Dünya Yeni Bir Sistem Ararken
Dünya tarihi incelendiğinde görürüz ki, bazı olaylar kırılma noktaları olmuştur. Bu kırılma noktaları bazı sancılara neden olsa da zaman içerisinde rayına oturmuş ve yeni kırılmaya kadar bu şekilde devam etmiştir. Berlin duvarının yıkılması, 11 Eylül saldırısı, Rusya'nın Gürcistan ile savaşı bu kırılmalara örnek olarak gösterilebilir.
Bugünkü kırılma noktası ise Türkiye'nin Rus uçağını düşürmesi olarak gösterilebilir. İki kutuplu dünya bittikten sonra Amerikan hegamonyası olarak tabir edilen tek kutuplu dünya da artık son bulmuştur fakat çok kutuplu bir hale gelen dünya sistemi henüz rayına oturmuş değildir.
Uluslararası sistemin yaşadığı tüm bu kırılma noktaları arasında elbette ki 2008 yılında ABD merkezli olup tüm dünyayı etkisi altına alan küresel finans krizini de unutmamak gerekmektedir.
Dünya artık kabuk değiştirmekte bu değişim sürecinde de Türkiye kendisine bir yer edinmeye çalışmaktadır. Rus uçağını düşürmemizin ardından tüm dünyanın gözü bir anda Türkiye üzerinde yoğunlaştı. Kimsenin beklemediği bu hamleyle Türkiye dünyaya adeta "Suriye konusunda bizi yok saymanıza müsaade etmeyiz" mesajı verdi.
Dikkat ederseniz Rus uçağını düşürmemizin ardından Türkiye yeni ve hızlı adımlar atarak uluslararası sistemdeki yerini adeta hazırlamaya başladı. AB zirvesi sonrasında yapılan açıklamalar, Katar ile imzalanan önemli antlaşmalar, Azerbaycan ile TANAP projesinin 2018 öncesinde bitirilmesi konusunda karara varılması ve bundan sonraki yaşanacaklaru2026
Geçtiğimiz haftalarda "Uluslararası ticaret savaşları" yazımda da Trans Atlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı, Trans Pasifik Ticaret ortaklığı ve OBOR projeleri üzerinde incelemeler yapmıştık. Ekonomi haritalarının yeniden çizildiği ve Türkiye'nin özellikle iki projenin kesişim noktasında yer aldığını belirtmiştik.
Dışarıda yoğun ve karmaşık mücadele sürerken Türkiye içeride de PKK, DAEŞ, MLKP, DHKP-C, Paralel Devlet Yapılanması gibi birçok terör örgütüyle mücadele etmekte adeta içerisindeki cerahati de atmaktadır.
İçeride bu mücadeleyi verirken geçtiğimiz hafta artık yeni hükümetin güvenoyunu almasından sonra gerekli yapısal reformları ivedi bir şekilde hayata geçirmeli ve gerekli yasal düzenlemeler ile Türkiye'nin son birkaç yıldır düştüğü orta gelir tuzağından kurtulması sağlanmalıdır.
Unutulmaması gereken hususlardan birisi de şudur; Türkiye uluslararası sistemde kendisine yer belirlerken bizim Türkiye'nin bu diriliş hamlesinde ne yaptığımızdır.
Rusya'nın Türkiye'ye uyguladığı ambargo sonrasında iş adamlarımız artık daha fazla çalışmakla mükelleftirler. Büyümek için daha fazla ar-ge ve inovasyon yapmalı, uluslararası ticarette yeni pazarlar bulmalıdır.
Eğitim reformuyla birlikte gençlerin ezbercilikten kurtarılarak, yeni projeler geliştirebilecek hale gelmesi yönünde bir çalışma yapılmalı, tüketen toplum olmaktan çıkıp üreten toplum haline gelmeliyiz. Okul öncesi eğitimden başlayarak ilk, orta ve yüksek öğrenim de yamalar yaparak değil köklü eğitim reformu ile geleceğimizi daha güçlü hale getirmemiz gerekmektedir.
Öğrencilerin meslek seçimleri kolaylaştırılmalı, bu yöndeki eğitim ve isteklerini belirlemek için müfredata dahil edilmiş sistemin geliştirilmesi gerekiyor. Mesleki eğitimin firma-fabrika ve okulun bir araya geldiği bir yapı üzerine oturtulması elzemdir.
Üretim derken elbette ki sadece mal ve hizmet üretiminden bahsetmiyorum. Bilgi üretimi katma değeri yüksek ürünlerin en önemlisidir. TÜBİTAK elbette ki ülkemiz için önemli bir kuruluştur ancak her üniversitenin TÜBİTAK gibi çalışması ve sürekli yeni projeler üretmesi gerekmektedir.
Sanayi kesimi, üniversiteler ile iş birliğini artırmalı üretilen bilginin değerlendirilmesine yönelik uygulanabilir bir yol haritası oluşturulmalıdır. Üniversitelerdeki araştırmaların sonucunda elde edilen bilginin ticarileştirilmesiyle geliştirilen teknolojinin pazarlanmasına yönelik kanalların oluşturulması ve geliştirilmesi sağlanmalıdır.
Otomotiv, makine imalat, bilgi ve iletişim teknolojileri sektörleri ile ivme kazanmamız gereken alanlar olan savunma, uzay, sağlık, enerji, su ve gıda ürünleri sektörlerine ilişkin üniversite-sanayi iş birliğinin sağlanması gerekmektedir.