Durum virüs gibi hassas. Hassasiyeti olana
Hayatta hiçbir şey yoktur ki sebep sonuç ilişkisi içinde olmasın. Yani tesadüfen hiçbir şey olmaz, bu yüzden İslami teolojik literatürde ‘tesadüfe’ ‘tevafuk’ denilir. Kâinatla birlikte içinde yaratılan ( halk edilen ) her şey bir usul, esas, metot, ilke ve gereklilik içinde yaratılmıştır. Yaratılanların nasip kader diye nitelendirdikleri her şey yaratıcının ‘‘planı’’ dâhilindeki enerjinin birbirine yansıması, birbirine temas etmesi neticesinde gerçekleşen durumlar bütününden müteşekkildir.
Bu varoluş serüvenine dair ilim ve bilgiye dayanarak yorum yapar ve hüküm verirken olabilecek en üst düzeyde dikkatli olmalıyız. Misal batıda deprem olunca bir kısım (çok az insan ) azgın azınlık depremi kendince batıdaki bazı durumlara bağlayarak ‘‘oh oldu’’ vb. tepkilerle kendini ifade ederek hâlbuki ne kadar büyük bir gafletin içinde olduğunun farkında değildir. Aynı şekilde deprem doğuda olunca yine aynı benzer yanlışların büyüklüğünü nasıl ifade edeceğimizi tam manasıyla bilemiyorum.
Dünyayı tam anlamıyla kilitleyen covid19, namı diğer koronavirüse sosyal medyada çok farklı yaklaşımlarda bulunuluyor. Ben de kendimce yorumda bulunanlardan biri olarak dikkat etmeye çalışıyorum. ‘‘Şu virüs bilmem hangi sebepten olmuş da, bilmem şu gayri Müslim ülkenin tamamı helak olsun’’ gibi hiçbir nizama sığmayan bu hükümleri ifade edenlerin ne İslam’ı ne de insanlığın nüvesini anlamadığımı ifşa eder.
Düşünen insanlar olarak elbette ki etrafımızda ve gezegenimizdeki mevcut durumlara kayıtsız kalamayız, düşünür, vakaları okur ve ilmimize göre yorumlarda bulunabiliriz. Olaylara şöyle yaklaşmamız makuldür. Elbette gerçekleşen vakadan Allah’ın bir muradı vardır. Elbette ki Allah (cc) merhamet sahibi olduğu gibi, intikam alan, cezalandıran anlamına gelen El-Müntekim ismi şerifi de vardır. Yalnız, şurası önemli: şu olaydan ötürü Allah cezalandırmış demek mümkün değildir. Yani mutlak manada yegâne belirleyici savcı da, hâkim de bizatihi Allah’tır. Peki, biz ne deriz ya da ne diyebiliriz: ‘‘küfür devam eder, zulüm devam etmez’’ Allah şu vakadan dolayı şu insanı şu cezayı vermiş olabilir diyebiliriz; ancak ve katta mutlak hükmü mutlaka yaratana bırakmalıyız; çünkü onun muradının ne olduğunu yalnız o bilir.
Din çok açık ve çok hassastır. Bir tek kelam ile kendimizi yaratanın yerine koyma gafletinde bulunabilir ve imanımızı tehlikeye koyabiliriz. Anlama, anlaşılma, anlatma, ifade etme için ve en nihayetinde bilgiye ilme dayalı tefekkür ve basiret bu işin olmazsa olmazdır. Ömürlerini bu mevzulara adayan nice ilim erbabı, mezhep âlimi, din büyüğü bile bu konularda azami hassasiyet gösterirken ‘sosyal medya çağı insanı’ ( sadece sosyal medyada paylaşılan asparagas haber ve bilgilere dayanan insan ) bu konuyu daha da içselleştirmeli ve ona göre davranmak şart.
Bedenimizi çürüten koronavirüse karşı ruhumuzun manasına da bulaşabilen cehalet virüslerinin mevcudiyetini unutmamalı ve ona göre yorumda bulunmalıyız bulunacaksak şayet. Şu nu da unutmamalı: çok az konuşmak daha çok tefekkür etmek çok değerli nafile bir ibadettir. Neden iki göz ve iki kulağa karşı bir ağız ve dilimiz vardır, çok az konuşup daha çok okuyup, dinleyip öyle kanaate bulunmalıyız diye. Durum virüs gibi hassas. Hassasiyeti olana.