Dünyanın Yeni Normalinde Neler Var?
Şu dolar meselesi
İlk olarak Çin’de ortaya çıkan ve tüm dünyayı etkisi altına alan Koronavirüs salgınında Türkiye olarak artık yeni bir aşamaya geçiyoruz. Vakanın ilk olarak tespit edildiği 11 Mart’tan bugüne kadar çeşitli aşamalarda tedbirler alarak hızla artan vaka sayısını düşürmeyi başardık. Ancak alınan tedbirler doğal olarak ekonomimizi de olumsuz etkiledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da ifade ettiği gibi artık normallerimiz değişecek ve “yeni normal” halini alacak. Bu duruma alışmak biraz zor olacak elbet ancak aşı bulunup yaygınlaşana kadar sağlığımızı ve hayatımızı korumak için bunlara katlanmak zorundayız.
Bugünden itibaren alışveriş merkezleri ve berberler kapılarını açıp faaliyetlerine başlıyor olsa da turizm sezonunun yaklaştığı bu dönemde salgın sebebiyle turizm sektöründe önemli bir kayıp yaşayacağımız açık bir şekilde görünüyor. Çünkü özellikle ülkemize gelen yabancı turist sayısında bu yıl için büyük bir azalma görülecektir. Bu durum da ülkemizin önemli bir döviz girdisinin eskisi kadar olmayacağı anlamına geliyor. Aynı zamanda bu sektörde faaliyet gösteren işletmelerin gelir kayıplarıyla birlikte büyük bir işsizliğe neden olacağını söylemek pek de zor değil. Aynı şekilde düğün, organizasyon, toplantı, fuar, restoran, kafe gibi çeşitli hizmetler sektöründe faaliyet gösteren işletmelerde de aynı durum gerçekleşecektir.
AB’nin de içinde bulunduğu durum dolayısıyla ve AB’nin en büyük ihracat pazarımız olduğunu düşündüğümüzde ihracatımızın da kısa sürede eski seviyelerine gelmesi çok mümkün görünmüyor. İhracatın azalması sebebiyle de ülkemize döviz girdisi azalmaktadır.
Gerek turistlerin ülkemize gelememesi, gerekse ihracatın azalmasının yanında reel faiz oranlarının negatif (politika faiz oranı-enflasyon) olması sebebiyle sıcak paranın gelmemesi, tüm bunların yanında salgının oluşturduğu belirsizlik ile birlikte risk iştahının olmaması sebebiyle de ülkemize döviz girdisinin azalması doların nominal değerini Türk Lirası karşısında yükseltmektedir. Döviz girdisinin azalması ve vadesi gelmiş döviz borçlarının ödenmesiyle birlikte bu durumu fırsat olarak görev kur manipülatörlerinin operasyonları eklenince 1 dolar 7 TL’nin üzerine çıktı.
Bunlarla birlikte elbette çeşitli SWAP antlaşmalarının henüz yapılmamış olması gibi etkenler olsa da reel ekonomik etkenleri göz ardı etmemek gerekir.
Beklenen değişimlerden bazıları
Küresel salgın sebebiyle elbette birçok şey eskisi gibi olmayacak aslında olamayacak. Bizim bu süreci doğru okuyup analiz ederek gereken hazırlıkları yapmamız icap etmektedir.
Öncelikle Dijitalleşmenin hızla artacağı tahmin ediliyor. Bu süreçte uzaktan eğitim, uzaktan toplantılar, uzaktan çalışa gibi deneyimlerimiz oldu. Bundan sonraki süreçte de olması muhtemeldir. Bu nedenle işletmeler ve devlet kurumları çalışma şekillerini uzaktan yapabilecek hale getirmelidir. Salgın öncesinde bazı işletmelerin yaptığı gibi salgın sonrasında da haftada bir veya birkaç gün iş yerine gitmeden evden çalışma yöntemleri uygulanabilir.
Küresel sistemdeki derin çatlaklar
Salgın öncesinde küresel sistemin değişim ve dönüşüm yaşadığını ancak kendisine yeni bir rota bulamadığını yazıyorduk. Salgın süreci dünyanın tek bir merkezden yönetilmeye çalışılmasının işlevsel olmadığını gösterdi. Gerek ABD’nin gerek Çin veya Rusya’nın gerekse ulus üstü kurumların tek başlarına başarısız oldular. Her ülke kendi kriziyle mücadele ederken Dünya Sağlık Örgütü’nün de son derece başarısız olduğu açık bir şekilde görüldü.
Bu süreçten sonra bölgeselleşmenin artacağı söylenebilir. Bölgeselleşme ile olası krizlerle mücadele sürecine geçilmesiyle birlikte kriz dönemlerinde daha başarılı olma ihtimali artabilir. Bu düşüncenin de elbette anti tezi olacaktır. Akıllara “AB, bölgesel bir organizasyon olmasına rağmen krizde çok başarısız oldu” denebilir. Haklılık payı da yok değil. Ancak AB de tek bir merkez olma gayretindeydi. AB’nin küresel hegemonik güç olmaya çalışırken bölgesel bir güç dahi olamayan bir yapı haline gelmiş durumda olduğu ortaya çıktı.
***
Tarihin önemli bir kırılma sürecinden geçiyoruz. Artık bilgi kadar güzel ahlakın da önemli rol oynayacağı bir döneme giriyoruz. Bencil, kapitalist, kendi çıkarını düşünen insan modeli iflas etmiştir. Güzel ahlaklı, paylaşan ve diğergâm insan modeline ihtiyaç var. Salgın süreci bunu net bir şekilde göstermiştir.