Dünya yeniden kurulurken
Haritalar da yeniden çizilecek,
Yeni devletçikler kurulacak,
BM
de NATO da ya tamamen yok olacak ya da yeniden şekillenecek,
Anlayacağınız
ortalık önce toz duman olacak, sonra durulacak. Ama nerede duracağını hiç kimse
tahmin dahi edemez.
İşte
böyle zor ve belirsiz bir süreçten geçiyoruz.
Dünya
ile birlikte,
Savaşlarla,
çatışmalarla, hastalık ve kıtlıklarla uğraşıyoruz, uğraşacağız.
Bunlar
yaşanırken dünya bir çıkış yolu arıyor. Müstekbirler ne yapacaklarını
biliyorlar: daha çok kan, daha çok zulüm ve yeniden paylaşım…
Türkiye
bunu görmüştü hem de çok yıllar önceden görmüştü.
Ve
demişti ki: Dünya
5’ten büyüktür!
Başta
kimsecikler destek vermese de dünyanın 5’li çetesi dışında kalan kısmı korkarak ve çekinerek haklılığımızı
fark etmişti. Şimdi dünya kara kara düşünüyor: Geçilmekte olan
felaketler dolusu bu süreçten nasıl kurtulacağız?..
Türkiye boş durmadı.
Bütün
dünyayı etkilemekte olan ve habire büyüyen tehdidi en aza indirmek için -kayda
değer bir destek almasa da “Daha Adil Bir Dünya Mümkün” dedi ve haykırdı Türkiye:
“Sadece beş ülkenin bütün dünyanın kaderini etkileyecek
konularda
karar vermesi ne ahlaki ne adildir. Dünya beş ülkeden büyüktür!”
Yukarıda
kalın puntolarla alıntıladığımız ifadeler
Türkiye Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan’a yani Türkiye’ye aittir. Bu aynı zamanda dünya devletleri için
bir manifesto niteliğindedir.
Türkiye,
Yaşanabilir
bir dünyada;
Sürdürülebilir
barış,
Her
milletin razı olacağı eşitlik,
Bütün
devletler için hakkaniyet,
Her
kesim için adalet,
Ve
her bir insan için erdemli bir hayat söylemi ile tarihi şahitlikte bulundu.
Şahitlik anın tanıklığıdır, samimi, dürüst tanıklıktır ana. Yani Türkiye;
dinine, düşüncesine bakmadan bütün insanlık ailesi için çabalıyor:
Sömürünün
olmadığı, talan ve yağmalara katliamların eşlik etmediği bir dünya mümkün,
diyor. Bunun için Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan önerisini de sunuyor:
“Çözüm önerimiz ‘Dünya beşten
büyüktür’ ifadesinde kendini bulan, BM Güvenlik Konseyi’nin yapısının
değiştirilmesini merkeze alan bir perspektifin hâkim kılınmasıdır. Konsey’in
kıtaları, inançları, kökenleri ve kültürleri mümkün olan en adil şekilde temsil
edecek bir yapıya kavuşturulacak şekilde yeniden yapılandırılması çözüm ve
küresel barışın tesisi için devrimsel bir adım olacaktır.”
Dünya
bu sözlerin ne anlama geldiğini yeni yeni anlamış bulunuyor. Dost
bildiğimiz, NATO’da beraber olduğumuz dost ve müttefik ülkeler(!) Türkiye’yi
yeniden nasıl kendi uyduları haline getireceklerinin planlarını yaparken, Türkiye'nin bu çağrısını dünya
için kurtuluş gören devletler yollara düşüyor.
Önceleri
İngilizlerin, Fransızların,
Sonra
Almanların, Rusların,
Düne
kadar Amerika’nın kapısını çalıp bu devletlerden medet uman ülkeler acı
gerçekle yüzleştiler: hiç birisinin bir çöp kadar değerleri yok!!!
Saydığımız
devletler,
Kendi
menfaatleri için milyonlarca insanın katledilmesi gerekiyorsa bunu çekinmeden
yaparlar. Kaldı ki geçmişte ve yakın geçmişte bu katliamları defaatle
sergilediler.
Bu
saydığımız devletler “dost” dedikleri bir devleti kendi emperyal
menfaatleri için param parça edip tarihe gömmeleri gerekiyorsa hiç çekinmeden
yaparlar.
Dünya
bunu gördü. Açık ve net bir şekilde gördü dünya…
Bu
yüzden, “Bana zarar vermezler” dedikleri büyük güçlerin günü
geldiğinde kendilerine asla ve kat’a acımayacaklarına inandılar.
İyi
de kendi başlarına yapacakları bir şeyleri de yoktu.
İşte
burada Türkiye gerçeği ile yüz yüze geldiler:
Bizi ancak Türkiye'nin söylemleri emperyalist Batı’nın
elinden kurtarabilir, dediler.
El
hak doğruydu, ancak Türkiye'nin iddialarına kulak verir ve gereğini yaparlarsa
hep beraber emperyalist güçlerin
acımasız pençelerinde kurtulabileceklerdi. Yoksa tarihin son yüzyılı, birlikte
adil bir dünya için gayret göstermedikleri için devletlerin hangi
mezalimliklere uğradığının anlatılarıyla doluydu.
Türkiye'ye
son dönemde duyulan rağbet, gösterilen saygı bundandır.
Türkiye'ye
dizilen methiyelerin ardındaki gerçek budur.
Türkiye’yi
kendileri için de umut görüp gelenlerin amacı budur.
Burada
Türkiye'nin öncelikli olarak atması gereken adımlar vardır:
Irak
Kürdistan Bölgesel Yönetimindeki kardeşlerinin haklarını koruması önemli bir
adım olacaktır. İran da Ruslar da ABD de asla Kürtlerin hak ve hukukunu tanımadı,
tanımaz. Türkiye Kürt kardeşlerini sömürge ruhlu devletlerin elinden kurtarmalı.
Zor, biliyorum, lakin kardeşleri için zoru göze alabilen tek devlet Türkiye
değil mi?
Dünya
değişecek ve haklılar kazanacak inşaallahuteala!
Ülkemizi, “Değerli Yalnızlık”tan, “Umut Ülke Türkiye” yapmayı başaranlara
minnet borcumuz var.
Allah
yolunuzu da bahtınızı da açık eylesin