Düşündüren çizgilerin sanatkârı Osman Suroğlu
Karikatürist
ressam Osman Suroğlu, “Seviyeli karikatür çizmek büyük emek istiyor.” diyor.
Ressam ve karikatüristlere hep imrenmişimdir. Bazen
biz yazarların sayfalarla, hatta kitaplarla anlatamadığımızı onlar bir
çizgiyle, bir resimle, bir karikatürle çok güzel izah ediyorlar. Osman Suroğlu,
mükemmel çiziyor. Türkiye’nin aydınlığını, büyüklüğünü, üstünlüğünü anlatıyor.
İnsanlarımızın başta bayrak ve ezan olmak üzere mukaddes kavramlara olan
bağlılığını dile getiriyor. Muhteşem tarihimize ve vatan coğrafyamızın geniş
ufkuna işaret ediyor.
Karikatür sanatıyla lise yıllarında tanışan Suroğlu, o
günden beri çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Bugüne kadar pek çok eseri
muhtelif gazetede ve dergide yayımlandı. TRT’de çalışmaları değerlendirildi.
Yurt içinde ve yurt dışına pek çok sergi açtı. Türkiye’nin ve dünyanın itibarlı
ödüllerini aldı. Çocuk kitaplarını resimledi. Kurslar verdi, gençleri
yetiştirdi.
Aziz sanatkârımız Osman Suroğlu, fırçanın hakkını
ziyadesiyle veriyor. Bize dertlerimizi, meselelerimizi, kaygılarımızı, neşemizi
ve hüznümüzü anlatıyor. Sanatkârımızın bütün çizimlerinin ortak noktası nedir
diye sorulsa, “Türkiye sevdası” diyebilirim. Temel hedefi umudu yeşertmek ve muhabbeti
arttırmaktır. Eline, fırçasına, kalemine, gözüne, gönlüne, yüreğine sağlık
dilediğim kıymetli sanatkârımız Osman Suroğlu, sorularımıza cevap verdi:
Kendi çabalarınız ile herhangi bir profesyonel eğitim
alma ihtiyacı duymadan sanatınızı icra ettiniz. Sevilen, sayılan ve takip
edilen bir sanatkârsınız. Sanatın bir eğitimi olmalı mı, çırak usta münasebeti
kurulmalı mı? Mektepli mi, alaylı mı olmak iyi?
En önemlisi karikatür çizmenin peşini hiç bırakmadım. Taslaklar çizdiğim defterimi hiç yanımdan ayırmadım. Yüzlerce ve hatta binlerce taslak karikatürlerimi arşivledim. Sanat eğitimi, teknik olarak zaman kaybını önleyen, karşılıklı etkileşimi sağlayan, o sanata ömrünü vermiş insanların tanıtıldığı bir zaman dilimi. Okul eğitimini yalnız bırakmayacak ve içini dolduracak olan, sanatına sahip çıkma ve dünyadaki uygulamaları da takip ederek devamlı üretme iştiyakıdır.
Eleştirisel ama
Hoşgörülü
Çeşitli gazetelerde çizdiniz, sergiler açtınız,
kitaplar resimlediniz. Unutamadığınız hatıralarınız olmuştur. Biraz o
hatırattan bahseder misiniz?
Gazetelerde yayınlanan karikatürlerim, müşahhas
siyasetin dışında, umumi problemleri tenkit etmeye çalışan çizgilerdi. Bütün
derdim, elimden geldiğince değişik düşünce sahiplerinin de onaylayacağı,
onaylamasa bile hoş göreceği karikatürler ortaya koymaktı. Hiç unutamadığım:
Bir karikatürümü zikrederek iktidar ve muhalefet kanadındaki iki tanıdığımın
beni ayrı ayrı tebrik ettiğiydi.
Geleneksel Sanata Yönelirdim
Malum bizim hat, ebru, minyatür,
nakış gibi klasik sanatlarımız var. Bu sanatları da incelediniz mi?
Eserlerinizde gelenekten beslendiğinizi de görüyoruz. Klasik sanatımız ile
modern resim arasında bir münasebet kurulabilir mi?
Karikatür sanatını seçmeseydim mutlaka geleneksel
sanatlara yönelirdim. Seneler önce hem hat, hem de minyatür kursuna gittim.
Ebru denemeleri yaptım. Gayem çok zayıf da olsa bu güzide sanatlarla tanışık
olmamdı. Karikatür sanatının avantajıyla kısa bir sürede minyatür sanatında yol
aldım. Ancak esas sanatım yolumu kesti. Tanıştığım hat sanatında ise özgür
denemeler yapıp bir de sergi açtım. Ebruzen bir kardeşimden aldığım ebru
denemelerini karikatür çizgileriyle harmanladım. Düşüncemiz değişik bir sergi
açmaktı ancak sanatçı kardeşim işinden ayrılınca yaptığım denemeler arşivimde
kaldı.
