Düşmanın Kahramanları
Türkiye’nin bölgeler arası güç olma potansiyeli, ekonomi politik dinamikleri hareketlendirdi. Faiz indirimi, dövizin tırmanışı girdabında, yumurta mı tavuktan çıkar, tavuk mu yumurtadan darbı meseline taş çıkartan, enflasyonun sebebi yüksek faiz midir, faizin sebebi yüksek enflasyon mu bilmecesini çözmeye çalışıyoruz.
Biz farketsek
de farketmesek de gözler Türkiye’nin Suriye, Irak, Kıbrıs, Akdeniz, Libya,
Afrika, Kafkaslar, Balkanlar’da atacağı adımlara odaklanmış durumda. Birilerinin
Hz. Mevlana’ya atfettiği, İmam-ı Şafi’nin ‘bir delille kırk alimi ikna ettim, kırk
delille bir cahile laf anlatamadım” mealindeki sözleri Türkiye üzerinde oynanan
oyunlara, kör sağır davrananlara, meselenin Kavala, Demirtaş meselesi
olmadığını, her iki piyonun da birer kullanışlı maşa olduklarını anlatamadık. Gezi ihanetinde meselenin üç beş ağaç
olmadığını anlamak istemeyenler yeni süreçte de Türkiye’nin bölgeler arası güç
olma yolundaki adımlarını engelleyebilmek için emperyalizmin emrinde
çalışıyorlar.
Emperyalizmin
sömüreceği ülkelerde kendi adamını düşmanın kahramanı yapma gibi kötü bir huyu
var. Kavala bırakılsın, Demirtaş’a özgürlük teranilerin arkasında, yeni
gezilere, yeni hendek çukurlara, yeni 15 Temmuzlara hazırlanacak ekipler rahat
rahat çalışsın temennileri yatıyor. İsrail açıkça bizim 15 tane adamımız iş
üstünde yakalandı diyecek değil herhalde. Türkiye’de hukuk ve insan haklarından
dem vuracaklar. Yunanistan biz Kıbrıs’ın tamamını ve Akdeniz’deki bütün enerji
potansiyelini AB ile birlikte istiyoruz demiyor, Türkiye’nin yayılmacı, yeni
Osmanlıcı politikalarının zararlarını anlatıyor.
Soros’un
beslemeleri Bilderbergci Çeviköz’ün yönlendirdiği TESEV üyesi Kılıçdaroğlu’nun
peşinde siyasi ikballerini arayan Akşener’den Davutoğlu’na, Babacan’dan
Karamollaoğlu’na kadar sözde liderliğe soyunan bilimum zevat, düşmanın kahramanı
olabilmek için, Kavala üzerinden yargıya ayar veren 10 ülkenin büyükelçilerinin
arkasında saf tutmakta birbirleriyle yarışıyor.
Fransız Lafarge
firmasının DEAŞ’e, ABD’nin PKK terör örgütüne verdiği destek ayan beyan ortada
iken Türkiye’nin Teröre destek veren, kara para aklayan şüpheli ülkeler
sınıfına sokulmasının anlamının, Suriye’de sakın ha bizim isteğimiz dışında
adım atma mesajından başka ne olabilir.
“Conscience
of a Conservative” (Bir Muhafazakarın Vicdanı) adlı bir kitabın yazarı eski
Cumhuriyetçi Senatör, Ankara’da büyükelçilik görevine aday gösterilmesinden
sonra, “Bu atamayla Biden yönetimi Amerikan dış politikası ve diplomasisinin en
iyi geleneğini yeniden doğruluyor: Partizan politikaların iç mesele olarak
kalması ve diğer ülkelerle ilişkilere karıştırılmaması gerektiği inancı.
Amerikan dış politikası partiler üstü olabilir ve olmalı. Bu benim inancım ve
aynı zamanda taahhüdüm.” İfadeleriyle bizdeki düşmanın kahramanı olacaklara
adeta ders veriyor.
Avrupa
Komisyonu’nun 2021 Genişleme Strateji Belgesi’ndeki Türkiye bölümüne bakanların,
politik ekonomimiz üzerinde kimlerin niçin ve nasıl baskı kurduklarını
anlamaları gerek. Cumhurbaşkanı’nın Merkez Bankası başkanını görevden almasına
kadar her türlü iç tasarrufuna müdahale anlamına gelecek raporda, HDP’nin kapatılmaması
için de şantajlar yer alıyor. Rapor, Kılıçdaroğlu’nun Kavala, Demirtaş ve
askeri öğrenciler neden hapiste söylemini referans alıyor. Zurnanın zırt dediği
yer ise,
Türkiye'nin
giderek daha iddialı hale gelen dış politikasının Ortak Güvenlik ve Savunma
Politikası (ODGP) kapsamındaki AB öncelikleriyle çelişmeye devam ettiği değerlendirmesi
yapılan Raporda, Türkiye'nin Libya, Suriye ve Irak'taki askeri varlığı eleştiriliyor.
Bütün bu
eleştirilere rağmen, Paris İklim Anlaşmasını onaylayan Türkiye’ye, elektrikli
otomobilini, milli tankını, milli mühimmatını, milli denizaltı ve denizüstü
araçlarını, milli savaş uçağını, nükleer enerjisini, uzay araçlarını, İHA ve
SİHA’larını üretmekten başka çare kalmıyor. Türk’ün bölgede varoluş kavgası,
bölgesel güç olarak kalmak mı, bölgeler arası güce dönüşmek mi tercihini
dayatıyor. Düşmanın kahramanları Türkiye’yi bölgeler arası güce dönüştürecek
bütün projeleri, karın tokluğuna veya patates soğana feda edecek bir söylemle
baltalamayı maharet sayıyorlar. Sayılan projelerin yürütülebilmesi için finansman
önemli bir ayak. Bunun için de sürekli kur faiz girdabına sürükleniyoruz. Cumhuriyetin
yüzüncü yılı ekonomik hedefleri her ne kadar tutturulmazsa da Türkiye, 2023,
2051, 2071 hedeflerinden ısrar etmek mecburiyetinde. Biden’in ve Batının düşman
olarak gördüğü Cumhur ittifakı ile müttefik olarak gördüğü ve içlerinden sahte
kahramanlar çıkartmak için her türlü dalavereyi çevirdiği Millet ittifakı
arasında en belirgin ayırım da bu hedeflere sahip çıkıp çıkmamak. Ya batının
istediği gibi hukuk, demokrasi insan hakları söylemleriyle sömürülmeye devam
edeceğiz, veya her türlü sözde eleştiriyi bertaraf ederek, batıya rağmen Türk-İslam
dünyasının merkezi olarak bölgeler arası bir güç haline geleceğiz…. Vesselam….