Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
05 Şubat 2024

​Dünyada tarımı bitirme planları

Hollandalı ve Alman çiftçilerin ardından Fransız çiftçiler de ayaklandı. Dünyada küreselci yıkım politikalarına karşı toplu protesto gösterileri devam ediyor.

Geçenlerde Fransa'nın dört bir yanındaki çiftçiler hükümet politikalarına karşı gösteriler düzenledi. A7 ve A9 otoyolları üzerinden Lyon ile İspanya sınırı arasındaki bağlantı engellendi.

Fransa'ya giremeyen tırlar nedeniyle büyük trafik sıkışıklığı oluştu.

Belçikalı çiftçiler ise hükümetin yıkım politikasını protesto etmek amacıyla günlerdir ana yolları ve otoyolları kapatıyor. Brüksel çevre yolu da Pazartesi günü kapatıldı.

Çiftçiler yoksa yiyecek yok, gelecek de yok” diyorlar. Ve haklılar. Zira AB’nin yeşil politikaları yüzünden geleneksel tarım bitirilmek isteniyor.

Çiftçileri destekleyen birçok kesimden insan var. Örneğin Hukuk felsefecisi Raisa Blommestijn, “Hollandalı ve Alman çiftçilerin ardından Fransız çiftçiler de artık küreselci yıkım politikalarına karşı kitlesel protestolar yapıyor. Bunu görmek harika, tam desteğimizi hak ediyorlar” diyor.

Peki, Avrupalı çiftçiler ne istiyor? Çiftçiliğin maliyetinin yüksek olmasından rahatsızlar. Fransa, AB'nin en büyük tarım ürünleri üreticisi ancak hükümet tarım desteğini geciktiriyor ve ödeme konusunda da isteksiz davranıyor.

Milyonlarca yıldır tüm doğal döngülerin temeli olan karbondioksit neredeyse tüm ülkeler tarafından şeytanlaştırıldı ve bir numaralı düşman haline getirildi.

Oysa karbondioksit yalnızca havanın %0,03'ünden daha azında bulunan bir eser gazdır.

Ve atmosferdeki karbondioksit olmadan bitki yaşamı mümkün olmaz. Yeşil alanların kapsamı ve yeryüzündeki yeşil alanların verimliliği, atmosferdeki karbondioksit içeriğine paralel olarak artış gösterir.

Ve elbette sekiz milyarlık dünya nüfusunun beslenmesine önemli katkı sağlar. Şimdi durum bu iken karbonsuzlaştırma politikaları doğrudan çiftçileri etkiliyor. Sadece çiftçiler değil tüm dünyanın gıdası ciddi tehdit altında.

Avrupalı çiftçilere sadece Macaristan Başbakanı Viktor Orban ziyaret ederek onlara desteğini bildirdi. Macaristan Tarım Bakanı István Nagy ise ülkesinde yapay et yasağını düşünüyor.

Viktor Orban, çiftçilerin çalışmalarına saygı duyulması gerektiğini söyleyerek, "Toplumun çoğunluğunun, çiftçiler olmadan gıdanın ve geleceğin olmayacağını anlaması gerekiyor" dedi.

Almanya ise ekonomik, sosyal ve politik sorunları meşru bir şekilde protesto eden insanlara karşı karalama kampanyası başlattı bile!

Size komik gelebilir ama dertlerini dile getiren çiftçileri, Rus hükümeti ile ortak çalıştıklarını söylüyorlar. Ve bu çiftçileri destekleyen benim gibi yazarları da komplocu olmakla itham ediyorlar.

Oysa bu hükümetler tarımsal mazot ödeneğini neden geciktirdiklerini net bir şekilde ifade etmeliler. Çiftçilere yapılan hibe destekleri neden verilmemeye başlandı.

Ve tarımı, hemen her ülkeden toprak satın alan ve yapay et sektörüne el atan Gates gibi zenginlerin ve dev şirketlerin emrine vermek için mi bunu yapıyorlar acaba?

Geleneksel tohumu bozdular ve gıdayı sentetik bir hale getirmeye çalışıyorlar.

Rockefeller Vakfı boşuna, tüm gıda sisteminin "daha adil" hale getirilmesi için yeniden yapılandırılması çağrısında bulunmuyor!

Bunların hepsi, doğal olarak yetiştirilen gıdaları ortadan kaldırma planının bir parçasıdır. Bunların yerini patentli gıdalarla değiştirebilsinler diye yapılıyor ve insanları yapay ete ve böceklere mahkum etmenin alt yapısı hazırlanıyor.

Düşünün bugün sübvansiyonların en büyük alıcılarından biri şeker endüstrisidir. Yani vücudumuza en çok zarar veren şekeri üreten endüstriden bahsediyoruz.

Kalan %20'nin 2/3'ü büyük tarım şirketlerine gidiyor. Bu da geleneksel çiftçiliğe yalnızca yaklaşık %6'nın ulaştığı anlamına geliyor.

Dünya Ekonomik Forumu, yeni sosyalizmi kalıcı ve evrensel bir hegemonik sistem haline getirecek adımlar atıyor ve tüm insanları bu yeni düzene hazırlıyor. Olan biten budur.