Durali Hoca
Durali Yılmaz, eski değerlerimizi günümüze taşıyan, gelenekle modernizmi buluşturan hocalarımızdandır. Eserlerine bir bütün olarak baktığımızda bu hassasiyeti görürüz. Onun endişelerini anlar, kendisine hak veririz. O, Yahya Kemâl’in o meşhur sözü “kökü mazide olan âti” prensibine bağlıdır. Bir koluyla geçmişin kültürünü kucaklamakta, öbür koluyla da geleceğe ümitle uzanmaktadır. Bu bakımdan herkesin ama bilhassa gençlerin Durali Yılmaz’ın eserlerini okuması gerekiyor. Onun eserlerini okumak, kendimizi tanımak, irfanımızı sezmek, medeniyetimizi kavramak ve edebiyatımızı bir bütün olarak sevmektir.
İlahiyat mezunu
1948 Denizli Acıpayam’a bağlı Köke köyünde doğan Durali Yılmaz, temel eğitiminden sonra yüksek öğrenimini İstanbul İlâhiyat Fakültesi’nde 1971’de tamamladı. Mimar Sinan Üniversitesi’nde “Türk Romanının Doğuşu ve Ahmet Midhat” adlı teziyle doktorasını verdi. 1988 yılında doçent, 1993 yılında da profesör oldu. 1984 yılında İstanbul Üniversitesine geçen ve burada özellikle İletişim Fakültesi’nde hocalık yapan Durali Yılmaz, daha sonra 1995’te Muğla Üniversitesi’ne giderek burada Fen–Edebiyat Fakültesinin Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü’nün kuruluşunu tamamladı. Muğla Üniversitesi Fen–Edebiyat Fakültesi Dekanı oldu. Son olarak İstanbul Üniversitesinde Türk Dili Bölüm Başkanlığı yaptı, 1999’da emekliye ayrıldı. Kıbrıs Yakın Doğu Üniversitesinde de dekan ve öğretim üyesi olarak görev alan Yılmaz, Kültür Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde bölüm başkanlığı ve öğretim üyeliği yaptı.
Burdur’un Sesi
Yazı hayatına 1965’te Burdur’un Sesi gazetesinde başlayan Durali Yılmaz, hikâye, eleştiri ve diğer yazılarını Hareket, Diriliş, Edebiyat, Hisar, Büyük Doğu dergileri ve Tercüman, Türkiye, Yeni Devir gazetelerinde neşretti. Gazetelerde sanat sayfaları düzenledi ve köşe yazarlığı yaptı. Aziz Sofi ile 1978’de, Fetva Yokuşu ile 1980’de, Gel İçimde Ağla ile 1982’de Türkiye Millî Kültür Vakfı Edebiyat Ödülü’nü aldı. Kayseri Sanatçılar Derneği (KASD) tarafından 1982’de ‘Yılın Romancısı’ seçildi. Doruklar adlı romanı Arapçaya çevrildi. Hocanın eserleri çok. Başlıca eserleri şunlar: Akrebin Dansı, Ankara’da Ölüm, Aziz Sofi, Çilekeş Müslümanlar, Donuklar, Fetva Yokuşu, Gerçek Örneğimiz Efendimiz, Hacı Bektaş Güvercin Anadolu İsyanda, Roman Kavramı ve Türk Romanının Doğuşu, Roman Sanatı ve Toplum, Romanımız ve İnsanımız, Savaş Günlüğü, Yesevî Irmakları.
Değerini bilemedik
Merhum Mehmed Niyazi, Durali Yılmaz’ı anlattığı yazısında “Büyüklüğü onu gölgeliyor.” demiş ve şöyle devam etmişti: “Değerini idrak edemediğimiz roman ve hikâyecilerimizden birisi sayın Durali Yılmaz’dır.” Cafer Vayni ve Kâmil Yeşil de Durali Yılmaz ve Fetva Yokuşu hakkında kıymetli yazılar yazdılar. Yedi İklim Dergisi Hoca hakkında özel bir sayı yaptı.
Yazarımızın bugünlerde Mihrabad Yayınları’nda eserleri çıkmaya başladı ve ilk olarak daha önce dört baskı yapmış olan ve beşinci baskısı gerçekleşen Fetva Yokuşu romanı okuyuculara yeniden ve güzel bir baskı ile ulaştı. Fetva Yokuşu, tarihimizden canlı ve önemli bir kesiti veriyor. Süleymaniye’de Fetva Yokuşu sokağının başında bulunan “Cellat Taşı”nın anlatımıyla Yeniçeriler ve isyanları anlatıyor. Roman canlı dili, sürükleyici üslubu ve rahat anlatımıyla bir çırpıda okunuveriyor. Romanı bir solukta okuyan eski bir şair şu mısraları döktürmüş: “Kim demiş ki taşlar konuşmaz diye / Dillenip de derdini dökmez diye / Sadaka taşı da konuşur, cellat taşı da / Süleymaniye’de Fetva Yokuşu’na bakan / Bu sokağı asırlarca seyreden / Bir taş vardır adı ‘Cellat taşı’ // Üstünde akan kanları, çıkan canları gördü / Faltaşı gibi açılmış gözleri gördü / Yükselişlere, yıkılışlara şahit oldu her daim / En çok genç fidanlara kahroldu içi / Tarihin ibretlik sahnelerine tanık oldu // Tarih unutmaz hiç bir anı / Kaydeder acıyı, feryadı, figanı. / Bir devir biterken Dersaadet hep canlı / Süleymaniye ve Ağa Kapısı / Seyretti hep gelen geçeni ‘Cellat taşı’ // “Taş oldum da dayandım” Ben bu sevdaya kandım / Eller ne derse desin / Yiğitken ölene yandım”
Fetva Yokuşu’nu okuyanlar büyük bir kütüphanenin eşiğinden atlamış, kapısından içeri girmiş olacaklar. Zaten arkasından yazarın diğer romanları ve eserleri gelecek. Durali Yılmaz, bugün Bâbıâli Enderun Sohbetleri’nde “Fetva Yokuşu’ndaki Cellat Taşı”nı anlatacak. Meraklı okurlara duyurulur.