Dünya ve şiir
Dünya ve şiir arasında bir münasebet var mıdır, bence vardır. Zira şairler, mısralarında dünyanın faniliğinden ve ahvalinden hep dem vururlar. Yaşayıp gördüklerinden ve işittiklerinden bahsederler. "Üç günlük" dünyayı yüzlerce sayfalık divanlarında, şiir kitaplarında etraflıca anlatırlar ama bitiremezler.
Dünya ile 'derdi' olan şairlerden biri de Ahmet Maraşlı'dır. Kitabının da adı Dünyadan Geçerken. Bir ömrü yaşarken duygu ve düşüncelerini bu eserde toplamış şairimiz. Şair diyorum ama doğrusu Ahmet Maraşlı'nın eğitimci vasfını, bu sahadaki yetkinliğini biliyordum da şairlik tarafını yeni öğrendim. Biraz da mahcup oldum. Ama nerden bilebilirdim ki? Maraşlı, şairliğinden bahsetmez, dergilerde şiirlerini yayınlatmazdı. Neyse nasip bugüne imiş. Okumayı Sevdirme Projesi, Evde Okul Okulda Kalite ve Bu Çağda Çocuk Yetiştirmek gibi kıymetli eserlere imza atan Ahmet Maraşlı, yine Mihrabad Yayınları'ndan Ramazanda çıkan bu yeni eseriyle okuyucularını selamlıyor.
Şiirlerini "gönlüne dokunan herkese" ithaf eden şair, "Birkaç Kelam" da şöyle diyor: "1979'dan 2018'e, hayata bakışlar ve iniş çıkışlar içinde dilin duramayıp söylediği küçüklü-büyüklü binlerce şiir arasından ilk süzülenler. Şiir kitabı penceresinden bakıldığında, tarzı itibariyle 'ihtiyaca hitap eden' yeni bir alan açacağı ümidindeyim. Değişik yaş gruplarına yönelik hazırlıklar da yolda. Çünkü canımız ve ruhumuzdan kıymetli dertlerimiz, hayallerimiz var!.."
Dedim ya Ahmet Bey 'dertli' bir şair. Nitekim başlarda, "Söylemem gerekmeyen tek bir kelam söyletme, / Değil mi kelamın da, rızan ancak gayesi. / Rızana kamilen, tam muvafık değilse, / Ne şiir gerek bana, ne şairin kendisi..." diyor. Maraşlı, "şiir"i tarif ediyor ilkin. "Şair, kelimeler, heceler ve harflerle başka türlü oynar; mevcut akışı yerinden oynatır adeta. Her şeye, gerçeğin sihirli pencerelerinden bakmaya çalışan, gördüklerini ifade edecek bir dil arayışına giren gönlü zengin bir seyyahtır." Bu gezgin şöyle diyor: "Sıksam bütün eş'arımı, 'Allah!' der, / 'Binbir ism-i azamda Allah!' der." "Rüya Gibi"de anlatılan, insanın serencamıdır: "Otuz sene hüküm sür, sultan olup dünyada; / Bir de kendini farzet, otuz senelik rüyada." Şairin Rabbine yakarışı içten ve yürektendir: "Bana bir tiryak ver eczahanenden, / Bütün dertlerimin dermanı olsun! / Sihirli değnekler masaldır amma, / Masallar üstünde fermanın olsun!"
Bir sahur vakti sayfaları çevirdikçe Yunusça deyişler yakalıyorum: "Ne timsahlar yuttu beni, / Burup burup attı beni, / Kesmedim ümmu00eed dilimi, / Derdim öyle asu00fbde ki. / Gökten kuşlar okuyorlar, / Değen taşlar okuyorlar, / Akan yaşlar okuyorlar, / Kağıtta bir kasu00eede ki." Dünya oyalar, dünya engel: "Ayağıma takıldı, takıldı dünya, / Nazarımda güya, çakıldı dünya..." Ya şairin "Hikmete Teslim"iyeti nasıl olmuş: "Teslim ol hikmetine, / Tan etme rahmetine, / Ne verdi Ahmed'ine / Uçurumun ucunda." Şair kendini tartıyor ve söylüyor: "Yetmiyor gücüm, gücüm, içimdeki dağlara, / Kendine hükmetmeyen, hükmedemez çağlara!.." Bir çok mısraı mümin diliyle ve mütevekkil eda ile söylenmiştir: "Kur'an, başım üstünde, / Gözüm, kaşım üstünde, / Şu00fbleler saçsa ya Rab, / Kabir taşım üstünde!" Açıklamalar, şerhler, notlar, hatıralar ve derkenarlar arasında ilerliyoruz: "Bir 'kün' istiyorum, hayalimi mest eden, / Bütün güzelliklerin buluştuğu besteden!" Şairimiz iyi bir mihmandar. Tefekkür gezisine katılmış, anlattıklarına kapılmış gidiyoruz: "Birkaç güzellik kalır ve birkaç söz, insandan, / Ne çıkacak, dikat et, ahvalinden, lisandan." Dünyadan kabre geçince n'eylemeli? Şair gibi 'Allah' demeli: "Başımda 'elif' isterim! / Şöyle çok zaru00eef isterim! / Kul o arif isterim, / Kabirde de 'Allah!' diyen!" Fasıllar çeşitli, "Perde Faslı" ise farklı: "Sade Sen varsın Rabb'im, dayanacak, aslında, / Diğer bütün kuvvetler, perde faslında." Bir 'Namazgah'da gelen ilham gönül yakıcı: "Allah için tenden geçmek, / Ten de nedir, 'ben'den geçmek!"
Vatanperver ve imanlı şairimiz FETÖ ihanet örgütünü affedemez ve "15 Temmuz Destanı"nı yazar. 'İslam'ın Son Kalesi' Türkiye'ye saldıran ama püskürtülen bu şer güruha o gece Kısıklı Meydanı'ndan şu şamarı atar: "Eğer Allah korursa, / Güç yetmez, cihan vursa!.. / Eğer Allah vurursa, korusun, kim korursa!.." Ahmet Maraşlı'nın Dünyadan Geçerken kitabını tavsiye ediyorum.