Dijital Medya
Düşünce Ufkunu Törpüledi
Basında çalışmalarınız uzun yıllar
çıktı. Son yıllarda gazeteler karikatür, resim ve çizgi roman gibi çalışmalara
pek yer vermiyor. Eski gazete okuyucuları bu eksikliği hissediyor. Size göre
medya, niçin böyle bir tercihte bulundu?
Türkiye’de mizah dergiciliğini, gazetelerin mizaha ve
mizahçılara bakışını, karikatüristlerin günümüzdeki durumunu nasıl
görüyorsunuz?
Evet
demek mümkün değil. İfade ettiğim gibi, (belki istisnaları olabilir), eserleri
ahım şahım olmasa da ortalarda gezdirilenler oldukça ve toplumun ve eğitimin
şimdiki gidişatı devam ettikçe gerçek karikatür sanatının gelişmesini çok zor.
Dünyanın En Zor
Sanatı
Mizahın ciddi bir iş olduğu hep söylenir. Ama pek çok
mütedeyyin aile de çocuklarının karikatür çizmesini istemiyor. Sanırım bazı
mizah dergilerinin belden aşağı çalışmalara çokça yer vermesinden kaynaklanıyor.
Sizce bazı mizah dergileri bu sanata zarar verdi diyebilir miyiz?
Tespitiniz çok doğru. Kurs zamanlarımızı hatırlıyorum.
Gerek çocuklarımız ve gerekse daha büyük yaşta olan talebelerim kursa
katıldıktan sonra “Ben karikatürün böyle olduğunu bilmiyordum” itirafını
yaparlardı. Özellikle grafik karikatür sanatı dünyanın en zor sanatı olarak
tarif edilir. Düşünün, bir konu üzerinde titiz bir araştırma yapılacak, yapılan
araştırmadan çıkan değerlendirmeler elemeye tabi tutulacak ve o konuyu temsil
edecek semboller seçilecek, konu çok derin ve ağır olsa da tek bir karede
istenilen mesaj verilecek. Üstelik bu mesaj en az çizgiyle verilecek ve çok
gerekmedikçe mutlaka yazısız olacak. En kuvvetli tarafı da özgür yorumlara kapı
açacak ve arkasında bir öykü barındıracak. Eğer insanlara rahatsızlık verenleri
rahatsız edecekse, bunu masum zihinleri karalamadan yapacak. Renkli bir çizim
yapılacaksa o manaya uygun renkler seçilecek. Leke dengesine sadık kalarak
gözleri ve zihinleri yormayacak. Üstüne üstlük en azından bana göre müşahhas
siyasete girmeden, bütün farklılıklara rağmen düşünen herkesin onayını ve
takdirini kazanacak. Yani yaşadığı toplumda ve diğer iklimlerde birleştiricilik
derdini taşıyan bir eser olacak. Cihanşümul olacak.
Düşündürürken
Ağlatan Çalışmalar
Karikatür gülmece sanatı olarak tarif edilir. Ancak
buyurduğunuz Naci el-Ali’nin Hanzala tiplemesini ön plana alırsak, çizgiler
karikatür sanatını temsil etse de, mesajı bambaşka bir iklimde yer alır.
Düşündürürken ağlatan çalışmalar. Mutlaka siz de araştırıyorsunuzdur ülkemizde
birkaç dertli çizerin dışında, insanların savaş, göç ve dramlarına ait çizgi
paylaşımları sadece birkaç göçmen sanatçının çizgilerinde yer alıyor. İnşallah
arzu ettiğiniz bir sergi gerçekleşir ve ben de yer almaya çalışırım.
Çizmek
Büyük Emek İster
Sizin çizgileriniz düşündürme odaklı. Son derece
anlamlı, ufuk açıcı karikatürleriniz, resimleriniz var. Çizgide eleştiri nasıl
olmalı, ne kadar olmalı? Bu konuda sınırlar çizilebilir mi?
Seviyeli karikatür çizmek büyük emek istiyor. Bazen
tam yayınlamaya geçerken, küçük bir nokta da olsa yanlış anlaşılabilir
kaygısıyla vazgeçtiğim çalışmalar olmuştur.
Çizgi sanatı, televizyonlarda ve giderek
yaygınlaşan sosyal medyada, internet gazetelerinde kullanılabilir mi? Buna
ihtiyaç var mı?
