Dolar (USD)
32.55
Euro (EUR)
34.86
Gram Altın
2432.15
BIST 100
9645.02
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

10 Nisan 2022

Düşünmek için Bir Nokta

Bir Nokta dergisinin Mart 2022 sayısını elime ilk aldığımda şu notları dergiye bir haşiye olarak ekletmiştim. “Ufukta bir ışık varsa belli ki “Bir Nokta” var. Mürsel Sönmez üstadımız, Küresel Kötülüğe karşı sapanla taş atan bir direnişçi edasıyla yazmış yazacağını. Mart 2022 sayısı geldi.” Mürsel Sönmez üstadımız Küresel Kötülüğe karşı sapanla taş atan bir direnişçi edasıyla yazmış yazacağını. Mart 2022 sayısı geldi.” Aşk olsun.

Bir Nokta dergisinin Mart 2022 sayısı elime ulaştığı gün kaybolmuştu. Bir hafta sonra buldum. Bu süreçte dergiyi baştan sona okuma imkânı bulamamıştım. Ama her zamanki gibi “belki dergi kaybolur hissi de olmuştu bende” kıymetli düşünürümüz-üstadımız Mürsel Sönmez’in imzalı editörden yazısını iki üç defa okumuş, kendimce kozmik ilan ettiğim bazı “ifade-kavram-kelimelerin” altını çizmiştim. Mürsel Sönmez’in şairlik ve yazarlık yönünü besleyen düşünür ve mütefekkir yanı da mündemiçtir. Dil bilim ve anlam bilim, üzerinde uzmanlık belgesi almış olmama rağmen Mürsel Sönmez için düşünür ve mütefekkir kavramlarının iki ayrı şemsiyeden gölge oluşturduğunu söylemek zorundayım. Şunu diyorum aslında: Mürsel Sönmez önce düş görür. Bilgi, onun kafasına düşer. O, yere düşer. Sonra kalkar ve kendine gelir. Kendine geldikten sonra mütefekkir hali başlar ve bilgiyi fikre dönüştürür.

İnsan, düşünen bir varlık. Öyleyse kendini düşüneni de düşünecektir. Mürsel Sönmez bu veçhede bir nokta koyar Bir Nokta ile. Ve sonrasında bam telimize dokunan düşünce sarmalı...

Mürsel Sönmez’in kendimce tespit edip ilan ettiğim kozmik bazı kelime, kavram ve ifadelerin altını çizdiğimi söylemiştim.

Neydi bunlar? Söyleyeyim. “Azgın sömürgenlik, telkin, demokrasi düzey, teknolojik dilsizlik, kara siyasa, küresel kötülük, derinsizlik, içerisizlik, laçkalık, sığlık, benperestlik, sanatın fason müşterisi, bam teli, yüreği yan yana atanlar…”

Mürsel Sönmez, Bir Nokta manifestosu kabilinden hakikatin nisyana; gerçeğin karartmaya kurban gittiği bir dönemde bu türlü olumsuzlukların oluşmaması için “Bir Nokta’nın” yirmi iki yıldır ayakta dimdik savaştığını söylüyoruz, der.

Derginin iç sayfalarını usulca çevirdiğimizde yine Mürsel Sönmez’in manifestosunu tanımlayan mısralar yüreğimize serpiliyor.

Devrim bitti çocuklar… Haydi devrim bitti, bir selam geldi.

Bam telimizin ilk ayak sesleri bu mısralarda kendini hissettiriyor. Belki “devrim bitti çocuklar.” Dizesine karşı en güzel cevap yine derginin bir sonraki sayfasında şair Süleyman Çelik’in “Eve Dönüş” şiiriyle verdiği cevaptır.

Çok oyalandık gibi oluyor, haydi gidelim gibi sanki

Çektiğimiz kahırlar, attığımız kahkahalar,

Tüm yaşanmışlıklar bir yorgunluğu biriktiriyor.

Ev çok uzaklarda mı, değil, nefesin yettiği kadar

Şair Süleyman Çelik’in bu mısraları, “devrim bitti, hadi eve gidelim çocuklar.” Mısralarının muhatabı mı bilmiyorum. Ama en güzel cevaplardan biridir.

Devrim denilince seksenli yılların kült devrimi hiç şüphesiz o zamanlar etkisini dünya Müslümanları nezdinde sürdüren İran İslam devrimiydi. Bu devrim, sadece İran’da mukim kalmadı, etkisini bütün Dünya Müslümanlarına taşıyan ve bütün dünyaca makbul görülen (ABD ve İsrail hariç) bir devrimdi. Biz doksanlı yılların birikimini hafızamızda taşıyan insanlar olarak bu devrimden ister istemez etkilendik. Başında “İslam” olan bir ülke var bu dünyada dedik. Durup, bekledik. Maalesef küresel kötülük İran İslam devriminin ölü doğmasına sebep oldu. Irak’la savaş… Ve sonrasında hafızalardaki büyük yorgunluk, bu devrimin tabelalarda, duvar yazılarında “merg ber Amerika” sözü gibi sloganlarla mahdut kıldı.

Bu sözümüzü teyid eden yine Bir Nokta’nın şairlerinden Ali Yıldız’ın “Can Pazarı” adlı şiirinde:

Büyük Yorgunluk sürüyor/

Yamaçlardan aşağıya büyük dalgınlığımız”

Mısralarında gizleniyor. Ya da şair Mürsel Sönmez ve arkadaşlarının yirmi yıldır söylemek istediği bam teli bu mu?