Dolar (USD)
35.16
Euro (EUR)
36.59
Gram Altın
2958.42
BIST 100
9916.22
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

‘Dünyayı ‘deist’irmek’

Herhalde ilk olsa gerek; Türkiye’de deizm derneği kuruldu. Kendi sitelerine girdiğimizde, temel hedefleri, inançları, mottoları gibi geniş açıklamaları görmek mümkün. Daha başlangıç halinde bazı maddeleştirmeler yapılmış.

Deizm, hepimizin bildiği üzere bir Tanrı fikrine inanmakla birlikte, kurumsallaşmış dinleri ve kitapları kabul etmeyen bir inanca sahip. Öte yandan, dünyaya müdahale eden, aktif bir Tanrı fikri yerine insanlara ve dünyaya karışmayan bir Tanrı anlayışı ile karşımıza çıkmaktadır.

Aslında modern dünyaya geçişte, Newton’un mihaniki âlem tasavvuruyla birlikte gelen ve bu bağlamda modern düşünce tarzıyla uyuşan –ya da modern dünyaya en uygun Tanrı fikri olduğu düşünülmüştür- bir anlayış. Haliyle kilise hegemonyasının ardından Tanrı adına yapılan zulümlerden sonra, Tanrı’yı modern zamanlarda yeni konumlandırma biçimi.

Bizim ülkemizde deizm tartışmaları birkaç açıdan yanlış yürüdü. Birincisi, maalesef genç nesilde büyük bir kültür fukaralığı var. Çok sınırlı kelime dağarcığıyla konuşuyor ve medyadan öğrendiği modalar üzerinden hareket ediyor. Bu bağlamda, gençler arasında deizmin arttığına dair elimizde bir bilgi olmamakla birlikte, bunların kendisini moda söylemlerle ve gündelik yaşam pratikleri içinde belli etmesi söz konusu. Dolayısıyla deizmin arttığını bilimsel olarak söylemek mümkün değil.

İkinci önemli yanılgı, bu tür söylem ve pratiklerin kaynaklandığı yerin, eğitim kurumlarında din derslerinin yeterli olmamasına ve yeteri kadar Allah inancını bilmemesine bağlayanlar var. Deist, ateist vb. eğilimler insanın Tanrı hakkında bilgi sahibi olma(ma)sı ile kısmen ilintilidir. Ancak insan-Tanrı ilişkisinden ziyade insan-insan arasındaki ilişkilerin bozulmasından kaynaklanır. Bir başka deyişle insanlar, toplumda varolması gereken değerlerden ve bunun uygulayıcısı insan ve toplumdan ümidini kestikçe Tanrı ile ilişkisini de sorgular. Dolayısıyla bilgilendirme nihai çözüm değildir.

Üçüncüsü de, yukarıda Ortaçağ’dan modern zamanlara geçişte deizm düşüncesinin kilisenin zulmüyle bağlantısına değindim. Bu da Ortaçağ’da dini anlayış ve uygulamalardan ümit kesilmesiyle ilintilidir bir boyutuyla. İslam’a inanan bir mümin olarak bir soruyu cesaretle sormamız lazımdır; İçinde yaşadığımız toplumda dini anlayışlar (İslam’ın teorisi değil, onun adına uygulananlar) insanların sorunlarına, mevcut buhranlarına bir cevap üretebiliyor mu? Bir dinin yaygınlaşması, onun içinde yaşanılan topluma ve dünyaya, orada sorulan sorulara cevap üretebilme kapasitesiyle direkt ilintilidir.

Şimdi etrafımızda din adına farklı yapılanmalar ve onların liderlerinin İslam adına yaptığı hareketler, davranışlar ve sözlerini tekrar gözden geçirirseniz, cevap üretebilme kapasitesini daha iyi anlarsınız. Bugün toplumda geleneksel aileler bile, çocuklarına mevcut dini anlayışla yetebilmekte zorlanmaktadırlar. Din “piyasası” (!)nda ciddi bir enflasyon ve rekabet var.

Deizm derneği kuruldu. Kendisine ait bazı fikirleri ve inançları var. Ben bir Müslüman teist olarak, deizm inancına sahip olanlara saygı duyarım. Fikirlerine ve inançlarına eleştirilerim tabii ki vardır. Onların da farklı din ve inançlara eleştirileri olacaktır. Ancak bu eleştiriler fikirsel tartışmalarla belirli bir olgunlukta gerçekleşmelidir. Müslümanlar “onlar sözleri dinlerler ve en güzeline uyarlar” ikazı gereğince tüm sözleri dinlemekle yükümlüdürler.

Deizm derneği başlıkta verdiğim “dünyayı deistirelim” mottosuyla ortaya çıkmış. Acaba Deizm derneği tüm dünyanın muztarip olduğu bu tüketim ve sömürüye ne öneri getirmektedir? Bu konuda bir “değişim” önerisi var mı? Merak ediyorum.