Düşünce öldü, yaşasın halkların kutsal cehaleti!
Modern dünyanın değiştirdiği zihniyet ve buna bağlı gelişen tutum, toplum sosyolojisi üzerinde her açıdan etkili olmakta. Gündelik hayattan, alışkanlıklarımızdan tutunuz hayata karşı bakış açımıza, reaksiyonlarımıza varıncaya kadar her öğe zihniyet kodlarımızın ışığında değişir ve şekillenir.
Toplumsal değişim bazen zihinsel değişime ayak uydurmakta zorlanabilir ya da tam tersini görebiliriz. Toplumsal değişikliğe direnen ve mantıksallaştırmakta zorlanan düşünce yapıları da olağan ve insana özgü durumlar…
Hayat o kadar gürültülü akmakta ve toplum ışık hızıyla o kadar çabuk değişmektedir ki insan algı ve düşüncesi buna ayak uydurmakta zorlanabilmektedir. Bu hıza belki diyecek bir şeyimiz yok yalnız dönüşümü gerçekleştiren merkez, odak hepimizin ortak sorunu olmalı! Toplumsal değişim eskiden entelektüeller, düşünce insanları, sanatçılar, akademya üzerinden gerçekleşirken şimdilerde tüm bu saydıklarımızın dışında kalanlar eliyle yapılmaktadır.
Kulağa ne kadar tuhaf ve absürt gelirse gelsin inteliyansiyanın artık âtıl ve etkisiz olduğunu söylemek durumundayım. Topluma yön veren, şekillendiren, yol ve ufuk açan düşünürlerin de yazarların da entelektüellerin de etki alanlarının gittikçe azaldığı acı bir gerçek!
“Ânı yaşa!” Sloganıyla kafalarını âna çevirmiş ve beyinlerini bunu dışındaki her bir unsura kapatmış insanlar için motto günü kurtarmak olmuş. Bırakınız düşünsel derinliği, düşünmeyi unutmuş bir topluma evrilmiş, bir sloganlar cennetine dönüşmüş durumdayız.
Tüm bunları Z ya da alfa kuşağı için söylüyor değilim. Toplumun tüm kesimi oportünist olmuş ve ânı kurtarma peşinde koşuyor.
Bir tür sosyal medya iktidarı yönetiyor insanları! Elinde akıllı telefon olan herkes bu iktidarın tebaaları olarak kendisine sunulmuş özgürlük alanlarında var olmaya çalışıyor!
İçerik üretmenin kolaylığı, fark edilmenin dayanılmaz cazibesi, para kazanma yolunu açması, şöhrete imkan sağlaması, denetimsizlik, aşırı özgür bir ortamın olması her şeyden önce toplumsal değer üretemeyenler için cazip bir mecra oluşturuyor. Düşünsel bir mekanizmadan, toplumsal katkı sağlayacak bilgi birikimi ve donanımdan mahrum tipler için bu alanlar kendilerini gösterecekleri en önemli alanlara dönüşmüş
Örneğin Tiktok gibi etkileşiminin yüksekliğine karşılık niteliğinin can çekiştiği bir alanda cümle kurmaktan aciz insanların ilahi kurtarıcı kişiler gibi ilgi gördüklerini, insanları her açıdan etkilediklerine sıklıkla tanıklık ediyoruz. Ya da kabalığın nirvanasına erişmiş birisi Facebook’ta, X’de vecizeler, kıssalar, özlü sözlerle atanamayan kanaat önderi pozisyonunda duyar kasıp takipçi devşiriyor.
Sadece beş on dakikalık, en fazla bir günlük ömrü olan paylaşımlarla etki alanları düşünürlerden, entelektüellerden fazla olan, anlık yaşam peşinde koşan beyinleri sıfır kilometre insanların yönettiği bir acayip dünya!
Kaç kişi toplumsal dönüşümün fikir sahibi, aklı selim, entelektüel, sanatçılar tarafından/eliyle gerçekleşmesi gerekirken sosyal medyanın şöhret peşinde koşan, çapsız ve cahil üstelik saygısız ve küfürbaz tipleri üzerinden/eliyle gerçekleştiğinin farkında?
Toplumsal zihniyetimizin, tercihlerimizin, alışkanlıklarımızın, yaşam biçimimizin toplumun neredeyse en atıl, düşünmeyen, okumayan, değer üretme ve yarar sağlama amacı olmayan, şöhret ve kazanmak için her yol ve yöntemi meşru gören sığ, oportünist kişileri tarafından dönüştürüldüğünü kimler görüyor? Peki, böylesi acayip ve eğreti bir dönüşümün sonuçları ne olur, uzun vadede nasıl bir topluma dönüşürüz? Üzerine kafa yormamız gereken çok konumuz var vesselam, hem de acil bir şekilde!
X.com/sabihadogann