Dolar (USD)
34.76
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2949.00
BIST 100
9883.06
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
21 Temmuz 2022

Düşman kim?

15 Temmuz 2016’daki FETÖ destekli hain darbe girişiminin üzerinden 6 yıl geçti. Türkiye’nin yaşadığı bu büyük travmanın atlatılması kolay olmadı ve elbette ağır sonuçları oldu. Yargı, emniyet, bürokrasi ve medyanın içerisine sızan alçak bir örgütün uzantılarını tespit edip temizlemek ve mevcut düzenin hızlı bir şekilde değişmesini sağlamak kolay bir iş değil. Yaşanan sürecin toplumu ve haliyle siyaseti dizayn etmesi ise beklenen bir sonuç. Peki 6 yıllık süreçte neler oldu, toplumda ve siyasette neler değişti?

15 Temmuz’dan önce FETÖ’nün tüm medya ve finans kurumlarının önünde yatıp kalkan muhalefet, 15 Temmuz’dan sonra siyasetini adı konulmamış bir ortaklık noktasına getirmeyi başardı. Önce “kontrollü darbe” zehrini kusan, ardından sivil yönetimin ve yargının elini güçlendiren hamlelere “20 Temmuz Darbesi” diyen ana muhalefet partisi lideri, 6 yıl boyunca örgüte “biz buradayız” mesajı vermekten hiç vazgeçmedi. Diğer muhalefet partilerinin de benzer söylemler ve eylemlerde bulunması ile siyasetin ortak paydası olması gereken FETÖ ile mücadele, sadece iktidar bloğunun üzerine kaldı. Bu denli kritik ve ağır bir sorumluluğu iktidar partisi 17/25 Aralık’tan beri zaten taşıyor. Bu süreçte eksikliklerin ve hataların olduğu da yadsınamaz bir gerçek. Fakat asıl acı olan husus iktidar bloğunun bugün sadece FETÖ ile mücadele etmemesi. Türkiye siyasetinin diğer paydaşları, bir miktar oy karşılığında FETÖ’nün pasif ve kaçak mensuplarının kulaklarına hoş gelen söylemler yapmaktan çekinmiyorlar. Dolayısıyla Türkiye’de bir terör örgütünü alenen destekleyen meşru bir siyaset yapısı var. Bu yapı, özellikle yargı kurumları üzerinde kurduğu baskı ile de bu mücadeleye fazlasıyla zarar veriyor. Örneğin, 2018 yılında çıkarılan ve tüm kamu kuruluşlarında çalışan personeller için güvenlik soruşturması şartı getiren Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi, aynı yıl Engin Özkoç, Engin Altay ve Özgür Özel’in başını çektiği 114 CHP’li milletvekili tarafından iptal için AYM’ye götürmüş ve yasa AYM tarafından iptal edilmişti. Bu konu, bazı CHP’li Belediyelerde çalışan ve terör iltisakı tespit edilen personeller özelinde fazlaca tartışılmıştı.

252 şehidimiz ve binlerce gazimizin vatanı savunduğu destansı bir mücadele sonrasında legal siyaset perdesinin arkasına geçip yine örgütün isteğiyle, FETÖ adını ağzına almadan yapılan açıklamalar eminim sizlerin de vicdanını yaralıyordur. 15 Temmuz öncesinde olduğu gibi sonrasında da; örgütün verdiği replikleri tekrar eden, yalan ve iftira üzerine kurulu bir siyaset anlayışı güden muhalefetin daha ne kadar ileri gidebileceğini kimse kestiremiyor. Verdikleri imaj kulağa ütopik gelmesine rağmen imkansız değil: Olası iktidarlarında işlerine geri dönen KHK’lılar, Türkiye’ye geri dönen örgüt elebaşları ve serbest bırakılan darbeci teröristler ile birlikte yönetecekleri bir ülke. FETÖ ile mücadele noktasında haklı olarak hepimizin eksik bulduğu ve zaman zaman öfkelendiğimiz hususlardan dolayı iktidarı suçlarken, en başından beri mücadelenin önünde duran bu duvarı da unutmamak gerektiğini düşünüyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylediği gibi: “Türkiye, böyle bir muhalefeti hak etmiyor.”