrafında kategorize olduklarını görmekteyiz. Postmodern durumun yeni kavramı olan post/truth yani “hakikat sonrası”nın pragmatizmi, bir gücün hakikati etrafında belirginlik kazanmaktadır. Burada farklı fikirlerin birbirine benzeşmesi, postmodern küresel ulus aşırı sermayenin hakimiyeti ile mümkün olmuştur.

Kültür bir endüstri haline getirildiğinden, artık fikirlerin popüleştirildiği, popüler kültürün egemenliğini artırdığını görmekteyiz. Dolayısıyla popülerleşme bir yandan hiyerarşiyi kaldırarak entelektüel kültürü eritmiş; diğer yandan toplumdaki insanları vasatlaştırmıştır. Üstelik iletişim araçlarının yaygınlaşması, herkesi “bilgin” kıldığı için fikirsel tartışmaları da zayıflatmış görünmektedir. Aslında entelektüellik rolü hala önemini kaybetmiş değildir. Entelektüele değerli kılan fikri perspektifinden analiz yapmasıdır.

Üçüncüsü de, tüketim kültürü insanların eşya ile ilişkilerini değiştirmiş ve bu minvalde insan ve fikirleri de tüketimin konusu olmuştur. Dikkat edilirse, artık fikirlerin uyandırdığı bir heyecan kalmadığı gibi, hem entelektüel hem de halkın düşünceye ilgisi de azalmıştır.

Dolayısıyla böyle bir ilgi ve heyecan eksikliğinin de beslediği bir ortamda hala ideoloji, felsefe ve düşünce kalmışsa, bunlar da kendi gettolarında nefes almaya çalışmaktadırlar.