Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
14 Kasım 2021

Düşündüren çizgilerin sanatkârı Osman Suroğlu

Karikatürist ressam Osman Suroğlu, “Seviyeli karikatür çizmek büyük emek istiyor.” diyor.

Ressam ve karikatüristlere hep imrenmişimdir. Bazen biz yazarların sayfalarla, hatta kitaplarla anlatamadığımızı onlar bir çizgiyle, bir resimle, bir karikatürle çok güzel izah ediyorlar. Osman Suroğlu, mükemmel çiziyor. Türkiye’nin aydınlığını, büyüklüğünü, üstünlüğünü anlatıyor. İnsanlarımızın başta bayrak ve ezan olmak üzere mukaddes kavramlara olan bağlılığını dile getiriyor. Muhteşem tarihimize ve vatan coğrafyamızın geniş ufkuna işaret ediyor.

Karikatür sanatıyla lise yıllarında tanışan Suroğlu, o günden beri çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Bugüne kadar pek çok eseri muhtelif gazetede ve dergide yayımlandı. TRT’de çalışmaları değerlendirildi. Yurt içinde ve yurt dışına pek çok sergi açtı. Türkiye’nin ve dünyanın itibarlı ödüllerini aldı. Çocuk kitaplarını resimledi. Kurslar verdi, gençleri yetiştirdi.

Aziz sanatkârımız Osman Suroğlu, fırçanın hakkını ziyadesiyle veriyor. Bize dertlerimizi, meselelerimizi, kaygılarımızı, neşemizi ve hüznümüzü anlatıyor. Sanatkârımızın bütün çizimlerinin ortak noktası nedir diye sorulsa, “Türkiye sevdası” diyebilirim. Temel hedefi umudu yeşertmek ve muhabbeti arttırmaktır. Eline, fırçasına, kalemine, gözüne, gönlüne, yüreğine sağlık dilediğim kıymetli sanatkârımız Osman Suroğlu, sorularımıza cevap verdi:

Kendi çabalarınız ile herhangi bir profesyonel eğitim alma ihtiyacı duymadan sanatınızı icra ettiniz. Sevilen, sayılan ve takip edilen bir sanatkârsınız. Sanatın bir eğitimi olmalı mı, çırak usta münasebeti kurulmalı mı? Mektepli mi, alaylı mı olmak iyi?

Teveccühünüzden dolayı şükranlarımı sunuyorum. Evet, resim ve karikatür eğitimi almadım ancak interneti yoğun olarak kullandığımız son 20 yılı dikkate almazsam, kitaplardan, dergilerden ve sergilerden çok istifade ettim. Çizgimi geliştirirken fikir jimnastiği yaptıran birçok kitap okudum.

En önemlisi karikatür çizmenin peşini hiç bırakmadım. Taslaklar çizdiğim defterimi hiç yanımdan ayırmadım. Yüzlerce ve hatta binlerce taslak karikatürlerimi arşivledim. Sanat eğitimi, teknik olarak zaman kaybını önleyen, karşılıklı etkileşimi sağlayan, o sanata ömrünü vermiş insanların tanıtıldığı bir zaman dilimi. Okul eğitimini yalnız bırakmayacak ve içini dolduracak olan, sanatına sahip çıkma ve dünyadaki uygulamaları da takip ederek devamlı üretme iştiyakıdır.

Eleştirisel ama Hoşgörülü

Çeşitli gazetelerde çizdiniz, sergiler açtınız, kitaplar resimlediniz. Unutamadığınız hatıralarınız olmuştur. Biraz o hatırattan bahseder misiniz?

Gazetelerde yayınlanan karikatürlerim, müşahhas siyasetin dışında, umumi problemleri tenkit etmeye çalışan çizgilerdi. Bütün derdim, elimden geldiğince değişik düşünce sahiplerinin de onaylayacağı, onaylamasa bile hoş göreceği karikatürler ortaya koymaktı. Hiç unutamadığım: Bir karikatürümü zikrederek iktidar ve muhalefet kanadındaki iki tanıdığımın beni ayrı ayrı tebrik ettiğiydi.

Geleneksel Sanata Yönelirdim

Malum bizim hat, ebru, minyatür, nakış gibi klasik sanatlarımız var. Bu sanatları da incelediniz mi? Eserlerinizde gelenekten beslendiğinizi de görüyoruz. Klasik sanatımız ile modern resim arasında bir münasebet kurulabilir mi?

Karikatür sanatını seçmeseydim mutlaka geleneksel sanatlara yönelirdim. Seneler önce hem hat, hem de minyatür kursuna gittim. Ebru denemeleri yaptım. Gayem çok zayıf da olsa bu güzide sanatlarla tanışık olmamdı. Karikatür sanatının avantajıyla kısa bir sürede minyatür sanatında yol aldım. Ancak esas sanatım yolumu kesti. Tanıştığım hat sanatında ise özgür denemeler yapıp bir de sergi açtım. Ebruzen bir kardeşimden aldığım ebru denemelerini karikatür çizgileriyle harmanladım. Düşüncemiz değişik bir sergi açmaktı ancak sanatçı kardeşim işinden ayrılınca yaptığım denemeler arşivimde kaldı.

