Dünyanın ilk tapınağı-mabedi
Geçtiğimiz hafta Göbeklitepe hakkında yazdığımız bir yazı neticesinde bazı okuyucularımız arayıp dünyanın ilk mabedinin Göbeklitepe değil Kâbe olduğunu, bunun ayetle sabit olduğunu dile getirdiler. Nitekim İslamî hassasiyete sahip bu okuyucularımız, Kuran-ı Kerim’de bir ayetle sabit olduğunu da belirtmişlerdir.
Ali İmran doksan altıncı ayette
Allah u Teala: “Doğrusu insanlar için
konulan ilk mâbed, şüphesiz ki Mekke'de bulunan çok mübarek ve bütün âlemlere
hidâyet olan Beyt'dir.” Buyurmuştur.
Müslümanca yaşamak ve elhamdülillah
Müslüman diyen biri olarak elbette ki Kur'an-ı Kerim''in ayetine inanıyorum. Ama
İslam dininin ilmi, ilmî araştırmaları da ötelemediğini biliyorum.
Göbeklitepe mi en eski Müslümanların
kıblesi Kâbe mi en eski yoksa Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa mı en
eski sorusuna cevap arayalım. Hadis Külliyatı derleyen İmam Buhârî,
Ebu-Zerr'den rivâyet edilen şöyle bir hadis tahric eder: “Yâ Resulâllah dedim, yeryüzünde ilk kurulan
mescid, hangi mesciddir? -Mescid-i Harâm dedi. -Sonra hangi mescid diye sordum.
-Mescid-i Aksâ, dedi. İkisinin kuruluşu arasında ne kadar zaman var, dedim? –Resul-
Ekrem, Kırk yıl buyurdu
(al-Tecrid, c.
2, s. 41. Kitâbu Bed'il-halk). Kuran-ı Kerim’den sonraki en sahih İslam kaynağı
olan bu hadis-i şerif de Kabê’nin en kadim tapınak-mabed olduğunu
Müslümanlara-insanlara anlatmaktadır.
Gel gelelim günümüze:
Kültür ve Turizm Bakanlığının web sitesinde
Göbeklitepe için şu bilgiler yer almaktadır:
"Alanın
gerçek değeri, 1994 yılından sonra başlatılan kazı çalışmaları ile ortaya
çıkmaya başlamıştır. Bu çalışmalar sonrasında, Göbeklitepe''nin 12.000 yıl
öncesine uzanan bir kült merkezi olduğu anlaşılmıştır."
Kült kelimesi, Türkçede yakın
zamanda arkeolojik terimlerde çok kullanılsa da aslında Fransızca anlamı din
demektir. Demek ki Batı dünyası daha doğrusu Hristiyan dünyası Göbeklitepe gibi
ören yerlerinin tarihine göre istatistik hesaplar yapmakta ve bu hesaplar
neticesinde bir yargıda bulunmaktadır.
İslam inancında Kâbe’yi ilk olarak
inşa eden kişinin atamız Hz. Âdem olduğu rivayet edilir. Peki, niye Kâbe
denilince hep Hz. İbrahim akla gelmektedir. Çünkü Kâbe, Hz. Âdem’den sonra Kâbe,
sel, yangın belki de deprem gibi sebeplerle yıkılmış ve yeniden inşa
edilmiştir. Bu durum, Hz. İbrahim’e gelene kadar da devam etmiş. Nitekim
Allah u Telala, ayetinde şöyle
diyor. “Bir zaman Beyt(ullah)’ın yerini İbrahim’e belirlemiş (ve O’na şöyle
vahyetmiş) tik: “Bana hiçbir şeyi eş tutma, tavaf edenler, (ibadet için)
duranlar, rükû ve secde edenler için evimi temiz tut.” (Kuran-ı Kerim, Hac 26)
Hz. İbrahim de oğlu Hz. İsmail ile
buranın yerini kazıyor. Ve Hz. Şit’in temellerine kadar ulaşıyor. Hz. Şit
kimdir. Hz. Âdem’in oğludur. Hz. Şit’ dünyada doğan ilk peygamberdir aynı
zamanda. Hz. Âdem’in diğer çocukları gibi ikiz değil tek doğan çocuğudur. Bu
bilgiler de gösteriyor ki İslam tarihinde Kâbe’nin Hz. Âdem tarafından ya da
döneminde yapıldığı bilgisini doğrulamaktadır. Yine altın değerinde bir bilgi
daha paylaşalım. Hz. İbrahim ve Hz. İsmail’in Kâbe’yi birlikte inşası başta
Yahudiler olmak üzere Evangelist Hristiyanlar ve diğer Hristiyanları da
tedirgin etmekte ve bu nedenle Kâbe yok hükmünde sayılmaktadır. Çünkü Yahudiler
İshak’ı İbrahim peygamberin soyunun ve inancının
yegâne
temsilcisi olarak görmüşlerdir. Yine Yahudilerin ve Hristiyanların inancında ve
kutsal kitaplarında Hz. İbrahim, oğlu İsmail ile birlikte Kâbe’ye gitmemiş ve
orayı inşa etmemiştir.
Rivayetlere
göre, Kâbe Hz. İbrahim’den sonra sırasıyla Arap aşiretleri Amalikalılar,
Cürhümlüler ve Kusay b. Kilab tarafından yeniden inşa edilmiştir. Kâbe,
Osmanlılar döneminde diğer dönemlerden daha çok tamir ve tadilat görmüştür. Kâbe’nin
etrafını çeviren ve Kâbe yüksekliğini aşmayan kubbeli yapı (revaklar) Osmanlı
padişahı 2. Selim zamanında yapılmış, planlarını Mimar Sinan hazırlamıştır. Kanuni
tarafından onarılan Kâbe, beşinci onarımını 1. Ahmed döneminde görmüş, IV.
Murad döneminde yine sel baskını sonucu yıkılmış ve yeniden onarılmıştır.
Bütün bu
bilgilerden sonra bugün Kâbe’nin altında (bu mabede zarar vermeyecek
şekilde) arkeolojik bir çalışma yapılsa
buranın dünyanın ilk tapınağı olduğunu Yahudiler, Evangelitler ve onların bilim
dünyası da kabul edecektir. Ama bu araştırmayı en başta onlar istemezler. Bu
nedenle Göbeklitepe gibi kült merkezleri onlar için daha renkli ve görkemli
hayatlar sunmaktadır.