Yazısız grafik karikatür, eğer hakkı verilmişse arka
planında bir öyküyü barındırdığı için ve özgür yoruma kapı açtığı için çoğu
zaman bir makaleden çok daha fazla tesir edebiliyor. Yeter ki, muhatabı,
karikatürü okumak için biraz gayret sarf etsin. Gayret sarf ettiği için bir
yazıdan bin kat daha etkili akılda kalıcılığa sebep olabiliyor.
İnanca
Küfretmeden Sinirlerine Dokunmak
Çizgilerinizde akıl, his ve kalp bir arada.
Kendinize has mükemmel bir tarzınız var. Zaman zaman bazı Batılı
karikatüristler mukaddeslerimize, bilhassa Peygamber Efendimize hakaretler
ihtiva eden çalışmalar yapıyorlar. Size göre bir sanatçı inançlara karşı nasıl
davranmalı? İyilik ve kötülük arasındaki kadim savaşta çizere düşen görev
nedir?
Dâhil olduğumuz değerlerimize göre, hakaret edenlere
karşı cevap hakkımızı göz ardı edemeyiz. Ancak hezeyanlara karşı aynı metodu
kullanmak bize yakışmaz. İnancımıza hasım olanlara karşı onların tabi oldukları
inanca küfretmeden, adeta ruhlarının sinirlerine dokunarak yaptıklarından utanç
duymalarına sebep olacak karşılıklar verilebilir. En azından ben bu metodu
kullanarak uygulamaya çalışıyorum.
Gerçek
Karikatür Sanatı Sahiplenilmeli
Hikâyelerinizi Çocuksu adıyla
kitaplaştırmıştınız. Sanatın gelişmesinde çocuklukta atılan tohumlar çok
önemlidir. Çocuklarımıza sanatı sevdirebilmek için neler yapılmalı? Ailelere,
Milli Eğitim’e ne gibi görevler düşüyor?
Allah razı olsun. En derin yaralarımızdan birine
parmak bastınız. Kendi sanatım adına ifade etmem gerekirse, Milli Eğitim
sistemimiz gerçekten özgür düşünceyi destekleyen gerçek karikatür sanatını
sahiplenmelidir. Gerçek karikatür sanatında eğitim verebilecek sanatçı çok çok
azınlıkta. Ancak sahnede olan sanatçılarla öğretmenlerimizi bir araya getirip
seminerler düzenlenebilir. Şahit olduğum ve çok etkilendiğim en hazin hareket,
sanatçı eğer bir kurumdan emekli olmuşsa artık onun eğitimde yer almaması
gerektiği kararıdır. Sanatçı nasıl emekli olur bir türlü havsalam almıyor. Esas
tecrübe zaman geçtikçe pekişir. Tam istifade etme zamanında böyle bir bakış,
ancak gönül gözü yitirildiğinde gerçekleşir diye düşünüyorum.
İyi Bir Karikatürist ile Tanışmak
Çizgi sanatını seven ve yapmak isteyen gençlerimize neler tavsiye edersiniz?
Uğraşmak istediğimiz sanatı geliştirebilmek ancak o
sanatı çok sevmeyle mümkün olur. Seven bir insan sevdiğinin peşini hiçbir zaman
bırakmaz. Hangi yaşta olunursa olunsun içinde sanat sevgisi taşıyan herkes
mutlaka bir sanatta karar kılıp o sanatı hayatının bir parçası olduğunu kabul
etmelidir. Hayatı disipline etmek, içindeki güzellikleri dışarıya aksettirmek
yaşamanın manasını kazanmak demektir. Karikatürü seçmek isteyenlere gelince:
Resmi iyice öğrendikten sonra, karikatüre yönelmenin en tesirli ayağı, iyi bir
karikatüristle tanışmaktır. Gerekirse onunla birlikte çalışabilmektir.
Karikatüristle çalışma imkânımız yoksa çizgisini en çok beğendiğimiz bir
karikatüristi ustamız olarak telakki edip, aynen onun çizgilerini taklit ederek
çalışmalara başlamaktır. Bütün karikatüristler mutlaka bu yolu kullanmışlardır.
Zaten bir müddet sonra çok çalışmanın ve incelemenin bir sonucu olarak kendi
çizginizi oluşturuyorsunuz. Her gün ama her gün mutlaka bir şeyler
çizebilmelidir. Çaresi ise insanları ve çevreyi gözlemlemek, espri bulmada
yararı olacak kitapları okumak, en kısa yol olan aforizmaları incelemek,
kendini ve insanları sorgulamaktır.