Dijital Medya Düşünce Ufkunu Törpüledi

Basında çalışmalarınız uzun yıllar çıktı. Son yıllarda gazeteler karikatür, resim ve çizgi roman gibi çalışmalara pek yer vermiyor. Eski gazete okuyucuları bu eksikliği hissediyor. Size göre medya, niçin böyle bir tercihte bulundu?

Galiba bu kopmalar okuyucunun değişmesinden kaynaklandı. Dijital medya adeta derin düşünce ufkunu törpüledi. Eğitim sistemimizin hali ortada. Olan grafik karikatüre oldu. Bol balonlu çizgi bantlar, güzel buluşları bir kenara koyarsak, değerlerimize hassasiyet yoksulluğuna rağmen baş tacı oldu. Halen hükmünü devam ettiriyor. Kural tanımazlıkla hemen üretilip ve hemen tüketilen, ruhi obeziteye sebep olan çizimler… Paylaştığım çalışmalarımda da bunu görüyorum. Sloganik çizgiler ilgi görürken, kavramak için biraz çaba gerektiren çizimler garip kalıyor.

Türkiye’de mizah dergiciliğini, gazetelerin mizaha ve mizahçılara bakışını, karikatüristlerin günümüzdeki durumunu nasıl görüyorsunuz?

Evet demek mümkün değil. İfade ettiğim gibi, (belki istisnaları olabilir), eserleri ahım şahım olmasa da ortalarda gezdirilenler oldukça ve toplumun ve eğitimin şimdiki gidişatı devam ettikçe gerçek karikatür sanatının gelişmesini çok zor.

Dünyanın En Zor Sanatı

Mizahın ciddi bir iş olduğu hep söylenir. Ama pek çok mütedeyyin aile de çocuklarının karikatür çizmesini istemiyor. Sanırım bazı mizah dergilerinin belden aşağı çalışmalara çokça yer vermesinden kaynaklanıyor. Sizce bazı mizah dergileri bu sanata zarar verdi diyebilir miyiz?

Tespitiniz çok doğru. Kurs zamanlarımızı hatırlıyorum. Gerek çocuklarımız ve gerekse daha büyük yaşta olan talebelerim kursa katıldıktan sonra “Ben karikatürün böyle olduğunu bilmiyordum” itirafını yaparlardı. Özellikle grafik karikatür sanatı dünyanın en zor sanatı olarak tarif edilir. Düşünün, bir konu üzerinde titiz bir araştırma yapılacak, yapılan araştırmadan çıkan değerlendirmeler elemeye tabi tutulacak ve o konuyu temsil edecek semboller seçilecek, konu çok derin ve ağır olsa da tek bir karede istenilen mesaj verilecek. Üstelik bu mesaj en az çizgiyle verilecek ve çok gerekmedikçe mutlaka yazısız olacak. En kuvvetli tarafı da özgür yorumlara kapı açacak ve arkasında bir öykü barındıracak. Eğer insanlara rahatsızlık verenleri rahatsız edecekse, bunu masum zihinleri karalamadan yapacak. Renkli bir çizim yapılacaksa o manaya uygun renkler seçilecek. Leke dengesine sadık kalarak gözleri ve zihinleri yormayacak. Üstüne üstlük en azından bana göre müşahhas siyasete girmeden, bütün farklılıklara rağmen düşünen herkesin onayını ve takdirini kazanacak. Yani yaşadığı toplumda ve diğer iklimlerde birleştiricilik derdini taşıyan bir eser olacak. Cihanşümul olacak.

Düşündürürken Ağlatan Çalışmalar

Karikatürün hep güldürdüğü düşünülür. Hâlbuki bazı karikatürlerin okuyucularını hüzünlendirdiğini hatta ağlattığını söyleyebiliriz. Mesela Filistin dramını anlatan Hanzala, bu konuda çok başarılı. Şüphesiz karikatür de mesaj vermeli. Size göre Türkiye’deki sanatçılar bunun farkında mı? Dünyada bugün onca acılar yaşanıyor. Göçmenlerin hâli ortada. Çizgi sanatı bu konuda nasıl kullanılabilir? Mesela siz tamamen göçmen toplulukların ıstırabını dile getiren bir sergi açmak ister misiniz?

Karikatür gülmece sanatı olarak tarif edilir. Ancak buyurduğunuz Naci el-Ali’nin Hanzala tiplemesini ön plana alırsak, çizgiler karikatür sanatını temsil etse de, mesajı bambaşka bir iklimde yer alır. Düşündürürken ağlatan çalışmalar. Mutlaka siz de araştırıyorsunuzdur ülkemizde birkaç dertli çizerin dışında, insanların savaş, göç ve dramlarına ait çizgi paylaşımları sadece birkaç göçmen sanatçının çizgilerinde yer alıyor. İnşallah arzu ettiğiniz bir sergi gerçekleşir ve ben de yer almaya çalışırım.

