Durmak yürümemek değildir
Canım
çocuklar bir sınav temposundan daha çıktı 5 Haziran itibariyle. Liselere
yerleşme hazırlığı da üniversiteye hazırlıktan farksız artık.
Sekizinci
sınıfların tüm aktiviteleri sınırlanıyor. Sınav motivasyonu konferansları hariç.
Üç saat aralıksız ders dinleyen bir çocuğun kırk dakikalık bir konferansa katılması,
bir konser, bir enstrümanla haşır neşir olması, mutfakta bir işin ucundan tutması
onun zamanından çalmak olmaz, bilakis zihni toparlanır. Farklı bir meşgale onun
yeniden derslere odaklanmasını sağlar.
Bir
işten başka bir işe koyulmak Rabbimizin bizlere ayetiyle yol gösterdiği dinlenme
biçimidir.
Hiç kimse
aynı hal üzere saatlerce kalamaz. Kalıyorsa da bu ciddi bir bıkkınlık,
tükenmişliği beraberinde getirir.
Dokuzuncu sınıflarda
rehavet, atalet, hep eğlenmeye dönük hal ve vaziyetler sergiliyor ise birçok
yavrumuz 8.Ssınıfta aşırı yüklenme ve tükenmişliğin sonucu olarak bize
yansımaktadır.
Çalışmayı
yaşam biçimi haline getiren bir insan nerde duracağını, nerde bıçağını
bileyeceğini bilir.
Durmak
yürümemek değildir. Bunu bir hikâye ile somutlaştıralım.
Bir
ormanda iki ormancı ağaç kesiyormuş. Birinci ormancı sabah erkenden kalkıyor,
ağaç kesmeye başlıyormuş, bir ağacı kesip hemen diğerine geçiyormuş. Gün boyunca,
dinlenmeden, yeme içme için bile doğru düzgün mola vermeden çabalıyormuş.
Akşamları da ormancı arkadaşından birkaç saat sonra ağaç kesmeyi bırakıp evine
daha geç gidiyormuş.
Diğer
ormancı ise arada bir dinleniyor ve hava kararmaya başladığında evine
dönüyormuş. Bir hafta boyunca kim daha fazla ağaç kesecek bakalım demişler, bu
yoğunlukta çalıştıktan sonra ne kadar ağaç kestiklerini saymaya başlamışlar.
İkinci
ormancı çok daha fazla ağaç kesmiş. En çok ağacı kendinin kestiğini sanan
birinci ormancı çok şaşırmış:
– Bu
nasıl mümkün olabilir? Ben daha çok çalıştım. Senden daha erken geldim, ağaç
kesmeye başladım ve hep senden daha geç evime döndüm. Ama senin kestiğin ağaç sayısı
daha fazla. Nasıl başardın ki bunu’’ demiş.
İkinci
ormancı tebessümle cevap vermiş:
– Biz insanız. Gücümüz bir yere kadar. Sen durup dinlenmeden çalışırken ben birkaç ağaç kestikten sonra hem dinleniyordum hem de baltamı biliyordum. Keskin baltamla, daha az çabayla, daha çok ağaç kestim.
İnsan
aralıksız çalışınca değil, verimli çalışınca başarılı olur. Benim sırrım bu ‘’ demiş.
Sadece sınav
odaklı yetişen yavrularımız, emek vermiş ama başarı gösterememişse esas orada
durmak gerek.
Onların
gönlünü dolu vurmuş, fırtına talan etmiş öylece kalakalmışlardır. Bu hali
iyileştirmeye muktedir olacak bir donanıma da sahip olamamışlarsa, bir beceri,
bir duruş kazanamamışlarsa vahim olan budur. Sürekli test kitaplarıyla geçen
zamanları, hayat bilgisini arka sıralara bıraktırmıştır.
Bir insan
geleceğine yaptığı yatırımda kendini en iyi şekilde eğitmek zorundadır. Esas
olan
-sevdiğimiz ve zorunda olduğumuz- nice
işi doğru hizalayıp, üretme çabasıyla ömür yolculuğunu tamam edebilmektir.
Sınav bitti.
Gencin başarılı olamayıp, iki avucu arasına aldığı masum yanakları birkaç damla
gözyaşına ev sahipliği yapıyorsa, canım yavrulara birkaç sözümüz olsun.
Kendimizi
eğitmek, ruhen güçlü olmak zorundayız. Bilgi becerilerimizi artırmak baltamızı
bilemektir. Başarılı olmak için tek yol çok çalışmak değil, yüksek bilgiye ve
beceriye sahip olup verimli çalışmaktır.
Durmak
yürümemek değildir. Belini doğrultmak, soluklanmaktır. Bunun altını dolduracak
şeyler aşkla yapacağın işlerdir, vesselam
…
Nilüfer z.aktaş