Dolar (USD)
32.55
Euro (EUR)
34.80
Gram Altın
2432.54
BIST 100
9722.09
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

12 Kasım 2022

Dünya sistemi - 7

Ekonomi politik dünya sisteminin ve hatta varolan hakim paradigma ve ideolojinin yönsemelerini de belirleyen bir ortodoksidir. Nitekim bugün dünya sisteminin gidişatını anlamak için kapitalizmin aşamalarını ve neoliberalizmin geldiği noktayı iyi takip etmek lazımdır.

Bu bağlamda dünya sisteminin geleceğe doğru projeksiyon geliştirerek iki önemli enstrümanla varlığını sürdürmeye çalışmaktadır. Bunlar; tüketim ve borçlanmadır. Bilindiği üzere kapitalizm üretim ve tüketim döngüsünün hızlı bir şekilde sağlandığı, bireylerde arzu ve talep yaratarak tüketimin hızlandırıldığı bir ekonomi politiktir. Kapitalizmin modern ve postmodern süreçlerde geçirdiği aşamalar bugün dijital çağda yeni bir safhaya ulaşmış bulunmaktadır.

İnsanlar gündelik yaşamını sürdürmek için satın alma eylemi gerçekleştirirler. Bunlar temelde insanların ihtiyaçlarını karşılamak üzere geliştirilmektedir. Elbette insanlık tarihi boyunca farklı yöntemlerle bu sağlanmıştır. Fakat kapitalizmin ortaya çıkışıyla birlikte tüketim özel bir anlam kazanmıştır. Çünkü burada sistemin devamı insanların sürekli tüketmelerine dayanmaktadır.

Kapitalizmin giderek üretimi hızlandırması, bir müddet sonra üretilenlerin tüketimi sorununu ortaya çıkarmaya başlamıştır. Hatta ulus-devletlerin dışarıya kapalı doğası, bilhassa Batı’nın üretimlerinin ve sermayesinin dünyanın farklı coğrafyalara akışını engellemekteydi. Çünkü ulus-devlet mentalitesi “milli sermaye”, yerli malı” vb. söylemler üzerinden bu tür tüketimi en azından yavaşlatmaktaydı.

Fakat bu arada kapitalizmin üretimi daha da hızlandırmasıyla döngüdeki dengesizlik tüketim stratejilerinin yeniden gözden geçirilmesini gerektirmiştir. Bu minvalde birkaç türlü gelişme yaşanmıştır. Birincisi, küreselleşme denilen bir olgusal durum dünyayı sarmalamıştır. Böylece ulus-devletin sınırları aşındırılarak, tüm dünya ölçeğine mal mübadelesi gerçekleştirilmiştir. Kapitalizm faktörünü dikkate almadan küreselleşmeyi anlamak çok mümkün görünmemektedir. Mal mübadelesi ile birlikte sermayenin de uluslar arası ölçekte dolaşımı imkan dahiline girmiştir.

Burada modern ve postmodern dönemde tüketim bakımında farklılaşmayı da ifade etmeliyiz. Postmodern dönem tüketimin insanın gündelik hayatında konumlandırılması ve kimliklendirilmesinde merkezi bir rol aldığını görmekteyiz. Dolayısıyla tüketim artık bir ihtiyaç satın almaktan çıkarak, ayinsel bir davranış hüviyetine bürünmektedir. Bir başka deyişle, artık tüketim yapmak insan için bir ihtiyaç haline getirilmiştir.

Modern iktisat teorisinde insan ihtiyaçlarının sınırsız olduğu şeklindeki varsayım, aslında böyle bir ideolojik söylemi dillendirmektedir. Gerçekte sınırsız olan insanın arzuları olup, ihtiyaçlar her zaman sınırlı olmuştur. Tüm insanlık tarihinde kadim gelenekler ve peygamberlerin insanlara öğretmeye çalıştıkları şey budur ve onlar insanlara özgür olmak için mütevazi bir yaşam tarzını öğretirler.

Tüketim için öncelikle insanların böyle bir yaşam tarzına ikna edilmeleri gerekmektedir. Bu iknayı ekranlar sağlamaktadır ki, dizi filmler, filmler, reklamlar vb. bunu gerçekleştirirler. Dolayısıyla mesele bir “ikna” sorunu haline geldiğinde, retorik öne çıkmaya başlar. Çünkü ürünün objektif olarak durumundan ziyade onu pazarlamak için ürünün alınması için gerekli söylemler üretilmelidir. Özellikle tükettikleri taktirde toplumsal konum ve statülerinin yükseleceği şeklindeki açık ve örtük söylemler en belirleyici olanlarıdır.

Bu sebeple tüketim bugün hayatın merkezi kavramı haline gelmiştir. Bu döngünün devam etmesi, kapitalizme ve neo-liberal politikalara da süreklilik kazandıracaktır. İnsanlar güçleri yettikleri kadar tüketim yapmaya devam etmektedirler. Peki mevcut imkanları ile tüketemeyenler ne yapacaklardır? Doğrusu bunun için de dünya sistemi bir takım mekanizmalar geliştirmiştir. Bunların başında da borçlanma gelmektedir.