Çizmek Büyük Emek İster

Sizin çizgileriniz düşündürme odaklı. Son derece anlamlı, ufuk açıcı karikatürleriniz, resimleriniz var. Çizgide eleştiri nasıl olmalı, ne kadar olmalı? Bu konuda sınırlar çizilebilir mi?

Seviyeli karikatür çizmek büyük emek istiyor. Bazen tam yayınlamaya geçerken, küçük bir nokta da olsa yanlış anlaşılabilir kaygısıyla vazgeçtiğim çalışmalar olmuştur.

Çizgi sanatı, televizyonlarda ve giderek yaygınlaşan sosyal medyada, internet gazetelerinde kullanılabilir mi? Buna ihtiyaç var mı?

Yazısız grafik karikatür, eğer hakkı verilmişse arka planında bir öyküyü barındırdığı için ve özgür yoruma kapı açtığı için çoğu zaman bir makaleden çok daha fazla tesir edebiliyor. Yeter ki, muhatabı, karikatürü okumak için biraz gayret sarf etsin. Gayret sarf ettiği için bir yazıdan bin kat daha etkili akılda kalıcılığa sebep olabiliyor.

İnanca Küfretmeden Sinirlerine Dokunmak

Çizgilerinizde akıl, his ve kalp bir arada. Kendinize has mükemmel bir tarzınız var. Zaman zaman bazı Batılı karikatüristler mukaddeslerimize, bilhassa Peygamber Efendimize hakaretler ihtiva eden çalışmalar yapıyorlar. Size göre bir sanatçı inançlara karşı nasıl davranmalı? İyilik ve kötülük arasındaki kadim savaşta çizere düşen görev nedir?

Dâhil olduğumuz değerlerimize göre, hakaret edenlere karşı cevap hakkımızı göz ardı edemeyiz. Ancak hezeyanlara karşı aynı metodu kullanmak bize yakışmaz. İnancımıza hasım olanlara karşı onların tabi oldukları inanca küfretmeden, adeta ruhlarının sinirlerine dokunarak yaptıklarından utanç duymalarına sebep olacak karşılıklar verilebilir. En azından ben bu metodu kullanarak uygulamaya çalışıyorum.

Gerçek Karikatür Sanatı Sahiplenilmeli

Hikâyelerinizi Çocuksu adıyla kitaplaştırmıştınız. Sanatın gelişmesinde çocuklukta atılan tohumlar çok önemlidir. Çocuklarımıza sanatı sevdirebilmek için neler yapılmalı? Ailelere, Milli Eğitim’e ne gibi görevler düşüyor?

Allah razı olsun. En derin yaralarımızdan birine parmak bastınız. Kendi sanatım adına ifade etmem gerekirse, Milli Eğitim sistemimiz gerçekten özgür düşünceyi destekleyen gerçek karikatür sanatını sahiplenmelidir. Gerçek karikatür sanatında eğitim verebilecek sanatçı çok çok azınlıkta. Ancak sahnede olan sanatçılarla öğretmenlerimizi bir araya getirip seminerler düzenlenebilir. Şahit olduğum ve çok etkilendiğim en hazin hareket, sanatçı eğer bir kurumdan emekli olmuşsa artık onun eğitimde yer almaması gerektiği kararıdır. Sanatçı nasıl emekli olur bir türlü havsalam almıyor. Esas tecrübe zaman geçtikçe pekişir. Tam istifade etme zamanında böyle bir bakış, ancak gönül gözü yitirildiğinde gerçekleşir diye düşünüyorum.

İyi Bir Karikatürist ile Tanışmak

Çizgi sanatını seven ve yapmak isteyen gençlerimize neler tavsiye edersiniz?

Uğraşmak istediğimiz sanatı geliştirebilmek ancak o sanatı çok sevmeyle mümkün olur. Seven bir insan sevdiğinin peşini hiçbir zaman bırakmaz. Hangi yaşta olunursa olunsun içinde sanat sevgisi taşıyan herkes mutlaka bir sanatta karar kılıp o sanatı hayatının bir parçası olduğunu kabul etmelidir. Hayatı disipline etmek, içindeki güzellikleri dışarıya aksettirmek yaşamanın manasını kazanmak demektir. Karikatürü seçmek isteyenlere gelince: Resmi iyice öğrendikten sonra, karikatüre yönelmenin en tesirli ayağı, iyi bir karikatüristle tanışmaktır. Gerekirse onunla birlikte çalışabilmektir. Karikatüristle çalışma imkânımız yoksa çizgisini en çok beğendiğimiz bir karikatüristi ustamız olarak telakki edip, aynen onun çizgilerini taklit ederek çalışmalara başlamaktır. Bütün karikatüristler mutlaka bu yolu kullanmışlardır. Zaten bir müddet sonra çok çalışmanın ve incelemenin bir sonucu olarak kendi çizginizi oluşturuyorsunuz. Her gün ama her gün mutlaka bir şeyler çizebilmelidir. Çaresi ise insanları ve çevreyi gözlemlemek, espri bulmada yararı olacak kitapları okumak, en kısa yol olan aforizmaları incelemek, kendini ve insanları sorgulamaktır.