Dünyaya ibretle bakmak
Gördüğüm öyle olaylar var ki muhakkak ibretle bakmak, dersler çıkarmak ve hayatımızı ona göre düzenlemek şart diye düşünüyorum. Sadece karşılaştığım iki olaydan bahsedeceğim.
Biri 28 Şubat döneminin kudretli kişilerindendi. Yazıları olay olurdu. Zamanının etkili ve yetkili zevatı onun yazdıklarını dikkate alır, inananlar üzerinde baskılarını ve kötülüklerini artırırlardı. O ise adeta bir güç zehirlenmesine girmiş gibiydi. Kendine gelen aşırı güven ile çocuklarına rağmen karısını da boşamış ve genç, güzel bir hanım almıştı. Mal mülk ediniyor, geziyor, yiyor ve hayatın tadını çıkarıyordu. Yaşlılık ve ölüm aklına bile gelmiyordu.
Ancak tabi aradan yıllar geçti. Haramzadelerin dönemi bitti, bu tiplerin pabucu dama atıldı. Artık yazılarına kıymet veren yoktu, zaten yazmaya devam ettiğini bilen ve onu takip eden de pek kalmamıştı. Sonra yazamaz oldu. Yaşlanmıştı da. Yaş olarak oldukça küçük eşiyle anlaşmazlıklar ve kavgalar etmeye başlamışlardı. Boşanma davası açıldı. Çocukları ve genç eşi ‘bu adam tekrar evlenir, mal varlığını kaptırır’ diye yazarımızı akli denge muayenesine gönderdiler. Zorlukla yürüyor, dalgınlaşıyordu. Kudretli dönemlerinde bayağı mal varlığı edinmişti. Tabi çevresindekilerin gözü o servetindeydi. Kimse yüzüne bakmıyordu, acınacak durumdaydı.
Diğeri ise bir Anadolu şehrimizin hırslı iş adamıydı. Zengin olmayı, hatta bu şehrin meslek olarak en çok kazananı olmayı kendine hedef edinmişti. Görüşmelerimizde ‘şu an giderek yükseliyorum’, ‘ilk beşteyim’ ve ‘şimdi ikinciyim’ diye durumundaki gelişmelerden haber verirdi. Daha sonraki buluşmamızda ‘İlimizin en fazla kazananıyım, villa yaptırdım orada oturuyorum, çok pahalı arabam var’ gibi laflar etmişti. Yeni gördüğümde ise yaşlanmış, perişan durumdaydı. Acıdım, çünkü serveti de işe yaramıyordu.
İnanan tokgözlü olmalı, çevresinde olan bitenden ibret almalıdır. Mümin kanaatkâr insandır. Ondan aç gözlülük beklenmez. Allah’ın verdiği çeşit çeşit nimetleri yiyip ona şükretmekle beraber, en iyi gıdalarla beslenmeyi, en lüks yerlerde ikamet etmeyi, en pahalı araçlara binmeyi hayatın gayesi kabul etmez. Zira onun daha önemli görevleri ve idealleri vardır. Ayrıca müminin böyle olması dünyaya sırt çevirmesini gerektirmez, aksine kazanır; bununla birlikte kazandıklarını yoksullarla paylaşmaktan zevk duyar. Çünkü bu onun için bir ahiret sermayesidir.
Rabbim ibret alan kullarından eylesin…